Rusya'da 7 bin metrenin üzerindeki 5 dağa tırmanarak Kar Leoparı unvanını kazanan Türkiyeli ilk kadın Esin Handal ile dağcılığı ve yaşadığı zorlukları konuştuk. Esin, bir yurt dışı tırmanışında 'grubun motivasyonunu bozmamak için’ kadın olduğunun son ana kadar saklandığını söyledi

‘Tırmanış ekiplerine kadın olarak kabul edilmem için kendimi ispatlamam gerekti’

SEDA BALMUMCU

"Benim en büyük destekçim bir kadın olarak yine annem oldu, tüm endişelerine rağmen asla ‘Neden bunu yapıyorsun’ demedi, ‘Mutluysan hep arkanda olacağım’ dedi. Kadınların en büyük destekcisi yine bir kadın oluyor her zaman."

Sporun her alanında cinsiyete dayalı ayrımcılık söz konusu. Dağcılık da kadınların ayrımcılığa maruz bırakıldığı sporların başında geliyor. Bugün hikãyesini sayfamıza taşıdığımız Esin Handal da tüm ‘yapamazsın’cılara başkaldırıp, sadece kendine güvenerek bu sporu yapan ve dağcılar arasında çok önemli olan ‘Kar Leoparı’ unvanını Türkiye’den kazanan ilk kadın.

Sovyetler Birliği döneminin toprakları arasında bulunan 7 bin metreden yüksek 5 dağa tırmanan dağcılara 'Kar Leoparı' unvanı veriliyor. Bu unvan tüm dünyada geçerli ve dağcılık sporu için oldukça önemli. Türkiye’de bu unvanı alan tek kadın Esin Handal ise bizi kırmayarak sorularımızı cevapladı.

Yaklaşık 15 yıldır dağcılıkla uğraşan Esin, yıllarca çalıştığı kurumsal şirketlerden birinin Ilgaz Dağı’nda düzenlediği etkinlikte dağcılık ile tanışıyor ve kurumsal hayatı rafa kaldırarak bu spora gönül veriyor.

Esin Handal örnek aldığım dağcılardan. Tabii hemen “Kendinize örnek aldığınız dağcılar var mı?” diye soruyorum. Esin bu sorumu “Hayaller Kervanı kitabının çevirmeni arkadaşım bana kitabı hediye ettiğinde Wanda Rutkiewicz’in hayatı ile tanıştım, hem kitap hem Wanda beni çok etkiledi, bir gün onun kadar azimli ve her güçlükle başedebilen bir kadın olmak istedim. Aslında Wanda benim zorluklar karşısında vazgeçmeme nedenimdi” diyerek cevaplıyor.

Rutkiewicz, K2 zirvesine ulaşan ilk kadın. Hayran olmamak elde değil…

Dağcılık herkes için başka bir şey ifade eder. Kimine özgürlük, kimine güç, Esin için ise sadelik, saflık ve arınmışlığı barındırıyor. Esin, “Bu yüzdendir ki bana huzuru ve mutluluğu veriyor” diyor ve ekliyor: “Bir kadın olarak şehirde ne kadar narin olduğumuz söylense de, dağda ya da doğada gerçek gücümü ve aslında dayanıklılık sınırlarımın ne kadar geniş olduğunu görüyorum.”

KADIN OLDUĞUM GİZLENDİ

Yazımın başında da bahsettiğim gibi sporun birçok dalında kadınlar cinsiyet ayrımcılığına maruz bırakılıyor. Esin’e böyle bir tutumla karşılaşıp karşılaşmadığını soruyorum. Kendisi bu konuda çok dolu. “Tabii ki karşılaştım, hem de 10 yıl boyunca. Son 5 yıl hariç kadın olduğum için sıkıntılar yaşadım. Benimle sırf kadın olduğum için partner olmak istemeyenler oldu, tırmanış ekiplerine kadın olarak kabul edilebilmem için kendimi ispat etmem gerekti” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Türkiye’de ve yurt dışında kadın olarak birçok ilk tırmanışım oldu ama bunlar ne kendi camiamızda konuşuldu, ne de basında yer aldı. Bir yurt dışı tırmanışında 'grubun motivasyonunu bozmamak için’ kadın olduğum son ana kadar saklandı. Başka bir yurt dışı tırmanışında erkeklerin önünde yürümem istenmediği için teknik ve zorlu rotada çelme takıldı.” Esin, gülüyor ve “Ay daha saymayayım” diyor. Belli ki bu anlattıkları yaşadığı sıkıntıların ufak bir bölümü.
Dağcılık ciddi kondisyon gerektiren bir spor. Fiziksel hazırlığın yanı sıra mental olarak da bir hazırlık süreci geçiriliyor. Esin, Kar Leoparı hedefi öncesinde postacılık yapmaya başlıyor. Evet, meslek olarak postacılığı seçiyor; çünkü hem hayatını sürdürecek paraya ihtiyacı var hem de antrenman yapmaya. Bu sayede saatlerce bisiklet sürüyor. Bu süreci kendisi şöyle anlatıyor:

“Öncelikle son dağım Pobeda için maddi sıkıntım vardı ama normal bir işe girseydim ağır yaptığım antrenmanlarıma vakit kalmazdı. Tabii ki para ilk koşuldu ama benim için önemli olan para kazanırken sporumu ve bir kısım antrenmanımı yapıyor olmaktı. Her gün 50 kiloluk bisiklet ile 5-6 saat yol yapıyordum. Pobeda dağına gidebilmek için ücretsiz izin almıştım ve Pobeda’dan sonra da işime geri döndüm.”

