Merkez faizi 14’te sabit tuttu. Ekonomistler dövizin ve enflasyonun yükselişini sürdüreceğini belirtti. Ekonomist Yeşilada ise seçimin gündemini hatırlatarak “Dövizdeki bu oynaklıkla erken seçim intihardır” dedi.

Tek politikaları günü kurtarmak

Ekonomi Servisi

Merkez Bankası politika faizini yüzde 14’te sabit tuttu. Sene başında 13,35 olan dolar 16,46’ya kadar yükselmesine rağmen kurul, üst üste beşince toplantıda da pas geçmiş oldu.

Merkez Bankası tarafından yayımlanan metinde “Küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir” ifadesi yer aldı.

Metinde ayrıca “Değerlendirme süreçleri tamamlanan teminat ve likidite politika adımları devreye alınacaktır” ve “Kurul, güçlendirdiği makroihtiyati politika setini ilave tedbirlerle kararlılıkla uygulamaya devam edecektir” ifadeleri dikkat çekti.

DOLAR CİNSİNDEN DE ENFLASYON YARATTILAR

Enflasyonun hızlı artışına rağmen faiz artırımına gidilmemesi ekonomistlerce eleştirildi.

Kerim Rota Merkez Bankası'nın açıklamalarındaki "küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağı" öngörüsüyle ilgili şu yorumu yaptı: “Küresel barış olunca ve baz etkisi ortadan kalkınca enflasyonda düşüş bekliyorsanız o koltuklarda oturup vergilerimizle maaş almayın. Onlar zaten siz olmasanız da olur. Cumhurbaşkanı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası başkanı ülkemizde sadece TL cinsi değil, dolar cinsi de enflasyon yaratmayı başardı.”

Refet Gürkaynak “Merkez Bankası para politikası kararlarını okumak tuttuğun takımın niyetsizlikten kaybedeceğini bildiğin maçını seyretmek gibi. Sonuç beklenen rezalet. Umurlarında olmadığı için takıma, bunun olacağını bildiğin halde hâlâ heveslenip hayal kırıklığına uğradığın için en çok kendine kızıyorsun” yorumunda bulundu.

Cüneyt Akman yaptığı değerlendirmede Merkez Bankası’nın beklentiler yönünde hareket ettiğini belirtti. Akman “Memlekette bütün faizler aslında yukarı doğru çıkıyor. Kur Korumalı Mavduat (KKM) aslında yüksek faiz demek. Bu yeni ekonomi modelini ortaya koyduklarından beri bütün her şeyin faizi yükseldi. En düşük olan faiz bile yerinde saydı. Politika faizi ise bu seviyede tutuluyor. Bu şu anlama geliyor: Merkez Bankası’nın piyasa faizleriyle ilgili belirleyiciliği ve para politikasının belirleyiciliği ortadan kalktı” yorumunda bulundu.

Faiz kararlarındaki ısrarının döviz kurunu şahlandırdığını hatırlatan Akman şöyle konuştu: “4 ayda 35 milyar dolar civarında döviz sattılar. Belki KKM gibi zihni sinir yöntemlere geçerse dövizi tutmaya çalışır ama onun da maliyeti çok yüksek. Türkiye’nin 181 milyar dolar kısa vadeli iç borcu var. 40 milyar dolar minimum cari açık verilecek. Türkiye’nin ödemesi gereken para 220 milyar dolar civarında olacak. Net rezerv ise 11 milyar dolar civarında. Aradaki ciddi fark ancak yeniden borçlanmakla mümkün olabilir. Dünyada ise gelişmekte olan ülkelere borç verme ya daha pahalı yapılacak ya da eskisi kadar borç alamayacaksınız. Yurt dışında yılsonunda doların 20 liranın üzerine çıkacağı konuşulmaya başlandı.”

Günü kurtarma politikalarına devam edildiğini de vurgulayan Akman son olarak “Bir servet transferi yapılıyor. Düşük faizi herkes alamıyor. Kendilerine yakın olanlar ya da kredibilitesi çok yüksek olan tekelci şirketler alabiliyor. Enflasyonu yükseltmek pahasına seçime kadar iç kredi bolluğuyla, piyasada suni bir ferahlık yaratma amacı taşıyordu. Daha önce de yaptılar ancak bunun sonucu döviz kurunun fırlaması oluyor. Şimdi para basıp, kredi verdiriyorlar. Bunun sonucu suni büyüme olurken gelirlerde ise ciddi bir kayıp olur” dedi.

BU POLİTİKADAN GERİ DÖNÜŞ YOK

Atilla Yeşilada’nın değerlendirmesi ise şu yönde oldu: “Piyasada faiz artacak gibi bir beklenti var. Ne kadar artacak ki? Politika faizi yüzde 14, enflasyon yüzde 70. 5 bin puan mı artıracak? O da ekonomiyi çökertir. Artık bu politikadan geri dönüş yok. Çünkü bu noktadan sonra yapılan hatayı düzeltmenin maliyeti ekonomiyi derin bir durgunluğa sokmak ve 2023 Haziran’ına kalsa da Cumhur İttifakı için seçimi kaybetmek anlamına gelir. Onun için yine hokkabazlıklar deneyecekler. Benim düşünceme göre bu noktada artık Merkez Bankası havlu attı. Peki dövizin yükselmesine müdahale etmiyor. Belki cuma gecesi resmen sermaye kontrollü döviz işlemlerine kısıtlama getiren kararname açıklanır. Belki biraz teknik nedenlerle geciken enflasyona endeksli bonoyu denerler pazartesi günü. Bunların da bir faydası olmaz.”

ERKEN SEÇİM İHTİMALİ ORTADAN KALKTI

Döviz kurundaki oynaklığı hatırlatan Yeşilada erken seçim ihtimalinin şu an için ortadan kalktığını belirterek şunları söyledi: “Bu dövizdeki son hareket bir hafta önce başladı ve doları yüzde 10 yukarı itti. Eğer o hareket olmasaydı ya da Merkez Bankası ona müdahale edip yangını başlamadan bastırsaydı ‘erken seçime gidiyorlar’ derdim. Çünkü EYT, 3600 ek göstergeyi bir kenara bırak, üniversite öğrencilerine af, şartlı salıverilmelerin daha da şartlı salıverilmesi, asker kaçaklarına bedelli affı gibi çok geleneksel erken seçim işaretleri vardı. Bunun üzerine İsveç ve Finlandiya vasıtasıyla Batı’ya posta koyma, Suriye’de Kürtlerin üzerine gitme gibi çok geleneksel dış politika hamleleri eklenince erken seçime gideceklerini düşündürdü. Ama bu döviz kuru oynaklığı içinde erken seçime gitmek siyasi ölümdür. Bilerek veya büyük bir hata neticesi 2023 Haziran’ına kadar beklemeye mecbur kaldılar.”