Habercilik zor zanaat olduğu kadar istismara da açık. Londra yine bir saldırıyla sarsıldı. Milyonlarca kaygılı mesaj gönderildi ve bir o kadar ‘iyiyim’ yanıtı alındı. Parsons Green metro istasyonunda geçen hafta yarım patlayan bomba 30 kadar insanın yaralanmasına yol açmıştı. Gazeteler, televizyonlar ve haber portalları çeşitli vurgularla olayı ve sonrasını yayınladılar.

‘İki şeyi yan yana koymanın dayanılmaz hafifliği’ desek durumu abartmış olmayız. Sonuçta sıkıcı rutin hayatları olduğu gibi yazmaya kalksanız ne gazetenizi kimse okur ne de televizyonunuzu izleyen kalır. Yine de gerçekten sapmamak için çok nedenimiz var.

Çeşitli kereler özellikle göç, göçmenler ve mülteciler konusunda bu tarz haberlerin göçmen karşıtlığına ve ırkçılığa çanak tuttuğunu yazdım. Hergün değişik ve çarpıcı haber bulmaya çalışan gazeteci ile okumayı ve sorgulamayı pek de sevmeyen ve bu işler için çok az zamanı ve enerjisi olan haber tüketicisinin buluştuğu nokta maalesef yarı cehaletin de serpildiği nokta.
İnternet ve sosyal medya da yine benzer bir kolay tüketim ikilemiyle malül. Pek çok insan sadece eşinden dostundan olan dar çevre içinde bir nevi ensest bilgi tüketimine maruz. Bu durumda şakalar gerçek, gerçekler şaka olabiliyor. (Bu arada maalesef kötülükler ve kötü haberler genelde gerçek oluyor).

Parsons Green saldırısı da daha öncekiler gibi haber oldu ve olmaya devam ediyor. Sonuçta gazetelerin, gazete patronlarının, siyasetçilerin ve cümle alem herkesin şu veya bu şekilde bir siyasi ajandası var. Olan bitenin bu siyasi inanışa halel getirmemesi gibi bir kaygı da var.

Örneğin Daily Mail gazetesi olayla ilgili bir manşetinde ‘Trump haklıydı’ ifadesini kullandı. Bunlar tetikçi cümleleri. Burada gazete belli ki Trump’a haklıydı demek için bahane aramış. Gazetenin bilgi kaynağı yakalanan kişinin kaldığı evin arka komşusu!

İki şeyi yan yana koymanın dayanılmaz hafifliği: yakalanan kişi 18 yaşında ve iyiliksever iki harika insanın evinde büyüyor. Penelope and Ronald Jones 71 ve 88 yaşlarındalar ve 40 yıldır 268 yetim çocuğa evlerini açmışlar. Bu yüzden de 2009’da Kraliçe’den madalya almışlar. Baktıkları yüzlerce çocuk arasında çok sayıda mülteci ve mülteci çocuğu da var.
‘Bağzı’ gazeteler özellikle bu mülteci çocuklara ve Suriye vb Ortadoğu ülkelerinden gelenlere vurgu yapmışlar. Ne yapacağız şimdi? Bunlara verilen madalyayı geri mi alalım? Ya da Kraliçe’yi de sorgulayalım mı yardım ve yataklıktan? Hiçbiri. Ancak hikâyenin böyle daha çekici olduğu ortada. Namazında niyazında sıradan birisi gidip patlatsaydı ve yakalansaydı bu kadar ilgi çekmeyebilirdi. Şimdi olay çok ilginç: muhtemel bir mülteci, muhtemelen Müslüman, muhtemelen Ortadoğu’dan, beyaz ihtiyar bir çiftle yaşıyor.

Burada bu beyaz yaşlı çifti kayırmaya çalıştığımız düşünülmesin ama basında bu çifte dair muazzam bir hassasiyet de var. Polisin bu çifti gözaltına almamış olması, bunları sorgulamaması ilginç ama beklenmedik değil. Yaş itibariyle dokunmamış olabilirler ama muhtemelen ten rengi ve isim rengi belirleyici olmuştur.

Bu haberi bir de Penelope ve Ronald Jones isimleri yerine Ayşa ve Muhammad Hussaini isimlerini koyarak düşünün. Bu yaşlı çiftin Pakistanlı, Yemenli veya Somalili olduğunu bir düşünün. Muhtemelen evlerinin kapıları kırılarak basılır, tutuklanır ve yedi göbek sülaleleri sorgulanırdı. Şimdiyse bu ihtiyarlar evlerinden ne yapıldığından haberdar değildirler diyerek geçiştiriyoruz. Sonuçta uzun süredir beyazdan terörist olmuyor buralarda.

Burada işaret etmek istediğim söylenenlerin gerçek olmadığı değil ama bunları nasıl yan yana koyduğumuz ve bu yan yana konulan şeylerin nasıl sorgusuz sualsiz tüketildiği.

Sonuçta bu olayın altından da büyük ihtimalle mutsuz bir Müslüman genç adam çıkacak. Şu ana kadar görülen işaretlerin hepsi bu yönde. IŞİD halihazırda olayı üstlenen ya da en azından olaydan gurur duyan bir açıklama yapmış. ‘Halifenin askerleri Londra’da bir metro istasyonunda toplanmış haçlıların arasında bomba patlattı. Bundan sonrası daha sert olacak’ şeklinde bir açıklama yapmış.

Mutsuzlardan da onları sürekli kötüleyenlerden de uzak durun.

İyi haftalar ve bol şanslar.