Başlıktaki sözcüğü Google’da aradığınızda karşınıza ilk çıkacak olan 2007 yapımı, Stephen Hunter’ın romanından sinemaya aktarılan “Shooter” filmi olacaktır. Film; keskin nişancı bir Amerikan denizcisinin ordudan ayrılıp izini kaybettirdikten sonra, Başkan’a bir suikast düzenleneceği gerekçesiyle göreve çağırılışı ardından yaşadıklarını anlatır.

Ben filmi anlatacak değilim!

Tetikçi”nin ne olduğunu zaten biliyorum diyerek araştırma gereği duymayanlar için de, “tetikçi”, filmdekine benzer şekilde, silah kullanma konusunda olağanüstü becerili, attığını vuran ve bu becerisini birilerinin, bir örgütün veya ideolojinin hizmetine sunan profesyoneldir.

Hafta sonuna kadar benim için de böyleydi.

Dün CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu’nun, hesapsızca ihale edilen mega-projelerin bütçeye getirdiği yük üzerine söylediklerini okurken, Murat Yetkin’in hafta sonu bitirdiğim “Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı”nda gördüğüm bir başka “tetikçi” tipini düşündüm.

Erdoğdu’ya göre; “mega-projelerin garanti yükleri” neredeyse altından kalkılamayacak boyutlara ulaşmış. “Ulaştırma projelerine verilen garantiler için 3.6 milyar, şehir hastanelerine verilen garantiler için ise 2.6 milyar olmak üzere 2018 bütçesinde 6.2 milyar liralık ödenek” ayrılmış. “Önümüzdeki yıllarda, yap-işlet-devret modeli ile yaptırılan ve halkın cebinden kuruş çıkmadan yaptırıldığı söylenen projeler hizmete girdikçe ödenecek garanti rakamları katlanarak büyüyecek”miş. “Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda yüklenici firmaya 2018’de yapılması planlanan garanti ödemesi, ayrı ayrı 29 Bakanlık, Genel Müdürlük, Müsteşarlık ve Başkanlığın 1 yıllık bütçesinden daha büyük”müş. “AKP bu türden projeleri sanal büyüme tahminleri üzerine inşa ettiğinden ödenecek garanti rakamları da önümüzdeki yıllarda bütçeye çok daha büyük yükler getirecek”miş. “Hayali büyüme senaryolarıyla köprüden, otoyoldan veya tünelden geçecek araç sayısı gerçeğin çok üzerinde gösterilerek, garantiler olması gerekenden çok yüksek verilmiş”miş.

İyi de bunların “tetikçi”likle ne ilgisi var sorusunun cevabı, M. Yetkin’in, J. Perkins’in 2006’da yayımlanan “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” kitabından aktardığı notlarda.

Perkins gibi yıllarca CIA’in “Ekonomik Operasyonlar Merkezi”nde çalışmış bir ajanın itiraflarından anlıyoruz ki “tetikçi”liğin silahsız ve ekonomik bir biçimi de var.

Bu “ekonomik tetikçiler” uluslararası danışman türü sıfatlarla az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere nüfuz eder, ülkenin gelişerek kalkınacağı projelerin belirlenmesinde rol alırlarmış. “Bu projeler özellikle o ülkenin henüz öz kaynakları ile gücünün yetmeyeceği dev inşaat, altyapı projeleri”; “Elektrik santralı, baraj inşaatı, yol, havaalanı, liman, dev köprüler gibi” ilk aşamada yapan iktidarların kolayca seçim kazanmasını sağlayan projeler olurmuş. Bunların yapılabilmesi için “Ülkenin büyüme rakamları şişiriliyor, tahminler olduğundan yüksek gösteriliyor”muş. Borç bulma işini de ihaleleri alan şirketler üstlendiğinden, hükümetler bu devasa hizmetleri devletin cebinden hiç para çıkmadan yapıyor görüntüsü veriyorlarmış.

“Şişirilmiş büyüme, gereğinden çok borçlanma ve ihale çarkının devam etmesi” sonucu, bir noktada borçlar ödenemez duruma gelince ne yapıldığını da “ekonomik tetikçi” itiraf etmiş:

Ülke yönetimi borcunu başka şekilde ödemeye zorlanabilir, ödeme ABD’ye yeni askeri üs ya da tesis izni vermek, onun adına kimi işleri bitirmek, BM’de bir kritik oylamada ABD çıkarları doğrultusunda el kaldırmak şeklinde olabilirmiş.

Hiçbiri işe yaramadı ve hükümetler direnmeye kalktı mı, CIA darbeler dâhil başka yöntemleri devreye sokar ve o yönetimleri işbaşından uzaklaştırmaya çalışırmış!

Ekonomik tetikçinin itiraflarını yaşadıklarımızla birlikte düşününce insan irkilmiyor değil. Kuşkusuz, “Bunlar komplo teorileri” deyip geçmek de mümkün. Ne yazık ki gittikçe daha fazla bir Ortadoğu ülkesine benziyoruz ve derler ki “Komplo teorileriniz yoksa, Ortadoğu’da hiçbir şeyi açıklayamazsınız.