Hatırlar mısınız televizyonlarda ürün satışı yapılan programlar hatta uydu kanalları vardı. Bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim. Bütün gün o ürün senin bu ürün benim anlatırlardı. Sürekli “sınırlı sayıda” olan bu ürünleri almanız için sizi gaza getirmeye çalışırlardı. Telefonlara sarılır gayet iptidai koşullarda alışveriş yapılırdı. Ben hiç yapmadım ama çok etkili olduklarını biliyorum. Müşteri mağduriyetleri, olumsuz hikâyeler buraya yazmakla bitmez. Çok kötü deneyimler olduğunu haber bültenlerine çıkan mağdurların hikâyelerinden biliyoruz. Uydu kullanmadığım için hâlâ devam edip etmediklerini bilmiyorum. Teknolojinin gelişmesi, e-ticaretin olumlu anlamda patlamasıyla bittiklerini varsayabiliriz. Hâlâ aktif bir iki tane kanal kaldıysa da onlarda yakında kapanırlar.

***

BEŞ KAVANOZ BAL…

O dönemin sonlarında TV’lerde skeçlere bile konu olan 100 TL’ye 5 kavanoz bal hikâyelerini bilmeyeniniz yoktur. TV marketing alanında zirve diyebiliriz. Dolandırıcılığın belgesi olan yayınlara rağmen uzun süre içinde ne olduğunu bilmediğimiz bal süsü verilmiş binlerce satış yapıldı bu memlekette.

Teknoloji gelişti, insanların dijitale olan inançları artmaya başladı ve dönemimizin en büyük salgını Covid-19 salgını ile e-Ticaret tüm dünyada uçuşa geçti. Temassız yaşamın tetiklediği bu çılgınlık dünya ekonomisinin en hızlı büyüyen sektörü oluverdi. Özellikle ülkemizde berbat olan kargo, lojistik hizmetlerinin inanılmaz büyümesine ve yakın tarihlerine kıyasla düzelmesine sebep olan bu salgın ürünü gerçekten çok önemli eşiklerin çok hızlı atanmasına yardım etti. Çok boyutlu bu evrilme pek çok alanda da farklı yansımalar oluşturdu. Bunlardan en çok dikkat çeken satıcıyla alıcı arasında aracıların ortadan kalkması oldu diyebiliriz. Bu işini iyi yapanların önünü açtı, büyümelerine ve iyi bir gelir elde etmelerine olanak tanıdı. Normal şartlarda Anadolu’nun ücra bir köşesinde kendi halinde bir işletme iken, bir anda Türkiye’ye mal yetiştirmeye çalışan ulusal bir üreticiye dönüştürdü.

***

Teknoloji, küçük işletmelere bireysel üreticilere; dev grup şirketler, zincir mağazalar ile rekabet eder hale gelme şansı verdi. Hatta bu alanda pek çok satın almaların olduğunu da biliyoruz. Dev şirketler bu küçük şirketleri bünyelerine katarak pastayı paylaşmak istemedi. Aslında baktığınızda bu küçük işletmeler için bir fırsat anlamına da gelmiş oldu. Bir anda milyonlu rakamlarla işletmelerini satma şansına sahip oldular. Sahiplerinin hayal bile edemeyeceği bütçelerle şirketlerini devretmiş oldular. Tabi kendi işlerine devam etmeyi tercih eden ve halen ilk sahibinin olan şirketlerde varlıklarını sürdürmekte. Burada önemli dört nokta var. Birincisi ürün kalitesi, ikincisi güvenilir ödeme sistemi, üçüncüsü sağlıklı bir şekilde ürünün müşteriye ulaştırılması, son olarak iyi ve güvenilir tanıtım, reklam faaliyetleri. Bu dörtlüyü doğru yapan e-Ticaret konusunda başarıya ulaşıyor. Son günlerde pek çok haber görmüşsünüzdür… ‘Kimlik bilgileri çalındı, şifreler, kredi kart bilgileri çalındı’ haberleri çok sık duyuluyor. İşte işletmelerin bu alanı çok iyi korumak görevleri. Bunu beceremeyenler, yanlış kullananlar başarıya ulaşamıyor.

***

S-Ticaret kavramı Çin’de ortaya çıktı. Sosyal medya üzerinden yapılan satışlara verilen isim S-Ticaret, sosyal ticaret diyebiliriz. iyzico ve Dogma Alares geçen hafta bir rapor yayımladı. Bu rapor çok kapsamlı burada tamamını anlatmak mümkün değil ancak; tamamını teknosafari.net sitemize koyarım oradan incelersiniz. Raporda benim en çok dikkatimi çeken başlık S-Ticaret başlığı oldu. 2021 yılında e-ticaret yüzde 53 mobil cihazlar üzerinden yapılmış. 2022 ve sonrasında bu oranın katlanarak büyüyeceğini öngörmek çok zor değil. Cep telefonları ile alışveriş yapıyoruz evet, sadece alışveriş mi? Hayır tabii ki. Türkiye’de 60 milyon kullanıcı her gün üç saatini sosyal medyada geçiriyor. Akıllı telefon kullanan kişilerin yüzde 98,5’i sosyal medya kullandığını söylüyor. Hâl böyle olunca ticaret de ona göre şekilleniyor. Çin bu alanda dünya birincisi. Biz de büyük potansiyele sahip ülkelerdeniz. Her ne kadar zamlar, döviz kurları, vergiler belimizi bükse de, ucuz ürün kovaladığımız yer yine dijital dünya.

‘İNFLUENCER’ STOKU

Influencer üzerinden ürün tanıtımı ve satışı ilerleyen dönemde artarak devam edecek. Burada bir karar verilmek zorunda. Influencer olanlar ve dijital içerik üreticileri birbirinden ayrılmak durumunda. Marketing TV içerik üreticileri artık influencer; programcılar ise dijital içerik üreticileri olacak. İçerik üreticileri içeriklerine sponsor, reklam alacak. Influencer pozisyonunda olanlar anlaştıkları her ürünü tanıtacak, satışa döndürmeye çalışacak. Influencer canlı yayınları, yarışmaları, çekilişlerı Çin’de çok ciddi ilgi görüyormuş. Bizde farklı olacağını düşünmüyorum. Son olarak bir handikap var tabii. Influencer pozisyonuna gelenler önce kendilerine güzel konseptler bularak içerik üreticiliği yaptılar. Sonra o kadar çok ürün tanıtmaya başladılar ki içerik üretecek zamanları kalmadı. Mevcut influencer stokumuz bitince yenilerine ihtiyaç olacak. O zaman dijital içerik üreticilerinden influencer olmaya karar vermeyenler çok olursa bu alanda bir kıtlık olabilir. Şaka yapıyorum tabii ki merak etmeyin kıtlık olmaz. Bakalım bu heyecanlı geçiş dönemi bize neler gösterecek.