Kendisini mezara gömdüren, metrobüsün üstünde Boğaziçi Köprüsü’nü geçen… Sosyal medya kullanıcıları izlenme ve beğeni almak için adeta canlarını tehlikeye atıyor. Sosyolog Saka, küçültülen geleneksel medya nedeniyle sosyal medyaya ilginin arttığını söylerken, Soydemir, müzik ve dizilerle insanların YouTube’un daimi takipçisi olduğunu kaydetti.

‘Tık’ alma çağındayız

Cihangir KÖROĞLU

Sosyal medya kullanıcılarının bir ‘tık’ almak için yapacaklarının sınırı yok. Geçtiğimiz günlerde bir Youtuber, videosunun istediği beğeni sayısına ulaşılması durumunda takipçilerine mezara girme sözü verdi. Beğeni sayısı hedefe ulaşınca kendisini toprağa gömdürdü, 6 saat mezarda kaldı. Beğeni alma çılgınlığının son örneği ise İstanbul’da yaşandı. Daha önce metrobüs, otobüs ve minibüsün üstünde yolculuk yapan ve Galata Köprüsü’nden geminin üzerine atlayan genç, bu kez beğeni almak için Avrupa yakasında çıktığı metrobüsün üstünde Boğaziçi Köprüsü üzerinden Asya kıtasına geçti.

Sosyal medya kullanımı global anlamda zirve dönemlerini yaşıyor. İlk zamanlarında internet ortamının bilgiye ulaşma aracı olarak başladığı bu yolculuk yerini artık tamamen kişisel paylaşımlar ve alışveriş odaklı kullanım haliyle devam ediyor. Akıllı telefonların yaygınlaşmasından önce sosyal medyanın sadece izleyen ve takip eden tarafında olan insanlar, artık bir üretim aşamasına geçti diyebiliriz. Bunun da önemli bir kısmını para kazanma odağıyla hareket edenler oluşturuyor. Özellikle Youtube’un popülerleşmesiyle beraber YouTube ünlüleri diye bir kavram ile tanıştık. Gençler arasında YouTube dışına da çıkan bu heves, birden fazla sosyal medya platformunda kendisini gösterdi. Bu mesele insanların canlarından olduğu bir aşamaya geldi.

Sosyal medya ve insan ilişkilerini sosyolog Erkan Saka, psikolog Nesli Zağlı ve Post42 ekibinden yakından tanıdığımız Boğaç Soydemir namı diğer Educatedear ile konuştuk.


Toplumun sosyal medya ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sosyolog Erkan Saka: Öncelikle bu ilginin kaynağında geleneksel medyanın yetersiz kalması olduğunu düşünüyorum. Bunu doğrudan bir suçlama olarak görmenizi istemem ama. Türkiye'nin görece büyük medya ekonomisi son yıllarda yaşadığı siyasi baskılar yüzünden küçüldü. Birçok yetenekli insan medyayı tercih etmek yerine kendine yeni iş alanları arıyor. Sosyal medya bir alternatif olarak belki her halükarda büyüyecekti ama bu kadar hızla gündelik hayatın parçası olmasını var olan medya yapılmasındaki küçülmeye bağlıyorum. Haber için zaten çoktandır birinci kaynaktı sosyal medya ama şimdi diğer alanlarda da geleneksel medya yerine vatandaşlar burayı kullanmayı tercih ediyor.

tik-alma-cagindayiz-923373-1.

Siyasi parti liderlerini bir Youtuber’ın yanında görmek şaşırtmazken aksine bir artı olarak bakılıyor. Bu hamlelerin insanlar üzerinde bir etkisi olacağını düşünüyor musunuz?

Erkan Saka: Bence prensip olarak olumlu gelişme. Ama perspektifler çoğunlukla eski medya kafasına göre işliyor. İktidar partisi önemser gibi yapıyor ama kontrol altında tuttuğu dev medya kuruluşlarını tercih ediyor. Muhalefet partileri de çeşitli derecelerde denemeler yapıyor. Ama karar vericilerin dijital medyayı ne kadar özümsediği konusunda şüphelerim var. Bir de pratikte kazanç olsa da ideal olarak bazı yanlış kararlar alınıyor. Örneğin Kılıçdaroğlu'nuTwitch'de konuk alan bir kişi bilerek ya da bilmeyerek göçmen karşıtı dezenformasyona katkıda bulunacak çirkin bir üslup kullanıyor sosyal medyada. Z kuşağına ulaşacağım derken nefret söylemlerine katkıda bulunanlarla yanyana gözükmek iyi bir şey mi emin değilim.

Her yaştan insan sosyal medya içerisinde sadece takip eden tarafta değil üretim yapan tarafta da. Ve bunun önemli sebebinin kısa yoldan para kazanma istediğinin olduğu şeklinde yorumlanıyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erkan Saka:
Para kazanma isteği de kullanımı artırdı elbette ama çoğu sosyal medya kullanımında para kazanmak o kadar kolay değil. Medya içeriği üretmenin kolaylığı en büyük etken bence. Ayrıca çok fazla sayıda neden sıralanabilir. Epey heterojen bir kitleden bahsediyor. Yakın aile bireyleriyle bağlantı kurmaktan Kuran okuma gruplarına, bireysel itibar kazanmaktan ideolojik kaygılara kadar birçok neden sayılabilir. Her sosyal medya platformu medya içeriği yapımını daha kolaylaştıran bir unsur sunuyor. Tabi bu platformların kullanımı artırmak ellerinden geleni yaptıklarını da unutmamak lazım.

Bu arada nasıl kullanıldığı da sorgulanmalı. Artan sosyal medya kullanımı herkesin içerik ürettiği anlamına gelmiyor. Çoğumuz hala pasif kullanıcı durumundayız denebilir. İçerik üretmek noktasında hiyerarşiler var.

YOKSUNLUĞA DEVA OLMAZ

İnsanların sosyal medyaya olan bu yoğun ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Psikolog Nesli Zağlı:
Sosyal medya içinde yaşadığımız çağın talep ve empoze ettiği beklentilere çok uygun zeminler hazırlayan bir alan. Görünürlük, bireyselleşme, hız ve tüketim eğer bu çağın en önemli ihtiyaçları ise, sosyal medya bu dayatılan ihtiyaçları karşılamada biçilmiş kaftan. İnsanlar son zamanlarda hem kendi sınırlarını ve konfor alanlarını korumaya, hem de görünür olup takdir, onay ve beğeni toplamaya yatkın hale geldiler. Tüm bunları yapmak için de çok fazla çaba harcamamak, bir kaç tuş ve hamleyle arzuladıklarına erişmek istiyorlar. Önemli bir nokta da insanların bu çağda gitgide yalnızlaşmalarına karşın sosyal medya üzerinden eriştikleri sosyal ağlar üzerinden bir sosyal destek illüzyonu yaşamaları. Reel alanda sahici ve derinlikli ve sahici ilişkiler kuramayanlar için bu sosyal ağlar hiç bir zaman yeterince besleyici olamıyor. Sosyal medya kullanımının sadece aldatıcı yönlerine odaklanmak istemezsek de karşımıza sahte olduğu kadar profesyonellerce paylaşılmış bilginin kolay erişilebilirliği avantajı geliyor. Kısacası sosyal medya yaygın kullanımına rağmen gerçek hayatın yoksunluklarına deva olabilecek bir mecra olmayabilir.

tik-alma-cagindayiz-923374-1.


Sosyal medyada özellikle içerik üretenlerin karşı karşıya geldiği birçok duygu durumu var. Bir insan bu kadar yoğun ilgi, hakaret ve eleştiri ile nereye kadar başa çıkabilir?

Nesli Zağlı: Bu gerçekten çok önemli bir soru çünkü sosyal medya kullanıcıları aslında tekinsiz sularda yol alıyor. Sosyal medyada bir paylaşımın, bir içeriğin ne kadar naif de olsa sanal bir linç girişimi ile karşılaşıp karşılaşmayacağı bir muamma. Çünkü paylaştığınız şeyin kimde nasıl bir duygu uyandıracağını asla kontrol edemezsiniz. Bazen bir yemek tarifi paylaşımının bile acımasızca eleştirildiğine şahit oluyorum. Aslında buna şaşırmamak gerekir çünkü sosyal medya doğası gereği insanlara bir aktarım alanı oluşturuyor. Dolayısıyla kişilerin tüm birikmiş çatışmaları, çözümsüzlükleri, hırsları, öfkeleri sıradan bir paylaşımda bombardımana dönüşüyor. Elbette sizin de vurguladığınız gibi bunun tersi de oluyor. Kimi zaman da sosyal medya üzerinden yapılan bir paylaşım bir kişinin kendilik sınırlarından taşan bir övgü, hayranlık ve idealizasyona dönüşüyor. İnanın hazırlıksız olan için bu olumlu geribildirimleri de taşımak kolay değil. Bunlarla nasıl başa çıkılır derseniz, kişilerin zaten öncelikle hayatla başa çıkabilir olması gerek derim. Bütünlüklü ve sağlıklı bir kendiliğe sahip olmayan biri için sosyal medya çok tekinsiz bir ortam.

İnsanların bir video çekmek uğruna hayatlarını kaybettiklerine şahit oluruyuz maalesef. Bunu göze almalarının temel sebebi sizce de sadece para kazanma arzusu mu?

Nesli Zağlı:Elbette ki sosyal medya bazı insanlar için gelir kapısı. Ama üretilen içerikli ilgili aşırı uğraşlar veya risk almanın sadece maddi gelirle ilgili olduğunu sanmıyorum. Bir insan için sürekli gözlerin üstünde olması, beklentiler ve hatta talepler kişiyi çıkarların dışında bir kendini doğrulama ve kanıtlama sürecine sürüklüyor olabilir. İlgi ve beğeni de en az belli maddeler kadar bağımlılık yapabilen bir durum. Bağımlılık diyorum çünkü yaşamını bir paylaşım uğruna riske atma noktası en az madde bağımlılığı kadar dürtüseldir. Yine bu aşırı uğraşlarda bağımlılıktaki gibi kısa dönemli ve çabuk tüketilen hazlara odaklanma ve ileriyi tasarlama süreçlerinde bozulma vardır. Kısacası para ve ün kronik bir onay ihtiyacından daha ön planda olmayabilir.

