Öldürülen kadınlar hayatta yoklar. Siz onların namına mı hoş görüyorsunuz? Peki, erkek şiddetinin ne kadarı tolere edilebilir? İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi hezimetinden geri adım atın çünkü nefes alamıyoruz

Tolere bakanı

Fotoğraf: csgorselarsiv.org / Dilara Açıkgöz

“2020-2021 dönemi ülke geneli aile içi şiddet kayıt formu sayılarına bakıyoruz. Tabii, 2020 beraberinde bir akut dönemi de ifade ediyor yani pandemi sebebiyle oluşan ve alışkanlıkları bir anlamda değiştiren, şiddeti oransal olarak değilse bile şiddetin yoğunluğu itibarıyla biraz daha artıran bir dönemden bahsediyoruz.”

“Nitekim, tabloya baktığınızda da mesela, Ocak 2020 itibarıyla 19 bin 582 olan sayı, şubat ve martta bir parça hani tolere edilebilir sayılarda artarken Nisan 2020’de bir düşüş, ciddi bir düşüş gösteriyor, sonra tekrar artmaya başladığını görüyoruz.”
“Survive duygusu devam ederken sonra o stresin oluşturduğu ciddi bir yükselme…”

Bu da oldu... İktidar partisince kadına yönelik erkek şiddetinin tolere edilebilirliğini en sonunda biri ağzından kaçırdı.

Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık 20 Mayıs 2021 tarihli Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Komisyonu’ndaki konuşmasından bazı bölümler basına yansıdı. Üstte yazılı olan tırnak içindeki cümleler de komisyon tutanaklarının on birinci sayfasından.

Yazının sonunda yazmayı düşündüğüm cümleyi baştan yazayım; Artan şiddeti “tolere edilebilir” gören, “survive duygusuyla” açıklayan bu bakanlık yönetimi ile kadınlar, çocuklar, LGBTİ+’lar güvende değil. Koruma altındaki çocuğu ifşa eden bir bakanın bu sözüne şaşırdım mı? Hayır. Ancak bu kötü yönetilme haline itirazım var. Hem de çok!

Sayın Bakan hangi istatistiklere göre bu açıklamayı yaptınız? Çünkü o kadar araştırıyoruz ancak herhangi bir veriye rastlayamıyoruz. Bu yüzden de karanlık bir koridorda duvarlara çarpa çarpa ilerliyoruz. Siz de bunun farkındasınız ki 2014 yılından bu yana şiddet araştırması olmadığını söylemişsiniz ama 2014 de değil maalesef, en son elde edebildiğimiz veri 2009 senesinden kalma. Hatırlarsınız dönemin DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın soru önergesine cevaben o dönemdeki Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıkladığı istatistikler tüylerimizi diken diken etmişti. Sayın Ergin’in açıklaması kadına yönelik cinayetlerin 2002’den 2009’a kadar yüzde 1400 oranında arttığını ortaya koymuş, 2009’un ilk 7 ayında 953 kadının öldürüldüğü verisi bilgimize sunulmuştu. Yani o gün bugündür data yok maalesef sayın bakan.

Bir de merak ediyorum, mensubu olduğunuz iktidar partisinin diline pelesenk ettiği “kadına yönelik erkek şiddeti ile mücadelede sıfır tolerans”tan tolere edilebilir şiddet noktasına nasıl geldiniz?

Peki, erkek şiddetinin ne kadarı tolere edilebilir? Bir tokat? Üç kırık kaburga? Bir morarmış göz?

Kime ve neye göre tolere edeceğiz?

Yoksa size göre mi sayın bakan?

Öldürülen kadınlar hayatta yoklar. Siz onların namına mı hoş görüyorsunuz? Lütfen biraz izan!

Tahmin ediyorum ki, birkaç gün önce sizi protesto eden kadınlara karşı söylediğiniz gibi bu yazı için de “Algı operasyonu bu” diyeceksiniz. Umarım demezsiniz çünkü derdimiz erkek şiddeti ile tavizsiz mücadele edilmesi, derdimiz kadınların, çocukların, LGBTİ+’ların şiddetsiz bir hayat sürmesi, derdimiz yaşamak…

Çocuğunun gözü önünde çocuğunun annesinin gırtlağını kesen o erkek failler keşke bilseler ki bu devletin erkek şiddeti ile mücadelesi etkin ve etkili. Ancak gelin görün ki durum öyle değil ve hatta tam tersi yönde seyrediyor.

Gelin İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi hezimetinden geri adım atın, sözleşmenin çizdiği erkek şiddeti ile mücadelenin yol haritasını uygulayın, çünkü nefes alamıyoruz.