Sözcü’nün yazar ve yöneticilerine açılan FETÖ soruşturmasına tepki yağdı. CHP’li Salıcı, “Zaytung adaleti var” derken, Av. Ceren Yakışır “İddianame 61 sayfa olarak düzenlense de iddianamenin tek bir sayfasında bile somut bir delil ortaya konulmadı” ifadelerini kullandı

Tek bir sayfasında bile somut delil yok

Sözcü yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru ile yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 5 isme yönelik açılan “FETÖ’ye yardım” davasına tepki yağdı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Merkez Yönetim Kurulu toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada “Sözcü’nün yayın politikası da çalışanları da cumhuriyete demokrasiye inanan insanlar. Onlar hiçbir zaman FETÖ ile aynı menzilde yürümediler, hiçbir zaman ‘Ne istediniz de vermedik, ne istediniz de yazmadık' demediler. Eğer FETÖ'cü arıyorlarsa kendi etraflarına baksınlar. Ellerini özgür, bağımsız yayın yapmak isteyen basının üzerinden çeksinler” dedi.

ZAYTUNG ADALETİ VAR
Bu durumun sadece Sözcü ile sınırlı olmadığını kaydeden Salıcı, “Genel olarak muhalefeti farklı görüş ifade eden insanları susturmaya, gözdağı vermeye yönelik bir hareket. Birbiriyle hiç alaka kuramayacağınız hayatın normal akışına aykırı, Zaytung habere benzeyen bir adalet mekanizması var. Bağımsız yayın yapmak isteyen kendi sesini çıkarmak kendi sözünü söylemek isteyen tüm muhalif kesimlere yöneliktir” ifadelerini kullandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı davayı değerlendiren Prof. Dr. Ümit Kocasakal da iddianamenin düzenlenebilmesi için, ‘yeterli şüphe’ oluşması gerektiğine dikkat çekerek; “Savcı delilsiz, keyfi bir biçimde istediği gibi iddianame düzenleyerek kişiyi şüpheli hale getiremez. Bunun hukuki, cezai ve idari sonuçları vardır ve olmalıdır” dedi.

***

İddianame niyet okunarak yazılmış

Gazetenin avukatlarından Ceren Yakışır: “İddianame 61 sayfa olarak düzenlense de tek bir sayfasında bile somut bir delil ortaya konulamamış. Bu iddianame, Sözcü çalışanları için Eylül 2017’de düzenlenen iddianamenin kopyalanmış hali. Üstelik bu iddianameye istinaden açılan davada, dayanak olarak gösterilen tüm iddialar çürütüldü. Buna rağmen aynı hukuksuzluk, pazartesi kabul edilen iddianamede de devam etmiş. İddianameye temel olarak gösterilen bilirkişi raporunu düzenleyen şahsın, sosyal medya hesaplarında Sözcü aleyhine açıklamalarda bulunması, bilirkişi listesinde adı bile yer almaz iken bu şahsın seçilerek Sözcü aleyhine delil oluşturmak maksadı ile rapor hazırlatılmış olması, iddianamenin taraflı ve maksatlı olarak düzenlenmiş olduğunu açıkça gösteriyor. İddianameye konu edilen yayınların hepsi 2013'e ait haberler. Kaldı ki bu haberlerin hepsi aynı dönemde diğer basın-yayın organlarında da yayınlandı. Bu haberler hakkında, yayınlandıkları dönemde suç vasfı olduğu gerekçesi ile hiçbir soruşturma ve dava açılmadı. Dolayısıyla ortada bir suç olmadığı halde, delil uydurmak ve yaratmak çabası içerisine girilmiş. Bu nedenle iddianame hukuki bir temele dayanmamakta; tek dayanak, niyet okumar. İddianamede, Sözcü'nün yayınları FETÖ aleyhine olsa da kuşku uyandırdığı, hatta kuşku boyutunu aştığı belirtiliyor. Ceza hukukunda kuşku ve niyetle suç oluşmaz ve bu şekilde kişilere suçlama yapılamaz. Bu iddianame FETÖ ile mücadeleyi sulandırmakta, basın ve ifade hürriyetini hiçe saymakta, demokrasiye, adalete, hukuka güveni zedelemektedir.”