Tek adam rejimi, tekte yenilmeli

Altılı Masa, 11. toplantısının ardından Millet İttifakı’na dönüştü. Daha önceki 10 metinde kullanılmayan Millet İttifakı tanımı, son metinde 4 kez kullanıldı ve “Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, ‘Yeter! Söz Milletindir’ diyen Millet İttifakı’nın adayı olacaktır” vurgusu yapıldı.

İYİ Parti lideri Meral Akşener’in ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda 6 liderin imza attığı ortak açıklamada, Erdoğan’ın üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olamayacağı konusuna değinilmesi de önemliydi. Zira daha önce bu konunun üzerine fazla gidilmeyeceği yönünde sinyaller verilmişti. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Diyelim ki ses çıkardık nereye gidecek? YSK üyelerini atayan kim? Erdoğan. İtiraz edeceğin hiçbir yer yok” şeklindeki demeci ve Erdoğan’ın bu meseleden “mağduriyet” yaratabileceği endişesi, muhalefetin bu suda yüzmeyeceği izlenimi uyandırmıştı. Yükselen itirazlar dikkate alınmış olacak ki bu kez “Anayasa’yı yok sayan bu başıboşluğu kabul etmediğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız” mesajı verildi. “Kabul etmeme” tavrının ne tür adımları beraberinde getireceği şimdilik muamma. Bu salt söylemsel bir reddediş mi olacak yoksa hukuki bir mücadele de verilecek mi, ortak açıklamada bu sorunun yanıtı yoktu. Hukuken bir direniş göstermemenin hukuksuzluğa iştirak etmek olacağı aşikâr.

Erdoğan, pazartesi günü kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada seçim kararı için “Meclis'te çoğunluk olmazsa yetkimi kullanacağım” dedi. Bu sözler Erdoğan’ın adaylığını Anayasa’ya uygun hale getirme çabasının bir ürünü olsa gerek. Çünkü seçim kararını Meclis’ten bağımsız şekilde kendi de alabilir. Bu konuda herhangi bir işlem sıralaması söz konusu değil. Ancak Meclis’in seçim kararı alması, Erdoğan’a yeniden aday olabilme hakkı doğuracak; kararı kendi alırsa ise üçüncü kez adaylık hakkı olmayacak. Erdoğan topu önce Meclis’e atarak kanuni engelin varlığını zımnen de olsa kabul etmiş gibi görünüyor.

***

Tekrar muhalefete dönelim. Artık Millet İttifakı olarak anabileceğimiz Altılı Masa, pazartesi günü Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni açıklayacak. 9 ana başlık ve 75 alt başlıkta toplanan politikalarla, Türkiye’nin sorunlarını çözmeye talip olunacak. 12. toplantı ise Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun ev sahipliğinde 13 Şubat günü yapılacak. 14 Mayıs’a 90 gün kala gerçekleştirilecek bu toplantı sonrası cumhurbaşkanı adayının açıklanması kuvvetle muhtemel.

Buna rağmen adaylık meselesinde henüz bir uzlaşı sağlanamadı. Altılı Masa toplantısının yapıldığı gün İYİ Parti’nin üst düzey isimlerinden Cihan Paçacı, Habertürk yazarı Nagehan Alçı’ya Kılıçdaroğlu’nun adaylığına mesafeli olduklarını söyledikten saatler sonra, üstelik toplantı sürerken, Kurumsal İlişkiler Başkanlığı görevinden istifa etti. Paçacı’nın istifa kararını Akşener’in talebi üzerine aldığı konuşuluyor. “Sokakta Kemal Bey’e itiraz görüyoruz. Kılıçdaroğlu diretirse, İYİ Parti de kendi adayını çıkarabilir” sözlerinin ardından görevinden ayrılan Paçacı, istifa açıklamasında sözlerini tekzip etmedi, “Bir gazeteciye verdiğim demecin, maksadı aşan yorumlara neden olduğunu görüyorum” demekle yetindi. Alçı’nın aktardığına göre Paçacı, “toplumdaki mezhepsel önyargılara” da işaret etmişti. İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu da Paçacı’nın istifasını “saygıdeğer bir sorumluluk örneği” olarak nitelendirirken, onun anlattığı vaziyeti boşa düşürecek bir ifade kullanmadı.

Altılı Masa ise toplantı sonrası paylaşılan metinde, cumhurbaşkanı adayının istişare, uzlaşı ve halkın tercihlerini yansıtacak şekilde belirleneceğine dikkat çekti. “Halkın tercihlerini yansıtma” kısmı, aday belirleme sürecine özel kamuoyu yoklamalarının yapılacağı ve sonuçların karar aşamasında etkili olacağı anlamına geliyor. Bu diğer yandan Paçacı’nın sözlerinin odak noktasını da tasdik eden bir niteliğe sahip. Çünkü Paçacı, “Sokaktan Kılıçdaroğlu’na itiraz var” görüşünü dillendirmişti. Öyle anlaşılıyor ki Paçacı’yı koltuğundan uzaklaştıran mezhep bahsini açması ve sözlerinin zamansızlığıydı, siyasi içeriği değil. O nedenle Paçacı’nın istifasını, “Masada Kılıçdaroğlu dışındaki isimlerin üzeri çizildi” diye yorumlamak pek akılcı olmayabilir. Hâlâ en muhtemel cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu olsa da İYİ Parti’de CHP liderine yönelik tereddüdün işaretleri gözlemlenebiliyor. Yine de ortak aday çıkarma fikrinin sık sık altının çizilmesi, mevcut fikir ayrılığının üstesinden gelinebileceğine dair olumlu bir gösterge.

***

Son olarak şunu vurgulamak gerekiyor ki bir bütün olarak muhalefet, adaylık tartışmasıyla fazla enerji harcıyor. Seçim bu kadar yaklaşmışken ve Türkiye’nin, hukuken adaylık hakkına sahip olmayan birini durduracak mekanizmaları bile sakatlanmışken, farklı aday ve ikinci tur hesaplarına kapılmadan, bir an önce toplumun AKP iktidarını reddeden geniş kesimlerinin taleplerini önceleyecek bir kampanya başlatılması memleket için yapılacak en doğru şey olacak. Son düzlükte, seçmende güvensizlik ve umutsuzluk hissini uyandıracak bu dağınıklık halinden bir an önce uzaklaşılmalı, ülkenin içinde bulunduğu şartlarda, ilk turdan 14 gün sonra yapılacak ikinci turun riskleri gözden kaçmamalı. Muhalefet ikinci bir Ekmeleddin İhsanoğlu hatasına düşmeden, değişim iradesinin kabulleneceği ortak bir adayda karar kılmalı ve tek adam rejimini ilk turda yenilgiye uğratma hedefine kilitlenmeli.

Halk, kendini yönetecek kudretli birini aramıyor, “biri”nin boyunduruğundan kurtulacağı günün özlemini çekiyor. Tüm muhalefet aktörlerinin de bu sorumlulukla hareket etmesini bekliyor.