Türkiye’de futbolu bırakan sporcuların hemen hemen tamamı antrenörlük için girişimlerde bulunurlar.

TFF bu konuda da çok heveslidir; Süper Lig’de oynamış olanları hiç mağdur etmez! İlişkiler ve beklentiler bu süreci karşılıklı olarak kolaylaştırır.

Ama 3. ve 2. liglerde oynayanlar içinse durum ıstırap halini alır. Çünkü bu kimliklerin TFF nezdinde pek geçerliliği yoktur.

Neyse konuya dönersek;

Sürecin dinamikleri maalesef teknik adamlığı belge alabilmeye indirgemiştir. Ama sürecin asıl iç dinamiği donanımlardır.

Nasıl bir teknik direktörlük donanımı olmalı?

Öncelikle futbolculukla teknik direktörlük farklı mesleklerdir. Birbirini bağlayan unsurlar olmakla beraber, onları kuvvetli bir şekilde ayrıştıran etkili dinamikler vardır.

Tabii ki tartışılacak konu mesleki donanımların kapsamıdır.

Burada da bizi bekleyen tehlike, kişilerle ilişkiye kadar indirgenmiş beklentilerin, donanımların önüne geçmesidir.

Bu ilişkiler; Türkiye futbol direktörü olur, kulüp başkanları olur veya siyasi bir güç olur. İşte bu nokta bizim kaybetmeye başladığımız yerdir çünkü onlar da bu tip ilişkiler sayesinde görevlerinin başındadırlar.

Hiçbir zaman teknik direktörlükte prensipler, temel felsefe, mesleki etik değerler, mesleki kriterler donanım olarak ön sıralara geçemedi, ama geçmek zorunda.

Evrensel oyun olan futbolda kendi iç dünyamıza sıkışıp kaldık, isimlerin egemen olduğu sürecin geçerliliğini kabul etmek olmaz. Yöresel ve son derece yetersiz olan kültüre bağlı kalmak, futbola değil, kurulmuş olan sisteme hizmet etmektedir.

Her hafta yaşanan farklılıklar ve buna bağlı olarak yaşanan kaygılar, istikrarlı olmayan farklı bir teknik adam kişiliğini ortaya koymaktadır.

En önemli açmaz “abi” tiplemesidir.

Kenarda hiçbir teknik adam “abi” modelini oynamak zorunda değildir, bu mesleğin doğasına aykırıdır.

Çünkü tüm prensiplerin ve felsefenin geçersizliğini kabul eden bu model alternatif olamaz. Kenardaki duruşun amacı istikrarı, sürdürülebilir başarıyı, takımın hikâyesine ve kimliğine uygun oyun kurallarını ve sonuçtaki sistemin uygulanmasını sağlamaktır.

Bu yöresel tavır yüzünden yabancılarla uyum sorunu yaşanmaktadır ve acı olan biz kaybediyoruz.

Burada artık duygusallık, korku ve kaygı yoktur. Burası, olması gerekenlerin, yönlendirme ve bu amaçla yapılmış olan tüm çalışmaların sahada futbolcular tarafından uygulanmasını sağlayan liderliğin kutsal alanıdır.

Donanımlarınız buna cevap veremiyorsa, artık kendinizle yüzleşmeniz gerektiğini öğreten bir yerdir kulübe.

Özür veya mazeret bildirilecek bir yer hiç değildir. Bunlar ancak kendi yerinizin devamlılığını sağlayacak algı manipülasyonu yöntemleri olurlar.

Ama başarısızlık kalıcı olur çünkü artık her hafta, prensipleriniz için değil korku ve kaygılarınızı yenmek için kenarda çaba gösterirsiniz.

O yüzden takım içindeki kuvvetli sandığınız oyuncuların esiri olup onların koruması altında iş yapmaya başlarsınız ki artık son kaçınılmaz kötü olacaktır.

Diego’yu oyundan alıp Meireles’i kulübede tutup Emre’ye dokunamazsanız yenilirsiniz. Tüm yabancıların gözü hep kulübede olursa verim alamazsınız ya da kulübede oturtursanız başarılı olamazsınız.

Hele hele tek düze bir anlayışınız varsa ve farklıkları benimsemiyorsanız, sahada sorunlar karşısında çaresiz kalırsınız.

Lider teknik adam her kesin güven kaybını önleyici tedbirler alır ve onlardan en iyi verimi alacak konumda kullanır.

Korkunun veya ben duygusunun sağlaması olarak koruma içgüdüsüyle Yasin’i oyundan alırsanız puan kaybedersiniz.

Sneijder için başlangıç ile gelinen nokta da sürecin çelişkileri her şeyi çok net ortaya koymaktadır.

Teknik adamın donanımlarının temeli; liderlik ve sahip olduğu vizyondur. Gerisi bunları sürece yayacak hedefleri 

belirlemektir.

Her teknik adam bağımsız bir kaynaktır, kaynağın donanımlarını sağlamak ise mesleki sorumluluktur.

Bunlar, yukarılara açılacak telefonlarla elde edilemez.