TİHV, İstanbul Taksim’deki bombalı saldırının faili olduğu suçlamasıyla Zafer Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Adem Taşkaya tarafından hedef gösterilen avukat Jiyan Tosun’a verilen koruma kararının yetersiz olduğuna dikkat çekti. TİHV, gerekli adli ve idari işlemlerin başlatılması çağrısında bulundu.

TİHV'den Jiyan Tosun açıklaması: Koruma kararı yetersiz, adli ve idari işlem başlatılmalı

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İstanbul Taksim’de 6 kişinin yaşamını yitirdiği 81 kişinin yaralandığı bombalı saldırının ardından Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Adem Taşkaya tarafından saldırının faili olduğu suçlamasıyla hedef gösterilen avukat Jiyan Tosun hakkında yazılı bir açıklama yaptı.

Siyasal iktidarın, Tosun’a koruma vermekle yetinmeyip, bu süreçte insan hakları savunucularına yönelik nefret söylemleri, hedef gösterme, damgalama ve tehditleri suç olarak kabul ederek gerekli idari ve adli işlemleri başlatması için çağrıda bulundu.

“SUSKUNLUK VE İLGİSİZLİK KABUL EDİLEMEZ”

Adalet Bakanlığı tarafından Jiyan Tosun için verilen koruma kararının yetersiz olduğu belirtilen açıklamada, “Bu vahim olay karşısında siyasi yetkililerin şu ana kadar gösterdiği suskunluk ve ilgisizlik kabul edilemezdir. Toplumu şiddet yoluyla teslim almaya yönelik bu terör saldırısının ardından yaptığımız açıklamada kişileri hedef haline getirmemek amacıyla isim vermekten kaçınarak bu olaya değinmiş ve nefret söylemi kullanarak insan hakları savunucularını, bazı kişi ve grupları hedef gösterenlere karşı adli ve idari tedbirlerin derhal alınması için yetkileri göreve çağırmıştık” ifadelerine yer verildi.

TİHV tarafından yapılan açıklamanın devamı şöyle:

“Son dönemde insan hakları savunucularına yönelik baskıların, karalama ve damgalama çabalarının artması nedeniyle her fırsatta dile getirdiğimiz gibi, Türkiye’nin de bir parçası olduğu evrensel insan hakları hukuku, hak savunucularının korunması sorumluluğunun doğrudan devletlere ait olduğunu çok açık bir şekilde belirtir. Bu bağlamda devletler insan hakları savunucularının olumsuz bir şekilde etiketlenmeleri, damgalanmaları, insan hakları çalışmalarının itibarsızlaştırılması ve savunucuların herhangi bir şekilde karalanmasını önlemeye yönelik gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler.

Nitekim bu yükümlülük, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından hazırlanan İnsan Hakları Savunucularının Korunmasına İlişkin Kılavuz İlkeler’de şöyle ifade edilmektedir: “Devletler, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkına bir taraftan tam saygı gösterirken, diğer taraftan, internet ortamında yapılanlar da dâhil olmak üzere, insan hakları savunucularına karşı ayrımcılığa, düşmanlığa veya şiddete tahrik edici nitelikteki nefret ve başka hoşgörüsüzlük biçimleriyle mücadele etmelidir.”

Bu nedenle siyasal iktidarı bir kez daha Türkiye’nin de imzacısı olduğu Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’nin gereklerini koşulsuz bir biçimde yerine getirmeye, sadece Av. Jiyan Tosun’a koruma vermekle yetinmeyip, bu süreçte insan hakları savunucularına yönelik nefret söylemleri, hedef gösterme, damgalama ve tehditleri suç olarak kabul ederek gerekli idari ve adli işlemleri derhal başlatmaya davet ediyoruz.”