Halka yıllarca ‘güçlü devlet’ propagandası yapan iktidarın makyajı düştü. Gerçekleri halktan kaçırmak isteyen AKP baskıyı daha da artırdı.

Tek dertleri gerçekleri gizlemek
Fotoğraf: AA

Hüseyin ŞİMŞEK

Binlerce binanın yıkıldığı ve binlerce vatandaşın göçük altında kalarak yaşamını yitirdiği süreçte arama-kurtarma ve yardım çalışmalarında sınıfta kalan iktidar, ortaya çıkan tablodan değil bunun görülmesinden rahatsız. İktidar enerjisinin önemli bölümünü gerçekleri gizlemeye harcıyor.

Yıllardır halka ‘güçlü devlet’ propagandası yapan AKP’nin makyajı da yaşanan depremlerle döküldü. Başta Hatay ve Maraş olmak üzere depremin yıktığı kentlere yardımlar ancak gönüllüler ve yerel yönetimlerin çabalarıyla ulaştırıldı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan “İlk gün bazı sıkıntılar yaşasak da ikinci gün duruma hâkimiyet tesis edildi” dese de gerçekler bunun tam tersi. Cenazeleri taşıyacak araç bile bulamayan yurttaşlar enkazı ziyaret eden bakanları protesto ediyor. Yardım çığlıkları duyulmayan halkın öfkesi her yerde kendini gösteriyor.

Halk devletin ‘gücünü’ de bu depremde net bir şekilde görünce iktidar da yapamadıklarını gizleme telaşıyla daha fazla baskıya başvurdu. Sosyal medya yasakları, OHAL uygulaması, eleştirilerde bulunanların jet hızıyla gözaltına alınması gibi uygulamaları, iktidar temsilcilerinin muhalefete yönelik saldırgan tutumu izliyor.

Pazartesi günü yaşanan iki ayrı depremin ardından iktidar, afet bölgesi ilan ettiği alanlarda üç aylık OHAL kararı aldı. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a geniş yetkiler tanıyacak ve seçimlerin yapılması planlanan tarihten bir hafta öncesine kadar sürecek OHAL’in bölgedeki baskıyı artırmak için kullanılmasından endişe ediliyor. 2016’da ilan edilen OHAL kapsamında amacı dışında çok sayıda kararname çıkaran Saray yönetiminin seçim çalışmaları başta olmak üzere yeniden depremle ilgisi bulunmayan konulara OHAL’i kullanarak müdahale etmesinden endişe duyuluyor.

YARDIM ÇALIŞMALARINA ERİŞİM ENGELİ

AKP’nin bir diğer baskı getiren adımı, sosyal medya sınırlaması oldu. Depremin ilk anından itibaren yardımlar, arama ve kurtarma çalışmalarının koordine edildiği Twitter’a erişim engellendi. Yurttaşlar saatlerce sosyal medya kullanamadı ve depremzedelere yönelik yardım çalışmaları aksadı. Tepkiler üzerine saatler sonra erişim engeli kaldırılsa da yer yer bağlantı sorunları yaşanmaya devam ediyor.

ÇOK SAYIDA GÖZALTI

Vatandaşların isyanını dile getirmesi, iktidarın “çözmek için sert önlemlere başvurduğu” bir diğer “sorun” oldu. Özellikle sosyal medya uygulamaları aracılığı ile iktidara yönelik eleştiriler ile vurgulanan eksiklikler, savcıları harekete geçirdi. Çok sayıda vatandaş gözaltına alındı.

‘ŞEREFSİZ, HAYSİYETSİZ’ SÖZLERİYLE HAKARET

Çok sayıda enkaza ulaşamayan ve muhalefet belediyelerinin yardımlarını izlemekle yetinen iktidar, söylemlerde de vites yükseltti. Bakanlar, AFAD dışında yardım amaçlı herhangi bir koordinasyona izin vermeyeceklerini söyleyerek belediyeleri hedef aldı. Kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Şu an itibarıyla Hatay’ımızda asker, polis, jandarma toplamda 21 bin 200 personel görev ifa ediyor. Bununla ilgili olarak da bazı haysiyetsiz, açık konuşuyorum, namussuz kişiler, kampanya yaparak ‘Hatay’da biz asker, jandarma, polis göremedik’ gibi yalan yanlış iftiralar atıyorlar. Bizim askerimiz, jandarmamız, polisimiz şereflidir ama bu şerefsizlerin ağzına biz onları meze yaptırmayız” şeklinde konuştu.

BAŞARISIZLIKLARINI ÖRTME GAYRETİ

Depremin hemen ardından çeşitli eksiklikleri vurguladığı için gözaltına alınan vatandaşlar arasında yer alan Siyaset Bilimci Özgün Emre Koç, yaşananları BirGün’e değerlendirdi. İktidarın 20 yıldır hiçbir krize karşı başarılı sınav veremediğini ve bu yollara başvurarak başarısızlıklarını örtmeye çalıştığını bildiren Koç, “Her seferinde çuvallıyorlar. Krizlere karşı planlamaları yok, acil durum hazırlıkları yok. Öngörülü değiller. Vatandaşa şeffaf olsalardı ve seferberlik talebi gelseydi, vatandaş iyi niyetle bu sürecin atlatılması noktasında el vermeye hazırdı. Ama iktidar bunun yerine hatalarını maskeleyebilmek için baskıyı seçti” dedi.

USLANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR

Halkın tehditlerle sindirilmeye çalışıldığını ancak bunun bir işe yaramadığını kaydeden Koç, şunları söyledi:

“Soğuktaki vatandaşlarla, enkaz altındakilerle uğraşmak yerine panikle sağa, sola baskı yağdırıyorlar. Kurumları tehdit ediyorlar. İnsanları gözaltına alıyorlar. Yapabildikleri tek şey insanları bir nevi ‘uslandırmaya çalışmak’ ama vatandaş ‘Ya öleceğiz ya konuşacağız’ noktasına gelmiş durumda. Yaptıkları ters tepiyor. Kendi tabanının bir kısmında da bu durum çözülmeye yok açacaktır. Devletin tecrübeli kadrolarında AKP’ye karşı ciddi bir soru işareti oluştuğunu düşünüyorum. Kendi deneyimimden de bunu görüyorum. Emniyete götürüldüm ve şaşkın memurlarla karşılaştım. İktidarın baskılarına onlar da artık şaşırıyorlar. Önümüzdeki süreçte iktidar kontrolünü kaybettiğini fark ettikçe daha da saldırganlaşabilir. Giderek zayıflıyorlar ve bu nedenle de daha da baskıcı politikalara başvuruyorlar.”