Topçular, popçular ve katiller

RANA MELEK

Alper Canıgüz’ün yarattığı ve okur karşısına ilk çıktığı andan beri kült bir karaktere dönüşmüş olan Alper Kamu, kendi dilinden anlattığı ilk macerasında, “Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım” diyerek selamlıyordu okuru.

2004 senesindeki bu tanışmanın üzerinden 17 yıl geçti ve Alper Kamu 2021 senesinin ekim ayında, yazarın ‘Bir Kamu Davası’ başlığı altında topladığı serinin üçüncü kitabı ‘Kıyamet Park’la birlikte bir kez daha okurla buluştu. Aradan geçen 17 yılda, Alper Kamu çürümeye hâlâ direniyor ve inatla beş yaşında kalmayı sürdürüyor.

Dünyanın en küçük dedektifi Alper Kamu, yeni macerasını anlattığı bu kitapta, “Yakında dünya daha iyi bir yer haline gelecek çünkü ben daha iyi biri olacağım; ama önce halletmem gereken işler var. Kana susamış katiller, vicdansız soyguncular, arsız yalancılar, yozlaşmış siyasetçiler ve cehenneme uzanan yolun taşlarını döşeyerek kendi halinde yaşayıp giden iyi niyetli vatandaşlar... Düşmanlarımın listesi kabarık, yolum çetrefilliydi amma velakin her şeyin bir sırası vardı” cümleleriyle karşılıyor okuru. Çünkü Alper Canıgüz, beş yaşında olsa da ‘bütün çocuklar melektir’ klişesine, tabiri caizse, nanik yapan bir karakter yaratmış. Alper Kamu, ‘büyümüş de küçülmüş’ ifadesinin vücut bulmuş hali olmakla birlikte o ukala çocuk şımarıklığından fersah fersah uzak. Karikatürleştirilmeye çok müsait bir çizgide duruyor ama Canıgüz bundan özenle kaçınarak karakterin gerçekçiliğini başarıyla koruyor.

‘Kıyamet Park’ da aynı karakterin maceralarına odaklanan ilk iki kitap gibi eğlenceli, okuması keyifli, gözlemleri ve tespitleriyle okuru yakalayan, kelime oyunları, psikolojik çözümlemeleri, toplumsal ve politik göndermeleriyle bir solukta okunuyor. Anlatıcı görevini yine ilk iki kitaptaki gibi romanın ana karakteri Alper Kamu’nun üstlenmesi de okurun karakterle kurduğu bağı güçlendiriyor. Yazarın psikoloji eğitimi almış olması romandaki psikolojik çözümlemeleri gerçekçi kılarak derinleştirirken yazar kimi ‘bilgili’ anlatıcıların düştüğü tuzaklardan da titizlikle kaçınıyor ve bu satırlarda her şeyden önce bir hikâye anlatıcı olduğunu unutmayarak hızlı ve tempolu kurgusuyla okurun elini sımsıkı tutuyor.

‘Kıyamet Park’ı ilk iki romandan ayıran iki ana özelliği var. İlki, bu seferki maceranın diğer iki kitaba ev sahipliği yapan Ömer Celal Bey Sokak ve çevresinden ayrılarak Antalya’ya, yeni kurulmuş bir eğlence merkezi olan Kıyamet Park’a taşınması. İkinci önemli farksa Alper Kamu’nun cinayet soruşturmasındaki rakibinin bu kez polis teşkilatı değil, yine kendisi gibi zekâsıyla fark yaratan bir çocuk olması. Beş yaşındaki Alper Kamu ile sekiz yaşındaki Altan’ın arasındaki çekişme, romanın halihazırda merak uyandıran temposuna bir katman kadar ekliyor.

Sevilen karakterlerin maceralarını sürdüren serilen okurda genellikle uzadıkça tadını kaybedecek kaygısına neden olsa da Alper Kamu her kitapla birlikte okuru kendine bir kez daha hayran bırakmayı başarıyor. Topçuların, popçuların ve katillerin kol gezdiği ‘Kıyamet Park’da eğlenceli dili ve çözülmeyi bekleyen gizemleriyle okura keyifli saatler yaşatıyor.