‘Tiyatro tüketilebilir bir şey değil’

Burak Abatay

Kabile Sahne tarafından sahnelenen Aynı Şeylerin Oyunu, Anna ve Frank karakterleri üzerinden yaşamlarımızdaki ‘olur’ları ve ‘yalan’ları, aslında her birimizin parçası olan hikâyeleri, bir serüven halinde anlatıyor. Kabile Sahne’nin prodüktörü İzlem Oktay ve oyunun iki oyuncusu Buldak ve Kaya ile beraber oyunu ve tiyatroda alternatif kavramını konuştuk

■ Türkiye’de özel tiyatroculuk ne halde?
Talha Kaya:
10 yıldır yaşananları ve üretimleri kötü görmüyorum. Ondan önceyse maddi anlamda daha büyük sıkıntılar yaşanıyordu. Şu anda çok fazla sahne açılmaya başlandı. Çok acayip yerler tiyatroya dönüştürülmeye başlandı. Bunların çokluğu tiyatro yapan insanlar için avantajlı bir durum. İnsanların iyi ve kötüyü ayırma şansları daha fazla artmaya başlıyor. Son 15 sene öncesi hariç kurum tiyatroları çok daha saygındı. Ama süreçle beraber içi boşaltılan yerler olmaya başladı. Bu da “alternatif” denilen tiyatro kavramına rağbet görmesini sağladı. Bunun sebebi de tiyatrocuların dertlerini tam anlamıyla anlatmak istemeleri. Böylelikle iyi kişiler tarafından çok daha iyi işler çıkmaya başladı. “Türkiye’de tiyatro bitti” diyenlere karşın ben çok umutluyum. Bu denli özgürlüğün neredeyse adının kaldığı yerde mecburen tiyatro yapmak zorunda kalıyoruz. Bunu yaparken de birilerine dokunmak ve hayatları aktarmak istiyorum. Bu da maddi anlamda çok zor bir süreç. Ama bu kadar zor bir şeyi yapmak da çok keyifli.

tiyatro-tuketilebilir-bir-sey-degil-374665-1.■ Tiyatroda alternatif kavramından ne anlamalıyız?
TK
: Neye alternatif olduğumuzu bilmiyoruz. Alternatif sözcüğü biraz sıkıntılı duruyor. Devlet Tiyatrosu’na mı alternatifiz, Şehir Tiyatroları’na mı alternatifiz? Biz tiyatro yapıyoruz. Mekansal olarak bir alternatiflik var.
Çağla Buldak: Alternatif kavramı bir şeylere sınırlandırıyor. Tiyatro sınırı olmayan bir şey. Bu kavramla tiyatronun çeliştiğini düşünüyorum.

İzlem Oktay: Bahsini ettiğimiz maddi olarak sıkışma durumunda bir şeylere rağmen tiyatro yapmaya çalışıyoruz. Hayatımızı bir şekilde sürdürmemiz gerekiyor. O yüzden herkesin başka işleri var. Bu yüzden oturup yalnızca tiyatro yapamıyoruz. Ama bu sebeplerle de tiyatroyu maddi kaynakları gözetmeden yapıyoruz. Dolayısıyla bu da beraberinde özgürlüğümüzü getiriyor.

Tiyatro seyircisi çok bilinçli
■ Kurum tiyatroları izleyici profili ile özel tiyatrolar izleyici profili arasında bir fark var mı?
TK:
Fark var ama giderek yaklaşmaya başladı. DT’nin ŞT’nin çok kemik bir seyircisi var. Çok fazla oyun devamlı kapalı gişe oynuyor. Yapılan işlerde ‘dert’ çok azaltıldı. DT ve ŞT’de oyunların içleri boşaltılmaya çalışıyor. Oyundan çıkan seyirci eğleniyor ama git gide sorgulayacağı şey azaltılıyor. Çok ‘pop’ bir şey olmaya başladı. Hafta sonu bir etkinliğim olsun diyen beyaz yakalıyı kenara koyduğumuzda tiyatroların kemik seyircisi çok bilinçli.

■ Kim o kemik izleyici?
TK:
İstanbullular. Yıllardır burada yaşayan insanlar ve tiyatronun bir hobi olmadığını, tiyatronun bir gereklilik olduğunu bilerek yetiştirilen insanlar. Bu kemik seyirci, içi boşaltılan oyunları fark ederek özel tiyatroların özgürlüğünü keşfedebiliyor. Seyirci profilimiz 15-75 yaş aralığında değişebiliyor. Bu yüzden diyorum, kurum tiyatroları ile özel tiyatro seyircileri arasındaki fark giderek azalıyor.

ÇB: Biz istiyoruz ki, seyirci oyundan çıktığında konuşacak, üzerine düşünecek bir şeyleri olsun. TV’lerde gördüğümüz skeçler, daha önce hiç tiyatroya gitmeyen insanlara tiyatronun öyle bir şey olduğunu anlatıyor. Ancak tiyatro sadece bir eğlence değildir. Tüketim toplumunda insanlar düşünmekten korkuyor. Her şey çok çabuk tüketilebilir olsun istiyor. Ama tiyatro gerçekten böyle bir şey değil.

■ Kabile Tiyatro neler yapıyor?
TK:
Kabile, 2006’da kurulan dans ve gösteri sanatları topluluğu. Sirk sanatlarının içerisinde olduğu tamamı ile kolektif bir topluluk. Bundan dört sene önce Mahir Akgündoğdu ve Barış Yücedağ öncülüğünde Kabile içerisinde bir tiyatro sahnesi kuruldu. Yücedağ’ın yazdığı oyunları oynadık. Ve atölye mantığıyla devam eden bir kurum. Gün ve durumla alakalı oyunlarımızı revize ediyoruz. Özetle de amatör ruhla profesyonel bir iş çıkarıyoruz. Dört senede 7 oyun sahneledik. Eğlenemiyorsak bu işi yapmayalım diyen insanlar olarak bir arada çalışıyoruz.

ÇB: Kurumlarda gördüğümüz kapris ve egonun kendi ekibimizde olmaması muazzam bir duygu.

■ Aynı Şeylerin Oyunu size göre ne ifade ediyor?
ÇB:
Seyirci yaşadığı ilişkilerde kendisini görüyor.

TK: Anlatmaya çalışırken macera aramıyoruz. İlişki biçiminin çok acayip bir yerinden yakalamıyoruz. Çok temel bir yerinden yakalıyor ve herkesin ilişkilerinde yaşadığı şeyleri bazen gerçekçi, bazen de karikatürize ederek anlatmaya çalışıyoruz. Doğaçlamaya yakın bir oyun oynuyoruz.