TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, 17 Şubat’a kadar Kanal İstanbul’a karşı dava açma hakkının olduğuna dikkat çekerek İstanbullulara çağrı yaptı: Gelin bu davayı Türkiye tarihinin en büyük davasına dönüştürelim, başka bir İstanbul daha yok

TMMOB’den Kanal İstanbul’a karşı dava çağrısı: Başka İstanbul yok!

Volkan ATEŞ

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, Kanal İstanbul Projesi’ne ilişkin düzenlediği basın toplantısında İstanbullulara çağrıda bulundu. Toplantıda, 17 Şubat 2020 tarihine kadar Kanal İstanbul Projesi’ne karşı dava açma hakkının olduğu hatırlatılarak, “Gelin binlerce, yüz binlerce insan bir arada bu davayı Türkiye tarihinin en büyük davasına dönüştürelim, tarihe İstanbul için almış olduğumuz bu yurttaş sorumluluğunu not düşelim” denildi.

Boğaz’ı değil İktidarı kurtarma projesi

Kanal İstanbul projesinin yaratacağı etkilerin halka doğru anlatılmadığının vurgulandığı toplantıda, “Bu proje Boğaz’ı değil sallanan iktidarı kurtarma projesidir. Projeye itiraz eden tüm İstanbullulara çağrımızdır; 17 Şubat 2020 tarihine kadar Kanal İstanbul Projesi’ne dava açma hakkınız bulunmaktadır. TMMOB, davaya gerekçe oluşturacak tüm bilimsel ve teknik altyapıyı halkın hizmetine sunmaya hazırdır. Gelin binlerce, yüz binlerce insan bir arada bu davayı Türkiye tarihinin en büyük davasına dönüştürelim, tarihe İstanbul için almış olduğumuz bu yurttaş sorumluluğunu not düşelim. Bir başka İstanbul daha yok” denildi.

Basın açıklamasını TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik okudu. Kanal İstanbul’un su kaynakları, tarım alanları, Marmara Denizi ve toplamda ekolojik risklerini tekrar hatırlatan Akçelik, “Yapılaşmaya açılacak olan kanal güzergâhında yaşayan insanlar yerlerinden edilecek, yerlerine “kanal manzaralı” evlerde yaşama imtiyazına sahip kimseler getirilecektir. Kanalla birlikte İstanbul’un kuzeyi ek bir nüfus yoğunluğu altına daha girecek, şehir yönetilebilir olmaktan çıkacaktır” ifadelerini kullandı.

“Projenin ÇED raporunda projenin çevresel ve sosyal etki alanı neredeyse kanalın başlangıç ve bitiş noktasıyla sınırlandırılmıştır” diyen Akçelik, “Oysa bu kanal; tüm İstanbul’u ve kanalın birleştirdiği iki denizin etrafında yer alan bölgeleri bir domino etkisiyle yıkma potansiyeline sahiptir. Sadece Türkiye’yi değil Karadeniz’e sınırı olan tüm ülkeleri de ilgilendiren bu projenin stratejik değerlendirmeye tabi tutulmaması da ayrıca bir tartışma konusudur. Hiçbir gemiyi kanaldan geçmeye zorlayamayacakları gibi, projenin belirtilen maliyeti de gerçekçi değildir. Kamu kaynakları bu proje ile gereksiz kullanılacak olup üstüne üstlük İstanbul halkı bunun bedelini yaşam alanlarıyla ödeyecektir. Projeyi ‘Çatlasanız da patlasanız da yapacağız’ diyenlerin bu aşırı bilimsel ve ikna edici tepkileri göstermektedir ki; Kanal İstanbul, Boğaz’ı değil sallanan bir iktidarı koruma projesidir. Uyarıyoruz: Ülkenin ekonomik sorunlarını böylesine büyük bir yıkımla çözemezsiniz. Seçilmiş ve sadece halkı temsil yetkisi verilmiş kişiler olarak halka rağmen bu projeyi gerçekleştiremezsiniz” ifadelerini kullandı.

tmmob-den-kanal-istanbul-a-karsi-dava-cagrisi-baska-istanbul-yok-677685-1.


TMMOB altyapıyı halkın hizmetine sunacak

Projeye karşı dava açacaklarını söyleyen Akçelik yurttaşlara da şu çağrıda bulunarak: “TMMOB ve bağlı odaları bu projenin yapılmaması gerektiğini ispatlayacak tüm bilimsel ve teknik alt yapıya sahiptir. Ancak projenin ilan edilişinden bu zamana kadar geçen sürede; karşısında tartışmak üzere hiçbir gerçekçi bilimsel ve teknik argüman görememiştir. Projeye itiraz eden tüm İstanbullulara çağrımızdır: 17 Şubat 2020 tarihine kadar Kanal İstanbul Projesi’ne dava açma hakkınız bulunmaktadır. TMMOB, davaya gerekçe oluşturacak tüm bilimsel ve teknik altyapıyı halkın hizmetine sunmaya hazırdır. Gelin binlerce, yüz binlerce insan bir arada bu davayı Türkiye tarihinin en büyük davasına dönüştürelim, tarihe İstanbul için almış olduğumuz bu yurttaş sorumluluğunu not düşelim. Bir başka İstanbul daha yok” ifadelerini kaydetti.

Basın açıklamasında söz alan Yüksek Mimar Mücella Yapıcı da ÇED raporunda projeden etkilenecek ilçe sayının 6 olduğunu ama bunun planda 8’e 9’a çıktığını söyledi. Yapıcı, Kanal İstanbul’un ilk kez açıklandığı 2011 yılından bir yıl sonra 2012 yılında çıkarılan Afet Yasası kapsamında rezerv alanı oluşturulduğunu bu alan içinde 3. Havalimanı ve bugünkü Kanal İstanbul’un olduğuna dikkat çekti. Yapıcı “Kanal üstünde inşa edilecek bütün köprüler heyelan bölgesinde yer alıyor” dedi.

***

Arsa alımına ilginç savunma

Kanal İstanbul güzergâhında arsa alanlar arasında Bakan Berat Albayrak’ın da olduğu ortaya çıktı. Tepki çeken olayla ilgili açıklama yapan Albayrak’ın avukatı Ahmet Özel de sosyal medyada alay konusu oldu. Özel arsayla ilgili “Yabancı almasın düşüncesiyle sıradan bir satın almayla Sayın Berat Albayrak tarafından satın alınmıştır” açıklamasında bulundu.

cukurda-defineci-avi-540867-1.