Google Play Store
App Store

Theseus’un gemisi metaforu, yapay zekânın sürekli yenilenen dünyasına ışık tutuyor. Her güncelleme, daha güçlü ve daha karmaşık bir sistem yaratıyor ama bu sistemin “kimliği” sorusu hâlâ yanıtlanmayı bekliyor

Theseus’un Gemisi ve Yapay Zekâ: Değişimin hikâyesi
Fotoğraf: Unsplash

Tolga Mırmırık - @mirmirik

Antik Yunan’dan günümüze gelen bir hikâye vardır. Theseus’un, Minotor’u yenip geri dönerken kullandığı gemi, Atina halkı tarafından kutsal sayılmıştı. Yıllar içinde geminin tahtaları çürüyüp değiştirildiğinde, felsefeciler arasında şu sorunun patlak verdiği düşünülür: “Geminin tüm parçalarını değiştirirsek, bu hâlâ Theseus’un gemisi midir?”

Bugün, bu kadim soru hiç olmadığı kadar güncel. Ancak gemilerin yerini süper bilgisayarlar, tahtaların yerini kod parçacıkları, Minotor’un yerini ise devasa veri setleri aldı. Bu hikâye, tam da yapay zekânın (YZ) hikâyesiyle kesişiyor. Sürekli güncellenen, parametreleri ve algoritmaları değişen bir yapay zekâ hâlâ 1956 yılında Dartmouth’ da düşünülen yapay zekâ mı yoksa başka bir varlığa mı dönüşüyor? Önümüzdeki binlerce yılı şekillendirecek olan “gemimiz” ne halde?

THESEUS VE YAPAY ZEKÂ: BAŞLANGIÇ NOKTASI

Hayal gücümüzü biraz çalıştıralım. Theseus, mitolojik kahramanlığını bırakıp bugün aramızda olsa, bir teknoloji şirketinin CEO’su olabilirdi. Muhtemelen şöyle bir konuşma yapardı:

“Minotor’u yenmek zordu, ama asıl zor olan, şirket sunucularını düzenli tutmak!”

Bu benzetme biraz mizahi görünebilir, ama Theseus’un gemisiyle yapay zekâ arasında pek çok benzerlik var. Modern bir yapay zekâ modeli de aynı mitolojik gemi gibi sürekli değişim içinde:

• Güncellemeler: Yapay zekâ algoritmaları, geliştiriciler tarafından düzenli olarak yenilenir. Örneğin, GPT-3’ten GPT-4’e geçişte milyarlarca yeni parametre eklenmiştir.

• Veri: YZ’nin “besin kaynağı” olan veri setleri de sürekli genişletilir ve iyileştirilir. Bugünün yapay zekâsı dünün verilerini unuturken, yarının verilerine uyum sağlar.

• Kullanıcılar: Tıpkı Atina halkının Theseus’un gemisini korumak için katkıda bulunması gibi, yapay zekâ da kullanıcıların etkileşimleri sayesinde gelişir. Her arama, her komut, yapay zekânın hafızasına bir damla eklemekte.

BİR TABAK YEMEK VE FELSEFİ SORULAR

Felsefi bir mola verelim. Sizi mutfağa, yemek yapmaya davet ediyorum. Diyelim ki aileden kalma bir yemek tarifimiz var. Yıllar içinde malzemeler değişiyor, oranlar yeniden ayarlanıyor. Bu yemek hâlâ “büyükannenizin tarifi” mi? Ya da arabanızın veya motosikletinizin lastiklerini yenilediniz, fren sistemi değiştirildi, motor parçaları tamir edildi. Eğer yeterince uzun süre aynı aracı tamir ederseniz, bu hâlâ sizin orijinal aracınız mı? İşte Theseus’un gemisi sorusu tam da böyle gündelik durumlara uygulanabilir. Yapay zekâ için de benzer bir tartışma var: Eğer bir modelin her şeyi değişirse, onun kimliğini nasıl tanımlayabiliriz? Teknik olarak, yapay zekâ sistemleri kimliklerini parametreler, eğitim verileri ve algoritmalardan almakta. Ancak bu bileşenler her güncellemeyle ve değişen veriler ile değiştiğinde, bu yapay zekâ sistemleri hâlâ aynı mı yoksa her güncellemede başka bir yeni “varlık” mı yaratılmakta?

