Üniversite sınav sonuçları açıklandı, gençlerimiz yaşamları için önemli bir noktada tercihlerini yapmaya çalışıyorlar. Üniversiteler tanıtım günleri düzenliyor, daha yüksek puanlı öğrencileri kendilerine çekme, kimi bölümlerin ise kontenjanlarını doldurma çabasındalar. Tıp fakülteleri yine en çok tercih edilen okullar arasında. Sadece bu okullara girecek öğrencilerimizi ve ailelerini değil, nitelikli sağlık hizmeti ile doğrudan ilişkili olduğu için tüm toplumu etkileyen bu okullara dair bilgilerimizi güncelleme zamanıdır.


SON BİR YILDA SAYILAR, ÜCRETLER

Tıp eğitimini sadece kontenjanlar, sayılar üzerinden değerlendirmek olmaz, konu çok daha geniş kapsamlı ele alınmalıdır. Fakültelerin öğretim üyesi kapasiteleri, altyapıları, hastanelerinin durumu, sağlık politikaları ile birlikte tıp eğitiminin niteliğini belirler. Yine de vereceğim sayılar hem durumu hem niyeti göstermesi açısından değerli.

Sağlık Bakanlığı’nın 2023 yılı için sağlık işgücü planlamasına göre, hekim sayısında hedefe ulaşılması ve sonrasında fazlalık olmaması için alınması gereken tıp öğrencisi sayısı 2014’den itibaren hızla azaltılmalı ve 3 yıl içinde yıllık 5 bin 250 olmalı idi. Oysa tıp fakültesi sayısında ve kontenjanlarında bırakın azalmayı artışın devam ettiğini görüyoruz. Geçen yıl 16 bin 553 olan toplam kontenjan bu yıl 17 bin 330’a çıkmış durumda. COVID-19 salgınının eğitimdeki olumsuz etkileriyle de birleşince bu artışların tıp eğitimindeki olumsuzlukları artıracağı görülebiliyor.

Tıp fakültesi sayıları 1 yılda 122’den 128’e çıktı. On bir devlet ve 13 vakıf üniversitesi tıp fakültesi Türkçe ve İngilizce olmak üzere çift programa öğrenci alıyor, toplam program sayısı bir yılda 139’dan 152’ye yükseldi. Yurt içinde ve yurt dışındaki okulları, öğretim üyesi atamaları ve ülkenin dört bir yanındaki hastaneleriyle benzersiz bir üniversite, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, dokuz olan tıp fakültesi sayısını bu yıl 11’e yükseltti. Henüz öğrenci almayan 7 devlet 4 vakıf tıp fakültesi mevcut. Yeterli altyapısı olmayan, altısı Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne ait, 18 tıp fakültesi ise bu yıl öğrenci alacak, bu öğrenciler başka fakültelerde öğrenim görmeye devam edecek. Geçen yıla göre altı vakıf üniversitesi tıp fakültesinin daha İngilizce eğitime geçtiği ancak bunun için öğretim üyesi yeterliliğinin tartışmalı olduğu görülüyor.

Vakıf üniversitesi tıp fakültelerinin ücretleri el yakıyor. Yıllık ödenecek paralar 72 bin 790 TL ile 187 bin 700 TL arasında değişiyor. Eğitimde özelleştirmenin geldiği nokta açısından çarpıcı.

HEKİMLİK ADINA MÜDAHALELER

Halk arasında Hipokrat Yemini adıyla biliniyor. Hekimlik Andı olarak tıp fakültelerinin mezuniyet törenlerinde okunması gereken metin en son 2017 yılında güncellenen Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi’dir. Çok titiz çalışmaların ürünüdür, zaman zaman çağın gelişmelerine göre temel ilkelerine dikkat edilerek güncellenir, Dünya Tabipler Birliği Genel Kurulu’nda kabul edilerek yayınlanır. Hekimliğin doğru uygulanmasının, insanların güvenle ve ayrımsız sağlık hizmeti almasının teminatlarındandır. Ne acı, kimi tıp fakültelerinde okunan metinlerde hekimlik andındaki temel ilkelerin değiştirilmeye çalışıldığı görülüyor. Özellikle ayrımcılık yapmamaya dair ilkeyi açıklayan “cinsiyet, cinsel yönelim ve etnik köken” ifadelerinin metinden çıkarılması isteniyor, evrensel kabul gören metnin yerine üniversite senatosunun onaylayacağı metnin okunmasına izin verileceği belirtiliyor. Bu konuda en dikkat çeken çıkışı İnönü Üniversitesi Rektörü yaptı, metni “toplum ve aile değerlerimizi aşındırmaya hatta tahrip etmeye yönelik girişim”, hatta “sapkınlık” olarak değerlendirdi.

Hekimliğin temel ilkeleri bu mesleğin binlerce yıllık birikimiyle ortaya çıkıyor. Buralara kendi ideolojileri, yaşam biçimleri, yerel kurulları üzerinden müdahale etmeye çalışmak mı? Bir karşılığı olmadığı gibi bilim üretmesi gereken kurumlara yakışmıyor. Böylesi tartışmaları aşıp nitelikli tıp eğitimine ve temel bir hak olan sağlık hizmetlerine ayrımsız ulaşmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürmeliyiz.