Kapitalizmin küresel krizinden akıllara zarar kampanyalar deneyerek çıkmaya çalışan memleket  sermayesi, “Haydi Pazara”, “ Al,

Kapitalizmin küresel krizinden akıllara zarar kampanyalar deneyerek çıkmaya çalışan memleket  sermayesi, “Haydi Pazara”, “ Al, ver ekonomiye can ver “ kampanyalarından sonra şimdi de “ Tıkır tıkır “ kampanyasına başlattı. Yenilenebilir enerjiye yönelik yasa tasarısını, yerli teknoloji üretimine teşvik içermesinden dolayı Dünya Bankası’nın AKP Hükümetine baskı yaparak geri aldırması göz önünde tutulursa  bu kampanyanın da tıkır tıkır değil takur tukur bir kampanyaya dönüşmesi işten bile olmayacaktır.
Öte yandan küresel kapitalizmin entegrasyon politikalarını ‘ tıkır tıkır ‘ uygulama çabasında olan AKP , elini attığı her alanda,  “ durmak yok yola devam “ sloganıyla ülkeyi cehenneme çevire çevire,  takur tukur ilerliyor. İlerlerken de yanında yöresinde ne varsa yakıp, yıkıyor, tarumar ediyor.
Küresel kapitalizmin yıkım politikaları , piyasalaştırma ve özelleştirmelerle,  işsizlik ve yoksulluktan öte geçip yaşam hakkını da yok ediyor.
Onbinlerce Tekel çalışanı Ankara’da. AKP’nin özelleştirme uygulamalarıyla yitirdiği işini, aşını geri istiyor. Karşısında ise ceberrut devlet yönetiminin ceberrut polisini buluyor.       
Finans-kapital zorba sadece tekel işçisini hedef almıyor, aynı zamanda tütün üreticisi köylüyü de açlığa mahkum ediyor. Özelleştirme uygulamaları sonucu artık tütünü, pancarı ekip, biçemeyen, hayvancılık yapamayan, köylü açlıktan ölmemek için tamamen yabancısı olduğu iş kollarına yöneliyor. Tıpkı Bursa, Mustafakemalpaşa’nın Devecikonağı Beldesi’ndeki kömür madeninde grizu patlaması sonucu ölen Alpagut, Karaköy, Kumkadı köylüleri gibi...
Oysa, TMMOB Maden Mühendisleri Odası ; “Özellikle 80‘li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden ve bu nedenle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren dünyanın en zor ve riskli iş koludur.”diyerek, deneyimsiz, uzman olamayan kır emekçilerinin nasıl toprağından koparılıp ölümün kucağına atıldığının altını kocaman kocaman çiziyor.
Yeraltında, yerüstünde ne varsa serayenin önüne seren, onyıllar boyunca halkın emeği ile var edilen kamu varlıklarını, ülkenin suyunu, rüzgarını, madenlerini bir avuç kapitaliste aktaran AKP’nin gündeminde ise katsayı ve muhalefetin sesini susturmak gibi konular ölümlerden çok çok önde yer alıyor. Taşeron firmaların her türlü kuralsız çalıştırma koşullarıyla, günlük yirmialtı lira için gün boyu yerin altında kazma sallayan emekçilerin seçim günleri dışında AKP gündemine girmeleri de hiçbir zaman  olanaklı değildir zaten. Aslında, açlık, yoksulluk, işsizlik gibi emekçilerin sorunları,  AKP dahil finans-kapital zorbanın tüm tekelci siyasi partilerinin gündemlerinde yer almamaktadır. Eğitim, sağlık, enerji başta olmak üzere hayatın hemen hemen her alanındaki  piyaslaştırma ve özelleştirilmelere karşı ayakta kala kala  sendikaların bir bölümü ile TMMOB kalıyor. TMMOB; “ artık bitti, geriye dönüş olanaksız “ söyleminin giderek egemen olduğu günümüzde “ Özelleştirme Sempozyumu”, ile “Sanayi Kongresi” ile, “ Enerji Kongresi” ile, inatla özelleştirme karşıtı duruşunu  sürdürüyor ve  piyasaların yıkıcı, yok edici, kirli yüzünün unutturulmasına izin vermeyerek, gündemde tutuyor. Hal böyle olunca AKP’nin  bitirilmesi gereken kurumlar listesinde  en başta yer alıyor ve hakkında bizzat Cumhurbaşkanı tarafından yok etme operasyonu yürütülüyor. Varsın yürütsünler, şu takur takur düzene karşı her zaman tıkır tıkır direnenler  olacaktır.
Yazıyı sonlandırırken; yeni yıl geliyor ve  patronlar medyası okuyucularına sayfa sayfa ekler ve de bir dünya promosyon veriyor.  BirGün ise bir kitap eki ve  “ İstisnalar kaideyi bozar” başlıklı bir iç mekan afişi ile durumu kurtarmaya çalışıyor. Ama B irGün okuyucusu bunu yemez sevgili İnce, sevgili Çeşmecioğlu, sevgili Aydın …En azından arka kapak performansınızı sürdürüp bir yeni yıl takvimine dönüştürebileceiniz umudunu taşımıyor değilim hani. Oldu oldu, olmadı iş başa düşüyor.
Vergilerin tıkır tıkır alınıp, ücretlerin takur tukur ödendiği, katkı paylarının tıkır tıkır alınıp, hizmetlerin takur tukur verildiği, kafa kesen katiller tıkır tıkır çocuk mahkemelerine sevkedilirken, taş atan çocukların takur tukur yargılandığı,  partilerin tıkır tıkır kapatılıp, demokrasinin takur tukur yürüdüğü, kapitalizm terbiyeciliğine soyunarak özelleştirmelerden sağlanacak kaynağın üretime dönüştürülmesini gerekli görüp, zaten eğreti durduğu halkın Salı Pazarı’ndan piyasa pazarına tıkır tıkır geçen yeni solcuların, solculuğu takur tukur ettiği, sisli puslu bir ülkenin kültüründen, o kültürün bağrındaki  yurdum insanından bir bilmece siz sevgili okurlara;
“ Dam üstünde takur tukur,
zulüm altında ölüm dokur.” Bilenlere,  yeni yılda, Sırçınar’da bol köpüklü kahve bedava…