DAĞLARI DELDİM TEK BAŞIMA

Popeda, oldukça zor bir zirve. Bu yolda maalesef birçok dağcı yaşamını yitirdi. Zirvede olmanın, özellikle de Popeda’da olmanın neler hissettirdiğini soruyorum Esin’e. “Zirvelerde genelde sevincimi yaşamam. Dönüş yolu her zaman daha zor olduğundan, sevincimi ancak anakampa varınca yaşarım” diyerek başlıyor sözlerine.

“Popeda’da zirve yapmış olduğumuza biz bile inanamadık. Açıkçası kendimle gurur duydum; kadın olmamdan, bir kadın olarak böylesine güç isteyen bir şeyi başarmış olmaktan gurur duydum ve tabii ki bir hayalim gerçekleşti” diyor ve ekliyor:

“Komik bir durumu söyleyeyim size, Pobeda anakampa son 2 saat kala Özlem Tekin’in şarkısını istem dışı söylemeye başladım, ‘Dağları deldim tek başıma, çölleri aştım, bir tek ben erleri yendim kız başıma...’ ”

tirmanis-ekiplerine-kadin-olarak-kabul-edilmem-icin-kendimi-ispatlamam-gerekti-698401-1.
Çizim: Diren Deniz Sarı

Kar Leoparı olma yolunda yaşadığı zorluklardan konuşuyoruz. Esin en çok maddi sıkıntı çektiğinden bahsediyor. “Burada para devreye giriyor, ben bu projeyi hayal bile edemezdim; çünkü 5 çarpı 7 bin demek, her sene 2 ay çalışmamak ve tabii ki ekspedisyon ücreti demek” diyen Esin, sözlerini şöyle sürdürüyor: “İlk 3 dağ için Türkiye Dağcılık Federasyonu ekip kurarak bazı dağcıları gönderdi. Finansal destek 7 ve 8 binlik dağlarda çok önemli, sonrasında ise ekip çok ciddi problem. Yüksek dağlara hem vakit hem o kadar para ayırabilen kişileri Türkiye koşullarında çok sık bulamıyorsunuz. Bu projeyi bitirebilmek için son 2 yıl çok ağır bir antrenman programı uyguladığımdan sosyal hayatım pek olmadı. Son 4 yıldır hiç tatil yapmıyorum.”

KARAR MEKANİZMALARINDA KADIN YOK

“Peki, bu süreçte federasyon kadın dağcıları yeterince destekliyor mu?” diye soruyorum. “Hayır, kesin ve net cevabım” diyor ve ekliyor Esin: “Sırf kadın olduğum için tercih edildiğim hiçbir tırmanış yoktu. Yani federasyon hiç ‘Ekspedisyonda mutlaka bir kadın olmalı’ demedi. Ya da hiçbir firma, ‘Ekibe mutlaka bir kadın tırmanışçı alın’ demedi. Hatta birçok şirkette olduğu gibi, federasyonun karar verme mekanizmalarında kadın yok.”

Esin, sıradaki hedeflerinin 8 bin metrelik dağlar olduğunu ancak maddi problemlerin sürekli karşısına çıktığını söylüyor. Tırmanış hayatı boyunca hiçbir sponsoru olmadığını belirten Esin, “Artık 8 binlikleri konuşabilmek için sponsorluk ya da finansal desteğe ihtiyacım var” diyor.

tirmanis-ekiplerine-kadin-olarak-kabul-edilmem-icin-kendimi-ispatlamam-gerekti-698402-1.

“Son olarak, tırmanış alanına dair ilgi çok arttı. Çocuk parklarında basit tırmanış parkurları görmeye başladık. Boulder parkurlarına gittiğim zaman çok sayıda kız çocuğu ile karşılaşıyorum. Bu gerçekten sevindirici ama maalesef bir yandan da "Yapamazsın" algısı hãkim. Bu sporu yapmak isteyen kız çocuklarına, kadınlara önerileriniz nelerdir?” diye soruyorum sevgili Esin Handal’a. “Keşke tanışmış olsaydık. Beni görenler ‘sen mi Kar Leoparı'sın?’ diyorlar” ifadeleriyle başlıyor sözlerine. “Çok uzun boylu olmayan, kaslı kolları ya da üçgen vücudu olmayan 55 kilo bir kadınım. Birçok erkekten daha güçlü değilim ama biz kadınların zorlu fiziki koşullara, yokluğa ve açlığa daha dayanıklı olduğumuzu düşünüyorum” diyor ve ekliyor: “Ayrıca kadınların acı eşiği daha yüksek. Bir de mental gücümüzün yüksek olduğunu düşünüyorum, bizler hayata hep bir adım geride başladığımız için koşmayı ve zorluklarla başetmeyi daha iyi biliyoruz. Kas geliştirilebilen bir organdır, yani antrenman yaptığımız sürece başarı sağlayamayacağımız spor dalı olmadığını düşünüyorum.”

Esin sözlerini şöyle sonlandırıyor:

“Ailelere özellikle sesleniyorum, outdoor sporlar ve doğa sporları kız çocuklarının özellikle yapması gereken bir spor. Kız çocukları içlerindeki gücü keşfediyor, kendilerine güveni artıyor.”