Türkiye’de Youtube kullanımının bir gün bu seviyelere çıkacağı ön görülüyor muydu?


BoğaçSoydemir (Educatedear) : işin neredeyse en başından beri bu platforma içerik üreten biri olarak benim tahmin edebildiğim bir yükseliş olmadı bu. YouTube zaten ilk yükselişini oraya içerik üretenlerin artmasıyla değil, müzik tarafında yaşadı. Özellikle akıllı telefonlar ve sosyal medya devreye girdiğinde bu yükseliş daha da devam etti. Buna ek olarak, TV kanallarının dizi, program içeriklerini YouTube üzerinden paylaşmasına karar vermelerinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Aslında biraz mecbur kaldılar. Kendileri resmi olarak koymasa da zaten bunları YouTube'da bulmak mümkün oluyordu. Şu anda hala trendlerin büyük bir çoğunluğunu dizi kesitleri ve müzik oluşturuyor. Normalde herhangi bir içerik üreticisi, youtuber takip etmeyen insanlar da bu sayede bu sitenin devamlı kullanıcısı haline geldi. Bütün bunları işin başında tahmin etmek en azından benim için mümkün olmadı.


Şu an toplumun her kesimi sosyal medyada. Yaşlı, genç, çocuk. Ayrıca sadece izleyen tarafta değil üreten tarafta da. Bazen öyle içeriklerle karşılaşıyoruz ki gerçek olduğuna, olabileceğine inanmakta zorluk yaşıyoruz. (60 yaşında bir kadınınslime dolu bir kabın içinden çıkması gibi) İnsanları bu içerikleri üretmeye iten şey sence ne?

BoğaçSoydemir (Educatedear) : İlgi çekmenin kolay bir yolu olmasından kaynaklı herhalde. Çok büyük bir emek veya yaratıcılık gerektirmiyor. İnsanlar sonuçta aşırı abartılı şeyleri izlemeyi seviyorlar. Buna ek olarak başkası adına utandığımız içerikler aynı zamanda insanın kendi ile alakalı iyi hissetmesine de yol açıyor bence. Bu yüzden gördüğümüz zaman geçmiyor bu içerikleri izlemeye devam ediyoruz. Bütün bunlardan dolayı zaten bu tarz "cringe" içerikler bir tarza dönüştü. Artık özellikle böyle içerik üretenler var. İşin içine reklam ve monetizasyon da devreye girdikten sonra bu insanlar için artık ilgi çekmeye ek olarak para kazanmak da gerçek bir motivasyon haline geldi.

tik-alma-cagindayiz-923369-1.



Bir YouTube kullanma kılavuzu hazırlanacak olsa, önereceğin başlıca şeyler ne olurdu?

BoğaçSoydemir (Educatedear): Abonelikler sekmesine gereken önemin verilmesi olurdu. YouTube izlediğimiz videolara göre bize video öneren kuvvetli bir algoritmaya sahip. Bunu da ana sayfadan yapıyor. İnsanlar içeriklerini beğendikleri kanallara abone olsalar bile özellikle abonelikler sekmesine bakmadan bunları ana sayfada doğal bir şekilde göremiyorlar. Yani görebiliyorlar ama önce o videonun bu algoritma tarafından iyi bir video olarak "işaretlenmesi" gerekiyor. Bazı videolar ise eğer ilk bakışta ilgi çekici değilse yeteri kadar tıklanmıyor ve size abone olan insanların karşısına çıkmıyor bile. Bu da bence içerik üreticilerini hep abartılı ve uç olmaya itiyor. İnsanlar abonelikler sekmesini daha sık kontrol etse ve izleyecekleri video tercihini tamamen algoritmanın kaderine bırakmasalar daha güzel, mutlu bir dünyamız olur diye düşünüyorum. :)

İçeriklerin öğretici öğeler taşıması gerektiği gibi bir duyara gerçekten ihtiyaç var mı?

BoğaçSoydemir (Educatedear) : Aslında yok ama bu duyarın sebebini de anlayabiliyorum. Genelde çocuklar karşılarına çıkan daha çok eğlence odaklı videoları seyrettiği için insanlarda böyle bir beklenti oluştu. Açıkçası çocuk kitlesi olan bazı içerik üreticilerinin içeriklerini izledikçe ben de endişelenmiyor değilim. Sonuçta bu youtuberlar bir nevi televizyondaki çocuk programlarının ve çizgi filmlerin yerini aldılar. Ama bu konuda YouTube'un alması gereken önlemler olduğunu düşünüyorum.