Galatasaray ulusal takım arasından dönüşte takım olarak hiçbir ilerleme kaydedemediği görüntüsünü verdiği maçı 4. dakikada Mısırlı futbolcusunun attığı golle kazandı.

Temel içgüdü

Fatih Terim’in birinden birini tercih etmek yerine, Halil’i kenarda, Mustafa Mohamed’i ise ileri uçta kullanmayı daha sık denemesi halinde ön alanda sonucu daha çabuk ve kolay alacağını düşünenlerdendim ki bunu birkaç kez bu köşede önermiştim. Maçın ilk 30 dakikasında Halil biraz daha iyi şut-pas seçimleri yapsa, ya da sarı-kırmızılı takım ceza sahası içindeki topla buluşma sayısını artırabilse aslında Terim’in takımı devre arasına net bir skorla gidebilirdi. Gerçi Fatih Terim için 2-0 önde olmak bile, “maçı koparacak golü atamadığınız” anlamına geliyor, bu yüzden ne kadar ikna olurdu onu bilemiyorum. Zira ona göre, bu skor bulunamadığında, takım skoru koruma içgüdüsü ile sahasına çekiliyor ve rakip pozisyonlar bulmaya başlıyor. Bu bazen yine kendi deyimiyle kendisinin hiç söylememesine rağmen oluyor, bazen maç sonunda kalede gol görme ile sonuçlanıyor. Bu saptamayı, 4. Galatasaray döneminde kendisinden çok kez duyduk. Anlayacağınız, takımın saha içi kurgusu, taktik felsefesi ile futbolcuların tek farklı önde iken kafalarındaki arasında bir kopukluk var. Terim bir zamanlar hem ulusal takımda hem de Galatasaray’da, en formda oyuncuyu değil, sahaya koymak istediği sisteme en uygun oyuncuları seçerdi. Takımla arasında bu derece kopukluklar olmasını anlamak zor.

Terim’in Diagne-Mohamed arasındaki seçim konusunda işinin zor olduğu açık. Form durumları bir hayli iniş çıkışlı olan ve yedek kalmayı pek sevmeyen bu iki oyuncuyu aynı anda kazanmak istiyor ve kabul edelim bu zor bir proje. Burada kendisini eleştirebileceğim tek nokta iki futbolcuya verdiği mesajın çok net olmaması. Mostafa Mohamed takımın as forveti olduğunu, Diagne de Mohamed’in etkisinin kaybettiği maçlarda en az 15-20 dakika alacağını bilse bu rollere kendilerini adapte edebilirler, hatta takımdaki geleceklerine karar verebilirler. Fakat daha 1 ay önce son 10 dakikada oyuna giren, bazen kenarda unutulan bir forvetin bir anda 85 dakika sahada kalıp, diğerinin 5 dakikalık alternatife dönüşmesi kafa karıştırabiliyor. Üstelik bu oyuncuların form durumuna da bağlıymış gibi görünmüyor.

25 Kasıma kadar sürecek 5 haftada Galatasaray’ın hem Avrupa’daki akıbeti hem de ligde bu sezon gelebileceği en üst seviye hakkında net fikir sahibi olacağız. 2 derbinin ve Fatih Karagümrük maçının da dahil olduğu bu fikstür, Burak Elmas’ın hafta içinde açıkladığı 5 yıllık plana olan inancı da büyük oranda etkileyecektir.