Gazeteci, yazar Musa Anter 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'da silahlı saldırıya uğradı, öldürüldü. Ölümüne ilişkin dava, 20 yıllık zamanaşımına günler kala açıldı. Hâlâ sürüyor.

Onlarca kişinin işkencede öldürülmesi, cesedinin kaybedilmesi, suikastlarla ‘meşum’ JİTEM’in tetikçileriyle ilgili dava da 1999’da başladı. 1999’da açılan 11 sanıklı JİTEM davası, 2005 tarihli, beş sanıklı davayla 2010’da birleşti; JİTEM ana davası adını aldı.

İsveç’te ‘siyasi mülteci’ olarak yaşayan eski itirafçı Abdülkadir Aygan (Aziz Turan), Anter’i Hamit Yıldırım’ın vurduğunu söyledi. Hamit Yıldırım, 29 Haziran 2012’de gözaltına alındı. Musa Anter davası, JİTEM ana davasıyla 2014’te birleştirildi.

14 Mart 2016’daki duruşmada eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür ve dönemin Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar tanık olarak dinlendi. Onlar da davadaki diğer tanıklar gibi fail olarak halen ‘kayıp’ olan Yeşil’i (Mahmut Yıldırım) gösterdi.

Son duruşması dündü. Veli Küçük tanık olarak çağrılmıştı. Güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya alınan duruşmaya– beklendiği üzere – gelmedi. Son duruşmada da yine tetikçiler dışında suçlanan olmadı.

Yeşil’in adı yüzlerce cinayette fail olarak geçiyor. Gazeteci Soner Yalçın, Cem Ersever’e dayandırdığı 16 Şubat 1994 tarihli ifadesinde, “Özellikle Diyarbakır, Elazığ, Dersim, Bingöl yöresinde işlenen siyasal cinayetlerin Yeşil kod adlı şahısla emrinde çalışan 4-5 kişilik bir itirafçı grubu tarafından işlendiğini” söyledi. Hemen ardından, JİTEM’in kurucularından Binbaşı Cem Ersever’in ölümünde de adı geçti.

Şimdi JİTEM ana davasında da sanık.

‘Kayıp’ olduğu açıklandıktan sonra ise her taşın altından o çıktı:

Temmuz 2011: 5 Temmuz 1991'de işkenceyle öldürülen HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’la ilgili soruşturmada, sekiz JİTEM elemanının teşhis edildiği tebligatı incelemeye alan savcılık, Yeşil hakkında ‘suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak’ ve ‘örgüt faaliyeti çerçevesinde kasten öldürmek’ suçundan yakalama emri çıkardı.

Şubat 2012: Malatya Özel Yetkili Başsavcı Vekilliği, eski Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu'nun ölümüyle ilgili başlatılan soruşturmada Yeşil hakkında yakalama kararı çıkardı.

Nisan 2012: MİT, Güneydoğu'da yaşanan faili meçhul cinayetleri araştıran Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na ‘çok gizli’ ibareli bir yazı göndererek, Yeşil’in 1990'ların başında Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesi için düzenlenen ama sonra vazgeçilen bir operasyonda ve Şemdin Sakık'ın Türkiye'ye getirildiği operasyonda kullanıldığını açıkladı.

Aralık 2013: 1993-96 yılları arasında Ankara’da aralarında Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın’ın da bulunduğu zorla kaybedilen veya öldürülen 19 kişiye ilişkin davada da Mahmut Yıldırım’ın, ‘cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında öldürmek’ suçundan yargılandığı dava Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

Ocak 2014: Nizip'te yaşayan DEP’li Mehmet Şen 1994’te öldürüldü. Aygan’ın 2004’teki ifadesine göre, Mehmet Şen, Mahmut Yıldırım tarafından kaçırıldı ve ağır işkenceyle öldürülerek bir çukura atıldı. Diyarbakır Savcılığı dosyayla ilgili 2006’da görevsizlik kararı verdi. 2014 yılı başında, askeri savcılık da görevsizlik kararı verdi. Devamı yok.

Kasım 2015: Mehmet Ağar’ın da yargılandığı davada Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, hakkında yakalama kararı bulunan Mahmut Yıldırım’ın banka hesaplarının istenmesine karar verdi.

Ve adı tabii ki Susurluk çetesinin başlarında yer aldı. Telefonunda, aradığı yerler arasında resmi kurumların yanı sıra Abdullah Çatlı, Sami Hoştan, Sedat Peker’in isimleri bulundu.

Şimdi nerede olduğunun bilinmediği, kaçak olduğu öne sürülüyor. Bu hikâyeye bakınca, çoktan öldürülmüş olduğunu tahmin etmek zor değil.

Dolayısıyla artık tüm faili meçhul cinayetlerin, yargısız infazların, işkenceyle öldürmelerin, katliamların tek faili olarak onun adı geçiyor.

Devlet talimatı kendisi verdiğinde tetikçisini bile kolay kolay yargılatmıyor. İstihbaratçısını ise hiçbir mahkeme ‘bulamıyor’.