Bolu Köroğlu Dağı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi proje alanının 38 bin 848 hektara düşürülmesine ilişkin TMMOB Mimarlar Odası Bolu Şubesince yapılan yazılı açıklamada, sınırsız rant koşullarının resmedildiği yeni bir tablo ile karşı karşıya olunduğuna dikkat çekildi. Açıklamada, "Ormanlarımızı, yaylalarımızı, meralarımızı, memleketimizin geleceğini bir avuç azınlığın çıkarına terk etmeyeceğiz" denildi.

TMMOB, Bolu'daki proje alanının şartnamesine dikkat çekti: "Sınırsız rant koşulları!"

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Bolu İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Perçin, Bolu Köroğlu Dağı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi’ndeki bilirkişi heyeti incelemesi ve proje alanının 38 bin 848 hektara düşürülmesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

Bolu Köroğlu Dağı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi’nde 8 adet köy, 20’si tescilli 60 dan fazla mera ve yayla bulunduğu ifade edilen açıklamada, “38 bin hektara düşürülen sözde “koruma” bölgesinde son şekliyle; Bolu Karacasu, Dörtdivan, Seben, Kıbrısçık ilçelerine ait alanlar ile Aladağ göleti, Taşlıyaylagöletini içine alan bu planda 8 adet köy, 20’si tescilli 60 dan fazla mera ve yayla bulunmaktadır. Yine plana konu belirlenen son alan tayini nesnel bir referans gözetilmeden; nehir, akarsu, vadi yatakları, tarımsal alan kullanımı, eğim ve yükselti durumları değerlendirilmeden yapılmıştır. Tüm bölgenin sadece turizm kullanımı için planlanması düşünülmüş; bölgenin ekolojik değerlerinin, önemli doğa alanlarının, habitatların sürdürülebilirliği araştırılmamıştır” denildi.

Neredeyse sır gibi tutulan plana ait ihale teknik şartnamesi incelendiğinde bilimsel gerçeklikten uzak, sözde amacına riayet eden hiçbir somut verinin yer almadığı, sınırsız rant koşullarının resmedildiği yeni bir tablo ile karşı karşıya olunduğu kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Bugün halkımız elektrik faturalarını nasıl ödeyeceğim diye düşünürken, en temel gıda ihtiyaçlarını temin etmek derdindeyken, iki-üç asgari ücret karşılığı bedelle bir ailenin sadece akşam yemeğini fatura edecek bir avuç azınlığın kar hırsı ne bilimle ne teknikle ne de vicdanla alakalı değildir. Kaldı ki bu hırsın temeli yaşam alanlarımızı yani ciğerlerimizi yok etmekle denktir.

'BİR AVUÇ AZINLIĞINİ KENTİMİZİN GELECEĞİNİ YOK ETMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ'

Anayasa’nın 169. Maddesine aykırı olarak, Devlet ormanı sayılan söz konusu alanın yapılaşmaya açılması acilen durdurulmalı, tanımında geçen ve “Koruma” ile ilgisi olmayan bu çalışmanın derhal sonlandırılması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki böylesi bir ormanlık alanı barındırmamakla birlikte, tüm bilimsel saiklerin karşısında ifade edilen Kanal İstanbul projesinin etki alanı bile 28 bin hektardır.

Bizler bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancıları olarak; tarımsal sürdürülebilirlik, doğal yaşam alanlarımızın korunması, geleceğimizin yok edilmemesi için kentin tüm paydaşlarıyla, halkımızla birlikte süreci takip edeceğimizi kamuoyuna sunar, bir avuç azınlığın kentimizin geleceğini yok etmemesi için mücadeleci olacağımızı bir kez daha hatırlatırız."