YAPAY ZEKÂNIN EVRİMİ: “NEREDEN NEREYE”?

Yapay zekânın evrimine daha önceki yazılarda değinmiştik. Hatırlayalım. İlk adımlardan biri, 1956 yılında Dartmouth Konferansı’nda atıldı. O zamanlar, yapay zekânın sadece birkaç yıl içinde insan zekasını geçeceği sanılıyordu. Ancak işler beklenenden daha karmaşıktı.

1950’ler ve 60’lar: Temel kurallar tabanlı sistemler geliştirildi. Theseus’un ilk gemisi gibi, her şey oldukça basitti.

1980’ler: Yapay zekâ, uzman sistemlerle karmaşıklığını artırdı. Geminin ilk tahtaları değişmeye başladı.

2000’ler: Derin öğrenme algoritmalarıyla yapay zekâ adeta “turbo motor” takılmış bir gemiye dönüştü.

2020’ler: Artık GPT gibi dil modelleri, karmaşıklığı zirveye taşıdı. Theseus’un gemisinin sadece tahtaları değil, yelkenleri, kürekleri, hatta mürettebatı bile değişmiş gibi görünüyor şimdi.

TEKNİK DETAYLAR: THESEUS’UN KODLARI

Yapay zekâ modellerini Theseus’un gemisine benzettiğimizde, “tahtalar” dediğimiz şey, veri setleri ve kullanılan parametrelerdir. Parametreler için, yapay zekâ modellerinin “beyin hücreleri” diyebiliriz. GPT-3 yaklaşık 175 milyar parametre içerirken, GPT-4 bu sayıyı daha da artırdı. Bir de “veri setleri” kavramı vardır. Bir yapay zekâ, milyarlarca kelimeyi tarayarak öğrenir. Ancak eski veriler sık sık güncellenir veya silinir. Bu, geminin eski tahtalarının sökülüp yenileriyle değiştirilmesi gibidir. Bu değişimler, yapay zekânın performansını artırırken kimliği üzerinde bir belirsizlik yaratır.

ETİK BOYUT: İNSANLIK AYNI GEMİDE Mİ?

Yapay zekânın sürekli değişimi, yalnızca teknik bir mesele değil; aynı zamanda etik bir tartışma konusu. Örneğin, otonom araçlarda kullanılan yapay zekâ modellerini düşünelim. Eğer bu sistemler sürekli güncelleniyorsa, olabilecek bir hata / kaza durumunda sorumluluk kimde? YZ’nin aldığı aksiyonlar için sorumluluk konusu oldukça tartışmalı etik konuları açtığı için bunu sonraki yazıya bırakalım.

Ancak unutmayalım ki bu sorunun yanıtı, Theseus’un gemisi sorusuyla paralel bir tartışmayı da gündeme getiriyor. Değişim sürecini kimin kontrol ettiği, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi konular, yapay zekânın toplumsal kabulünü oldukça etkiliyor.

SONUÇ: YENİ BİR GEMİDE YOLCULUK

Theseus’un gemisi metaforu, yapay zekânın sürekli yenilenen dünyasına ışık tutuyor. Her güncelleme, daha güçlü ve daha karmaşık bir sistem yaratıyor, ama bu sistemin “kimliği” sorusu hâlâ yanıtlanmayı bekliyor.

Belki de burada asıl soru, yapay zekânın değişip değişmediği değil, bizim bu değişime nasıl ayak uyduracağımız. Tıpkı Theseus’un Atina halkı gibi, biz de bu yeni “gemiyi” korumaya ve anlamaya çalışıyoruz.

Kim bilir, belki de yapay zekâ ile insanlık aynı gemide, bilinmeyen bir geleceğe doğru yol alıyoruz. Bu yolculukta, değişim kaçınılmaz. Ama belki de önemli olan, bu değişimin parçası olmayı öğrenmek. İyi haftalar olsun.