Konya’dan

 Konya’dan 38 yaşındaki Celalettin Mert öğretmen, omurilik rahatsızlığından dolayı ara vermek zorunda kaldığı mesleğine birkaç gün önce tekerlekli sandalyeyle döndü. Tam 12 yıl sonra... Ajans haberinden öğrendiğimize göre Mert, öğretmenliğe başladıktan 2 yıl sonra felç olarak mesleğini bırakmış. Mert’e kulak verelim:

 ''O zamanlarda tek bir öğrencinin bile bana ‘öğretmenim’ demesi için neler vermezdim. Benim için en zor gün ise Öğretmenler Günü oluyordu. Buruk yaşadığım o günleri sözlerle anlatamam. Her Öğretmenler Günü'nde, öğretmenlik yapamadığım için gizli gizli ağlardım." Celalettin öğretmen fizik tedavi sayesinde toparlanmış, öğretmenlik yapabilecek duruma gelmiş. Tekerlekli sandalyeyle... "Çevremdeki insanlara azmin neler başarabileceğini gösterdiğim için çok mutluyum" diyor.

 Gel de, "Tanrı yeryüzüne inse öğretmen olurdu" sözüne inanma..

 ILO-UNESCO’nun 1966’da kabul ettiği ortak belgeye göre öğretmenlik bir uzmanlık mesleği... 2005’te ise 125 bin öğretmen bunu unutmuş, yeniden "uzman" olabilmek için sınava başvuruyor. Celalettin Mert ise öğrencilerinin kendisine "öğretmenim" deyişlerini unutamamış...

 Türkiye’de binlerce Celalettin Mert var. Ailesini, dostlarını bırakmış, en uzak yerlere "koşarak" gidiyorlar. Test çözmeyi değil, öğrenmeyi öğretiyorlar. Elbette, "piyasa", onları "dönüştürmek" ister. Ama unutulan şu: Bir öğretmen sınıfa girdiğinde, "piyasa" camdan bakıyor sadece... Öyle de olacak. Hata öğretmenlerimiz bizi dışarıda da takip edecek, pis ürünler satanlardan esirgeyecek bizi. Ta ki bir gün, "yeter artık, öğretmenlere ihtiyacımız yok" denilene kadar. O zaman Tanrı yeryüzüne iner işte...

 Dünya Öğretmenler Günü kutlu olsun.

 Özel üniversiteler izin bekliyor!
Başbakan Erdoğan, "özel üniversite açılmıyor, çünkü bazılarının şurası basmıyor" diyerek kafasını işaret ediyor. Buna yanıt veren YÖK Başkanı Teziç, Başbakan’ın isteğinin anayasaya aykırı olduğunu anımsatıyor.

 Buna kim yanıt veriyor: Yazılı açıklama yapan Hüseyin Çelik! Çelik, Başbakan’ın bu durumun anayasal bir engelden kaynaklandığını çok iyi bildiğini belirttikten sonra, "Sayın Başbakan her türlü özelleştirme, değişim, dönüşüm ve yeniliğe karşı çıkanlara yönelik olarak söz konusu ifadeleri kullanmış, bir zihniyeti sorgulamış ve dolayısıyla oradaki jestler de söz konusu zihniyetin mensuplarına yönelik olmuştur" diyor...

 Doğan Ağabey (Tılıç) geçen gün, "Köşene fıkra koysana" demişti. Buyur Doğan Ağabey, bundan güzel fıkra mı olur:

 Bir Başbakan anayasaya aykırı olduğunu bile bile bir istekte bulunuyor ve ülkede tek parti iktidarı olduğu halde, bunun yapılamamasından ötürü kimliği belirsiz kişilere hakaret ediyor. Başbakan’ın kullandığı ifade aynen şöyle: "Özel üniversite açılmıyor, izin vermiyorlar."

 Bu sözleri herkes YÖK’e söylendi zannederken Başbakan’ ın konuşmasını bir tek Milli Eğitim Bakanı’ nın doğru anladığı ortaya çıkıyor. Yazılı bir açıklama yapan bakan, Başbakan’ın ne demek istediğini açıklıyor.

 Evet efendim, Türkiye’de özel üniversiteler açılamıyor, çünkü değişime karşı çıkan güçler, "izin" vermiyorlar! Milyar dolarlık özelleştirmeler ise her nasılsa bu güçlerden izin alabiliyor.

 Değişim sevdalısı bakan, aynı açıklamasında, evet evet aynı açıklamasında, üniversitelerin kendi kadrolarını kendi atayabilme özgürlüklerinin olmamasını savunuyor! Hatta, "kadroların izne bağlı olarak kullandırılması bütün bakanlıklar ve diğer kuruluşlar için de geçerli olan bir uygulamadır" diyerek üniversiteleri herhangi bir devlet kuruluşundan ayrı tutmadığını da açıklıyor...

 Karadenizliler, ayağa kalkın, fıkralar elden gidiyor!

 Van kitap bekliyor
 VAN’dan öğretmen Yakup Tekintangaç, öğrencileri için kitap bekliyor. Kitaplar, Tunca Uras İlköğretim Okulu, PK 65100 Merkez/Van adresine gönderilebilecek. İletişim için 0432 216 16 15 ve " yakuptekintangac@hotmail.com ". Durumu uygun olan veya elinde gönderebileceğ i kitaplar bulunan okurlarımızın bilgisine…

ÖSYM’ye çağrı
KORAY Yıldız, Ankara Yapı Meslek Lisesi’nden mezun… Okulu, bölüm kodunu ÖSYM’ye yanlış gönderdiğinden üniversiteye sınavsız geçiş hakkını kullanamıyor. Oysa kendi gönderdiği formda bir yanlışlık yok. Hata yaptığını okul da kabul ediyor , ÖSYM’ye başvuruyor ama sonuç alınamıyor. Belli ki bir ortada bir yanlışlık var. Okulun yaptığı yanlışlık bir öğrenciye fatura edilmemeli. ÖSYM yetkililerini bu öğrenciyle ilgilenmeye çağırıyorum.

 NOT:
 7 ve 8 Ekim günleri Burdur’dayım... 7 Ekim günü saat 20.00’de Burdur Eğitim Sen Lokali’ nde öykü dostlarıyla buluşuyoruz. 8 Ekim günü saat 13.30’da da Demirtaş Ceyhun, Cengiz Bektaş ve Hülya Okuyan ile birlikte "Kent ve Edebiyat, Kentlilik ve Eğitim" konulu panele katılıyoruz.