Televizyonda, Ufak Tefek Cinayetler

Bir televizyon kanalı, dizi projesi başvuruları için, ilk üç bölüm senaryo ve on üç bölüm tretman ister. Bu ilk etapta makul gibi gözükse de şöyle bir problemi de gösteren bir çizelge. Dizinin hikâyesi ne kadar orijinal olursa olsun bu fikrin tüketimi en fazla on üç bölüm sürecek demek oluyor. Dikkat edin yeni bir dizi başladığında ilk üç bölümü çok iyi oluyor, altıncı bölüme kadar bir şekilde orijinalliğini koruyarak gelebiliyor ancak ondan sonra her şey yalpalamaya başlıyor ve on üçüncü bölümden sonra ne izlediğimizi bile unutturacak büyük bir klişeye doğru evriliyor. Özetle bize hep aynı diziyi izlettiriyorlar. İddialı bir ilk üç bölüm sonrasında orijinallik yok olmaya başlıyor ve tutarsızlık, kolaycılık baş gösteriyor.

Telefon görüşmesinden sonra telefonu bırakıp camdan dışarı bakarak yüksek ses kendi kendiyle konuşan bir insan gördünüz mü hiç? Türk dizilerinin hepsinde bu var. Veya bir masada insanlar oturuyor ve biri bir şey söylüyor ve en az üç dakika karakterler jest mimik kullanarak birbirlerine bakıyorlar ve hiç bir şey söylemiyorlar. Neden söylemezler? Dizi zamandan kazansın diye mi gerçekten? Dizi gene zamandan kazansın ama sen biraz gerçekçi ol ve diyalog yazıver. Peki susmak bilmeyen müzik kullanımı nedir? Adam bakkala giriyor müzik, çocuğunu okula bırakıyor müzik, öpüşüyorlar müzik, dövüşüyorlar müzik, ve hep ağır çekim eşliğinde. Yani ne sahne bitiyor ne de müzik. Karakterlerde ise tutarlılık yok, o yüzden gelişim de yok. Bir karakter bölümlerce akıl almaz kötülükler yapmasına rağmen, bir bölümde seyirciye bunu unutturmaya çalışan senaristlerimiz var. Ama bakıyorum seyirciler tüm bu anlamsızlıklara gayet alışmış durumda.

Bu dizi üreticileri senelerce seyirciyi adeta kendileri dizayn ettiler, onları tutarsız senaryolarına alıştırdılar. Sosyal medyada gittikçe yükselen bir ilgi odağı olunca Ufak Tefek Cinayetler isimli diziyi izlemeye başladım. ‘Bir Türk gerilim’ televizyon dizisi diye lanse edilen dizinin ana karakterleri dört kadından oluşuyor, Gökçe Bahadır (Oya), Aslıhan Gürbüz (Merve), Bade İşçil (Pelin), Tülin Özen (Arzu). Hikayenin kilit noktası ise Oya karakteri. En azından bir süreliğine. Bir açıdan dişi Monte Kristo olan Oya, kendisinin de eskiden yaşadığı kurgusal bir cemiyet hayatının var olduğu sosyetik mahallesi Saramaşık’a geri döner. Lisede Oya’ya kötülükler yapmış olan lise arkadaşları, Merve, Pelin ve Arzu, burada sefahat içinde hayat sürmektedirler. Ve Oya’nın buraya gelmesiyle geçmiş sırlarının ortaya dökülmesini beklemeye başlarız. Dizi bir cinayetle başlıyor ama kimin öldüğünü bilmiyoruz. İnsanların sorgulama sırasında anlattıklarıyla, cinayet öncesinden itibaren hikayeyi dinlemeye başlıyoruz. Geçtiğimiz senenin en iyi dizilerinden olan Big Little Lies’ı anımsatan bu matematikten belli ki biraz fazla etkilenilmiş. Dizinin ilk üç bölümünde hikayenin yarattığı yarı fantastik Sarmaşık ahalisinin stilizasyonu, hikayenin gelişimine karşı uyandırılan merak son derece tatmin ediciydi. Sarmaşık’ın ana kraliçe Merve’nin kötülüğüne karşı Oya’nın haklı adalet arayışı arasındaki çatışma, kurulan planlar, tuzaklar ilgi çekici hatta eğlenceliydi. Dizide Arctic Monkeys çalması ise bonusuydu. Sonra dizi birden bire Oya ve Merve’nin kocası Serhan arasındaki gizli flörtleşmeye döndü. Zaten bu noktadan sonra hikayenin zemini tamamen yerinden oynadı.

Altıncı bölümün ardından ‘ne ile başladık şimdi elimizde ne var’ diye düşünür olduk. Karakterler tepetaklak oldu. Bana kalırsa hikaye günü kurtarma çabasından güme gitti ve işin ucu kaçtı. Merve’nin şirket olayı patladıktan sonra iyi bir insan olarak gösterilmesi, şımarık Pelin’in bildiğin akıl hastası gibi davranması bile karakterlerin hikâ yede tutunma çaresizliğini ortaya koyuyor. Fazla uzatmaya gerek yok, yerli dizilerde bulunan ‘orijinal’ fikir birkaç bölüm sonra tembelleşiyor ve dizi seyircileri aslında hep aynı diziyi başka oyuncular eşliğinde seyrediyorlar.

Not: Dizinin en güzel yönü hemen her bölümde sokak hayvanlarına karşı duyarlılık göstermesi. Ancak Pelin’in evinde yerde serili hayvan kürkü halısı buna gölge düşürmüyor değil.