30 yaşındaki Kübra Öztürk Örenli, küçük yaşta başladığı satrançta sayısız şampiyonluk elde etti. Hayatını mücadeleyle kazanan Öztürk Örenli, kadın olduğu için başarısını ‘tesadüf’ sayanlara en güzel yanıtı şampiyonluklarla verdi.

‘Tesadüf’ dediler yılmadan çalıştı

Dilara ŞİMŞEK

Satranç sporuna 8 yaşında başlayan Kübra Öztürk Örenli, şimdi 30 yaşında ve çok güçlü satranç oyuncularına verilen Kadın Büyük Usta unvanına sahip. Satranca başladıktan 8 ay sonra kendisini İspanya’da satranç turnuvasında bulan Örenli, ilk turnuvasında 150’yi aşkın sporcu arasından 44’üncü oldu. Öztürk Örenli, yaş gruplarında 7 yıl üst üste Türkiye Şampiyonu olarak Milli Takım çalıştırıcılarının dikkatini çekti.

2011’de BÜYÜK USTA UNVANINI KAZANDIM

Ankara’nın Mamak ilçesinde bir gecekonduda dünyaya gelen Öztürk Örenli, “Ailem için hayat hep bir mücadele içinde geçti. Ben de onlardan örnek alıp, hayatımda her türlü zorlukla mücadele etmeyi en başa koydum” diyor. Örenli, hayat hikâyesini şu sözlerle anlatıyor: “Bir işçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldim. Annem bana hamile kaldığında üçüncü çocuğa bakamayacaklarını, masrafları karşılayamayacaklarını düşündükleri için beni aldırmaya karar vermiş. Küçük bir bahçesi, iki odası ve bir salonu olan sobalı bir gecekonduda yaşamaya başladım. Maddi olarak şartlarımız çok zordu; ama annem ve babam, kardeşlerime ve bana imkânları doğrultusunda her olanağı sunmaya çalıştılar. Babam her akşam eve elinde oyuncaklarla gelirdi. Bize verebilecekleri tüm sevgilerini verirlerdi. Mutlu, huzurlu ve çocukluğunu doyasıya yaşayan bir aile içinde büyüdüm. Eğitim görmemiz başlıca öncelikleriydi.”


8 yaşında semt pazarında kurulan satranç merkezi, Öztürk Örenli’nin hayatındaki değişimi başlatıyor. İlk hocası İslam Osmanlı’nın kendisinde gördüğü ışık üzerine çalışmalarını bu merkezde yoğunlaştırıyor. Yıllar geçtikçe satranç tutkusunun attığını gören Öztürk Örenli, çok çalıştığını ve bu emeğinin karşılığını şampiyonluklarla aldığını söylüyor: “Satranç sporunu o kadar çok sevdim ki buna vakit ayırmaya, çalışmaya başladım. İlk Avrupa şampiyonluğumu 15 yaşında Sırbistan Karadağ’da yaşadım. 2007 yılında Hırvatistan’da yeniden Avrupa Şampiyonu oldum. Bu başarılar Türkiye’de bir ilkti ve benim hayatım boyunca sürecek satranç yolculuğumun temel taşlarını oluşturdu. 2008 yılında ise Gaziantep’te Dünya Gençler ikinciliği elde ettim. Aynı yıl Avrupa üçüncüsü ve 2009 yılında Dünya Yaş Gruplarında 18 yaş altı kızlar kategorisinde birinciliği paylaşarak averaj ile dördüncü oldum. Kadın Büyük Usta unvanımı ise 2011 yılında, dünyanın en önemli kadın satranç sporcuları arasında yer alan büyük usta Tatiana Kosintseva’yı yenerek aldım. Bugün Kadın Satranç Milli Takımı’nın değişmez sporcuları arasında yer almaya ve ülkemi temsil etmeye devam ediyorum.”

YARGILARA EN İYİ CEVABI ŞAMPİYONLUKLA VERDİM

Öztürk Örenli, ‘erkek sporu’ olarak adlandırılan satrançta önyargılarla mücadele etmiş ve Avrupa şampiyonu olduğunda “Bir kadın bu başarıyı yakalayamaz” dendiğine tanık olmuş. Tüm bu söylenenlere kulak tıkayan Örenli, bunlara en güzel yanıtı üst üste elde ettiği şampiyonluklarla vermiş: “Futboldan, hokeye sayısız spor erkeklerin hâkimiyetinde. Satranç sporu, ülkemizde 1920 yıllarda varlığını gösterse de 1950’li yıllara kadar profesyonel bir yapıya kavuşamadı. Bu süreçte dünya özellikle satranç sporunda erkek egemenliğini yıkmış, satranç sporu erkek ve kadınların bir arada yapabildiği ender sporlar arasında yer almaya başlamıştı. Ancak satranç sporunun dünyada geldiği bu noktaya rağmen ülkemizde kadınlara karşı bir önyargı vardı. Avrupa Şampiyonu olduğumda bir kadının bu başarıyı yakalayamayacağı söylendi ve başarım takdir edilmedi. İkinci kez Avrupa Şampiyonu olarak bir kadının neler başarabileceğini göstermek zorunda kaldım. Cinsiyetimden dolayı tek ayrımcılığa kaldığım nokta ise başarımın tesadüf olarak nitelendirilmesi oldu. Benimle birlikte satranç camiası da kadınlara inanmaya başladı ve başarımızı kabullendiler.”

HER KADIN ÇALIŞSIN HER KADIN ÜRETSİN

“Kadının önüne görünmez engeller ve cam tavanlar konuluyor” diyen Öztürk Örenli, kadınlara şöyle sesleniyor: “Kız çocuklarımız öncelikle ekonomik özgürlüklerini kazanmaya çalışsınlar. Her kadın çalışsın, her kadın üretsin. Ne kadar başarılı olabiliyorlarsa olsunlar ve sonuna kadar gitsinler.”