Atatürk Havalimanı vahşetinde hayatını kaybedenlerin sayısı artarken, Cumhurbaşkanı ve Başbakan, vicdanları hiç sızlamadan Osmangazi Köprüsü’nün açılışını bir AKP mitingine çevirdiler.

Terör mü dediniz? O zaten AKP başarılarını hazmedemeyenlerin eseriydi; boyun eğmemek lazımdı. Erdoğan, patlayan her bombanın arkasından yaptığı gibi, yine “PKK, PYD, DAEŞ, DHKPC ve Paralelci Çete” gibi ihanet odaklarını sıraladı. Hepsi de düşman devletlerin araçlarıydı. İyi terörist, kötü terörist ayrımı yapmayan tek ülke ise Türkiye’ydi. Oysa dün Beştepe personeline yaptığı konuşmada DAEŞ’ten çok FETÖ Çetesi’nden ve PKK/PYD’den söz eden de kendisi oldu. Onu dinlerken bu yıl Ocak ayında, Charlie Hebdo katliamının birinci yıldönümünde, Eminönü Yeni Cami önünde DAEŞ yandaşlarının, ellerinde kara bayraklarıyla yaptıkları tekfir mitingini anımsadım. PKK’lıların ya da DHKPC’lilerin, hatta FETÖ’cülerin şehrin göbeğinde, ellerinde bayrakları, böyle bir miting yapabileceklerini tasavvur edebiliyor musunuz?

• • •

Evet terör devam ediyor ve bu vahşetin nasıl bitirileceğini öğrenmek için sabırsızlananlara da Devlet Başkanı’nın yanıtı şu oldu: “Bu mücadelede yeri geldiğinde gerek güvenlik güçlerimizden gerekse sivil vatandaşlarımızdan kayıplarımız oldu ve hâlen de oluyor; bu mücadelede daha sonra da olacak”. Kısaca terör hayatımızın bir parçası geldi; bunu kabullenmek lazım ve asıl felaket de terör değil! Peki ne? “Türkiye’nin asıl felaketi, diyor Erdoğan, bu terör olayları değil, hedeflerinden ve ideallerinden vazgeçmesi olur. İşte biz bundan vazgeçmeyeceğiz. Milletimizi böyle bir felaketle asla yüz yüze bırakmayacağız.”

Kısaca 2023’e doğru “Kutlu Yürüyüş” devam ettikçe korkulacak bir şey yok! “Burası Cumhurbaşkanlığı makamı; inşallah Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü çok daha farkı kutlayacağız; 2023 Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümü ve ona hazırlıklarımızı çok daha farklı yapacağız”.

• • •

Erdoğan Osmangazi Köprüsü’nü açarken yine AKP iktidarının yaptığı yol ve köprüleri anlattı; rakamlar verdi.

Türkiye’nin gururu olan bu köprünün ihalesi beş Türk ve bir İtalyan firması tarafından kazanıldıktan sonra yapımı Japon IHI Infrastructure System Co.’ya havale edilmiş, 2013 yılında da yine bir AKP töreniyle ilk taşı konulmuştu. Yapımı sırasında bir de dram yaşandı. İnşaat devam ederken bir kablo kopmuş ve bundan sorumlu Japon mühendisi intihar etmişti. O da köprüyü kendi ülkesinin gururu olarak görüyordu ve hayatına son vermeden önce bir kağıda şunları yazmıştı: “Bu hata özel ve mesleki hayatımı bitiriyor. Bu proje benim projemdi ve ülkemin gururuydu. Bu hata için başka hiç kimse sorumlu değildir”.

AKP töreninde onu kimse hatırlamadı, ama belki Körfez semalarında Japon mühendisin hayaleti de dolaşıyordu. “Japon gururu”nu temsilen...