Tek çıkış yolu dayanışma

Berke Akoğlu

Zamanımızın çoğunu evde geçirdiğimiz ve geçinemediğimiz günlerden herkese merhaba.

Dünyamızı ve ülkemizi saran bir pandemi sürecinden geçiyoruz. Koronavirüs salgını ile üstümüzdeki kara bulutlar daha çok beliriyor ve sistemin bize dayattığı umutsuzluk, gelecek kaygısı ve güvencesizlik daha da artarak kendini gösteriyor. Genç işçiler olarak her dönemde olduğu gibi ezilen, yok sayılan bizler, bu süreçten de payımıza düşeni fazlasıyla alarak geçinmeye çalışıyoruz. Bu süreçte de her zamanki gibi sistemin, devletin ve patronların bize sunduğu tek seçenek boyun eğip çalışmak, her söyleneni olduğu gibi yerine getirmek…

Bizler yaşamımıza küçük yaşlarda ailemize bir katkıda bulunabilmek için ağır şartlar altında çalışarak başlıyoruz. İş sürelerinin uzunluğu ve maddi imkânsızlıklar nedeniyle hiçbir kültür-sanat etkinliğine katılamıyoruz. Her istediğimiz kitabı alamıyoruz. Alabilsek bile okuyacak zamanımız az, tabii okuyacak enerjimiz de kalmıyor. Genç işçilerin hayatına yönelik bir alan bulamıyoruz. Elimizde kalanlar saçma televizyon program ve dizileri, kahvehane köşeleri, gerçeklikten uzak sosyal medya siteleri… Tüm bunlarla birlikte kapitalizmin bütün yoz ilişkileri günden güne bireyci ve gerçekten uzak bir yaşam kültürü dayatıyor. Genç işçiler olarak bunlar da yetmezmiş gibi patronların, ayak işlerini yapmak zorunda kalıyoruz. Dayak, küfür, cinsel taciz ve bunların da ötesi işsiz bırakılma tehdidi hayatımızda büyük yer kaplıyor.

İşsiz kaldığımız zaman çevremiz tarafından horlanmamız, küçük görülmemiz, işsizliklerin tek sorumlusu bizmişiz gibi gösterilmemiz üzerimizde ruhsal tahribatlar yaratıyor. Küçük yaşlarda yaşamaya başladığımız bu zorluklar elbette çocuk yaşımızda kalmıyor. Bir zaman sonra bazı duvarlar önümüzde beliriyor. Askerlik, sigortalı bir iş, ülkemizde iş bulmak da öyle kolay da değil, bir temizlik işi için bile tanıdık, torpil olması gerekebiliyor. İşe alınırken patronla herhangi bir anlaşma, sözleşme yapma şansına sahip olamıyoruz. Çalışma koşullarımız, iş sürelerimiz, işten atılmamız, kaç saat çalışacağımız ise tamamen patronun insafına kalmış durumda. Bunca zorlukların arasında aileden uzak yaşadığımız zamanlarda geçinmemiz daha da zorlaşıyor. Tabii ki bir tek insanın bu sorunlar ile baş etmesi çok zor. Bizi saran bu düzenden tek çıkışımız benzer sorunlara sahip insanlarla dayanışma içerisinde birlikte hareket ederek umutlarımızı, sevinçlerimizi, hüzünlerimizi ortaklaştırmak ve mücadele etmek.

Her şeye rağmen başka bir dünya mümkün olduğunun farkındalığıyla, sömürücü kapitalist dünya düzenine karşı kendi ülkemizden başlayarak; eşitliğin, özgürlüğün ve kardeşliğin ülkesini kurana dek mücadele ve dayanışma içerisinde olalım.