Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, “Eşitlik istiyoruz, özgürlük istiyoruz, insan insanı sömürmesin istiyoruz. Bize diyorlar ki, kendinize başka isim bulsanıza, komünist ismi çok sert. Aslında hiç sert değil ama öyle alıştırılmış. Biz sahtekâr mıyız kendimizi gizleyelim, biz başka partiler gibi iki yüzlü müyüz kendi kimliğimizi, kendi savunduğumuzu, kendi dünya görüşümüzü gizleyelim. Biz Türkiye Komünist Partisi’yiz, açık sözlüyüz, komünist olmaktan gurur duyuyoruz. Komünist olduğumuzu söyleyerek, çalışarak, çabalayarak iktidara geleceğiz” dedi.

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan: "Utana sıkıla değil, açıktan söylüyoruz. Kılıçdaroğlu'na oy vereceğiz"

TKP, bugün Ankara Atatürk Spor Salonu’nda “Büyük Halk Buluşması” düzenledi. Programda ilk sırada şair Nihat Behram sahneye çıktı ve şiir okudu. Ardından TKP milletvekili adayları da olan şef Haluk Polat ve müzisyen Kardelen Pınar, An Vokal grubu ile birlikte bir dinleti sundu. Oyuncu Orhan Aydın da “Türkiye İşçi Sınıfına Selam” şiirini okudu. Yunanistan Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Thanasis Pafilis de kısa bir konuşma yaptı. Etkinlikte müzisyen Gülcan Altan ve grubu da sahne aldı.

“KOMÜNİST OLDUĞUMUZU SÖYLEYEREK, ÇALIŞARAK, ÇABALAYARAK İKTİDARA GELECEĞİZ”

Kemal Okuyan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“İki ayı biraz geçti. Çok derin bir acı yaşadık, üzüldük, öfkelendik ama şimdi umudu çoğaltmak zorundayız. Gittiğimiz her yerde şunu söyledik, üzüntü ve acı gayet insani, duygular öfkelenmek de insani. Acımız az olsun, öfkemiz bol ama en çok umudumuz olsun. Bu sorular sokakta, mahallede, okulda, iş yerinde, evimizde, her yerde karşımıza çıkıyor. Onlara açık, dürüst, samimi yanıtlar vermeye çalışacağım. ‘Komünist adıyla Türkiye’de iktidara gelmek mümkün mü?’ Bu soruyla çok sık karşılaşıyoruz. Komünizm ortakçılıktır, eşitliktir, insanın insanı sömürmesine karşı olmaktır, insanın insanı sömürmediği bir dünya kurmaktır. Peki bunda utanacak ne var? Bizim gizleyecek, kendimizi saklayacak neyimiz var. Eşitlik istiyoruz, özgürlük istiyoruz, insan insanı sömürmesin istiyoruz. Bize diyorlar ki, kendinize başka isim bulsanıza, komünist ismi çok sert. Aslında hiç sert değil ama öyle alıştırılmış. Biz sahtekâr mıyız kendimizi gizleyelim, biz başka partiler gibi iki yüzlü müyüz kendi kimliğimizi, kendi savunduğumuzu, kendi dünya görüşümüzü gizleyelim. Biz Türkiye Komünist partisiyiz, açık sözlüyüz, komünist olmaktan gurur duyuyoruz. Komünist olduğumuzu söyleyerek, çalışarak, çabalayarak iktidara geleceğiz.

“BU ALGIYI DEĞİŞTİRDİYSEK ÜLKEYİ MUTLAKA DEĞİŞTİRİRİZ”

Biz TKP adıyla ilk çalışmaya başladığımızda köylere, mahallelere gidiyorduk, anlatıyorduk. Diyorlardı ki, ‘Ne kadar güzel şeyler söylüyorsunuz, siz kimsiniz?’ Diyorduk ki, ‘Biz komünistiz.’ ‘Estağfurullah o nasıl söz’ diyorlardı. Şimdi yine gidiyoruz, Türkiye’nin dört bir yanında anlatıyoruz. Diyorlar ki, ‘Siz kimsiniz?’ ‘Biz komünistiz’ diyoruz. ‘Biz sizi biliyoruz, siz iyi insanlarsınız’ diyorlar. Bu algıyı değiştirdiysek ülkeyi mutlaka değiştiririz.

“LAİKLİĞİ AYAĞA KALDIRACAĞIZ”

‘Adaylarınız arasında başörtülüler var, bu bir çelişki değil mi’ sorusu karşımıza çıkıyor. Biz aydınlanmacı bir partiyiz, laik bir Türkiye’yi savunuyoruz. Laiklik olmadan özgürlük, demokrasi, eşitlik olamaz diyoruz. Yıllar önce bu türban meselesi Türkiye’nin gündemine sokulduğunda biz, ‘türban neyi örtüyor’ diye broşürler çıkardık, itiraz ettik. Bir insanın kılığı kıyafetine karışmak kadar saçma sapan bir şey olabilir mi? İsteyen istediğini giyer, mantıklı olan bunu söylüyor ama bu din bezirganlarının, dini istismar edenlerin, siyasal İslamcıların elinde başka bir anlam taşıyordu. Kadınların eğitim hakkı, kadınların özgürce istediğini giyme hakkı üzerinden bir operasyon başlatıldı. Ve o operasyonla birlikte Türkiye’de yobazlık adım adım menzil etti. Biz buna itiraz ediyorduk, buna itiraz ettik, buna itiraz etmeye devam edeceğiz çünkü laiklik kavgası sürüyor. Laikliği şu an ayaklar altına almış olabilirler bunun hiçbir önemi yok. Biz nasıl bağımsız ve egemen bir ülke, nasıl eşitlikçi bir düzen kuracaksak laikliği de ayağa kaldıracağız. Biz özgürlükçü bir partiyiz bizim partimizde insanların inançlı olup olmaması diye bir ayrım olmaz, biz kimseye sormayız. Bizim insanların inancına, ibadetine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Herkesin kendi tercihidir. İnançlı bir insan TKP’nin programını, ilkelerini, eşitlikçi bir ülkeyi, dünyayı savunuyorsa hoş geldi sefa geldi. İstediği kıyafetle geldi.  

“BİR SEÇİM DÜŞÜNÜN Kİ SADECE MİLLETVEKİLİ PAZARLIKLARI KONUŞULSUN”

‘Neden HDP’nin başını çektiği ittifaka ya da Yeşiller ve Sol Partisi’nin Emek ve Özgürlük İttifakına dahil olmadınız’ sorusuyla çok karşılaşıyoruz. Bir seçim düşünün ki sadece ve sadece milletvekilleri pazarlıkları, adaylar, yüzdeler, aritmetik hesaplar konuşulsun. Biz isteriz ki program, ilke, bu ülkeyi, halkı nasıl ayağa kaldıracağız, nasıl bu karanlıktan çıkaracağız, bunlar konulusun. Siyasette tabii ki ittifaklar olur ama ittifaklar şöyle olur: Birbirinizle bazı konularda anlaşırsınız, kol kola girersiniz, biz ortaklaşa şunları savunacağız, dersiniz. HDP içerisinde dostlarımız var, HDP bir siyasi parti olarak haksızlığa, zulme uğrayan, sürekli baskıyla karşılan, şu anda da kapatılma tehdidi altında olan bir parti. Bunlara karşı dayanışma duygumuz sonsuz ama ittifak kurmak başka bir şey.

“ŞEYH SAİT’E YOLDAŞ DİYENLERLE BİZ İTTİFAK OLAMAYIZ”

HDP’li yöneticiler ve HDP, kurumsal olarak belli aralıklarla TÜSİAD yani Türkiye’de patronların en önemli, en büyük, en güçlü ve en tehlikeli örgütüyle sürekli görüşüyor. Bizim için TÜSİAD, mücadele edilmesi, karşı durulması gereken düşman bir örgüttür. Biz Türkiye’de, emekçi halka karşı her türlü suçu işlemiş bir siyasi örgütle yan yana gelmeyiz. Yan yana gelenlerle de müttefik olmayız, ittifak kurmayız. Laiklik diyoruz, cumhuriyet değerlerine sahip çıkmak diyoruz. TKP’nin ilkelerinde, kavgasında bunlar yazıyor. Peki Şeyh Sait ne, mollalar ne? Şeyh Sait’e yoldaş diyenlere, biz yoldaş diyemeyiz, ittifak olamayız. NATO’ya hayır diyemeyenlerle de TKP ittifak olamaz.

“TKP’YE BÖLÜCÜ DİYENLERE ‘HÖST’ DERİZ”

‘Siz bölücü müsünüz’ sorusu da çok soruluyor. Neden bölücü olalım, illa bir şey olacaksak TKP yıkıcı bir partidir. Bu köhnemiş sömürü düzenini, karanlığı, yobazlığı yıkacağız. İyisini kurmak için kötüsünü yıkacağız. TKP’ye bölücü diyenlere ‘höst’ deriz. Biz kardeşçe yaşayacağımız, eşitlikçi bir ülkenin güçlü olmasını isteriz. İçimizdeki emekçi halk rahat etsin, refaha, eğitime ulaşsın, hiç kimse yoksul olmasın, ülke kaynakları sürekli gelişsin isteriz. Bu da güçlü bir ülkeden geçer. Güçlü bir ülke de birliğini sağlamış bir ülkedir. Özerklik, yerelcilik bunlar uluslararası tekellerin emperyalizmin tuzaklarıdır. Bütün ülke kaynaklardan eşit yararlansın diye, biz merkezi planlamadan yanayız. TKP bölücü olamaz, biz bu ülkenin birliğinin teminatıyız.

“BİZ SINIF TEMELİNDE SİYASET YAPARIZ. BİZ TARAFIMIZI KÜRT, TÜRK DİYE KURMAYIZ”

‘TKP, Kürt düşmanı’ diyorlar, ne münasebet, böyle bir şey olabilir mi? Bırakalım bu coğrafyada, ülkemizde yaşayan halkları; TKP’nin dünyadaki tek bir ulusa düşmanlık üretmesi imkansızdır. Kürt, Türk, Arap, Boşnak, Çerkes ve bütün etnik kökenler… Biz kimlik siyaseti yapmayız, insanları etnik kökenlerine ya da inançlarına göre ayıracak bir parti değiliz. Ama şunu biliniz ki, Türkiye’de bir Kürt sorunu var. Türkiye’deki Kürt sorunu, bu sistemin sorundur. Bu sorun, insanların ana dilde konuşma, eğitim görme hakkını elinden almıştır. TKP buna göz yumabilir mi, insan olan buna göz yumamaz. TKP, Kürtler adına siyaset yaptığını söyleyip hacılarla, mollalarla, şeyhlerle, işbirlikçilerle, patronlarla iş tutanlara karşı. Mehmet Sıddık Torun, Nihat Özdemir, Hamdi Ulukaya, bu isimleri duymuşsunuzdur. Bu isimler, Türkiye’deki en zengin Kürtlerden birkaç tanesi. Bizim için Koçlar, Sabancılardan hiçbir farkı yok. Biz sınıf temelinde siyaset yaparız. Biz tarafımızı Kürt, Türk diye kurmayız.

“EVET, OYLARI BÖLÜYORUZ”

Bir soru daha var: ‘Oyları bölüyor musunuz?’ Aslında bu bir soru değil, tehdit: ‘Oyları bölmeyin.’ Evet, oyları bölüyoruz. Emek ve sermaye, aydınlanma ile yobazlık, Amerikancılar ile bağımsızlıkçılar arasındaki oyları bölüyoruz. Burada bölmezsek, sandıkta bu oyları birleştirirsek Türkiye karanlıktan çıkmaz, tabii ki böleceğiz. Bizim de söz hakkımız var. Sosyalistlerin oyunu bölmeyin. Türkiye’nin yüzde 10’u ben sosyalistim ya da komünistim diyor. Biz oyumuzu istiyoruz. Bu düzeni değiştirecek olan parti hakkını istiyor. Oyları bölün ki bu ülkeyi ayağa kaldırın.

“SÖZÜMÜZ OLSUN, DERSİM’DEKİ ÖRNEĞİ ÇOĞALTACAĞIZ”

Bu seçim gerçekleşir, Erdoğan’ı yollarız. TKP ve umudu ayağa kaldırırız. Sonra yerel seçimler geliyor. Arkadaşlar biz Dersim’de bir ittifakla halkçı, toplumcu bir belediyecilik anlayışını yola çıkardık. Önümüzdeki seçimlerde bu örnekleri çoğaltacağız. Her yere yayacağız. Bunun için de güçlü bir TKP’ye ihtiyacımız var.  Şimdiden sözümüz olsun, Dersim’deki örneği çoğaltacağız.

“AÇIKTAN SÖYLÜYORUZ: CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA OY VERECEĞİZ”

‘Bir oy Erdoğan gitsin diye’ diyoruz. Hiç inanmadığımız, hiç desteklemediğimiz, karşısında durduğumuz mücadele etmeye devam edeceğimiz bir ittifakın adayına oy çağrısı yapıyoruz. Niye biliyor musunuz Erdoğan gitsin diye. Utana sıkıla değil, açıktan söylüyoruz cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vereceğiz. Düzenin sürmesi için çaba gösteren herkesin karşısına dikileceğiz. O zaman da oylarımızı TKP ambleminin altına vuracağız.”