Toplanma alanları yok
Tuğçe ÇELİK
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası tarafından Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde “Türkiye’nin Gerçeği 17 Ağustos Depreminin 25’inci Yılında Marmara Bölgesinde Mimarlık Planlama ve Afet Yönetimi Sempozyumu” düzenlendi.
Sempozyumda 6 Şubat 2023 Hatay-Maraş Depremleri ile 17 Ağustos 1999 İzmit ve 12 Kasım 1999 Düzce depremleri irdelenerek gelecekte yaşanabilecek deprem felaketiyle ilgili uyarılarda bulunuldu. Balıkesir, Bursa, Çanakkale, İstanbul Büyükkent, Kocaeli ve Sakarya şubeleri ile çok sayıda akademisyen ve araştırmacının katılımıyla gerçekleştirilen sempozyumda deprem araştırmalarının sunumu yapılarak çözüm önerileri sıralandı. Sempozyuma dinleyiciler yoğun ilgi gösterdi.
Açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası Genel Başkanı Zeynep Eres Özdoğan, “6 Şubat Depremleri sonrasında yaşanan belirsizlikler nedeniyle halkın barınma hakkı tartışmalı bir hale dönüştürülürken bir yandan da bilimsel kent planlama ilkelerinin göz ardı edildiği imar yaklaşımıyla yeniden afet oluşturma riski yüksek bir yapılaşmanın önü açılmaktadır. Yaşananlardan çıkaracağımız en büyük ders ülkemizin ne afet yönetme sürecinde ne de sonrasında temel toplumsal yaşantının kurgulanması aşamasında örgütlü bir kurumlaşmasının olmamasıdır” dedi.
Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Hem yerinde dönüşüm hem kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında 28 bin yapı stoğunun 15 binini dönüştürdük. Kadıköy’de yapılar el değiştirdiği için kentsel dönüşüm hızlı ilerleyebiliyor. Hasanpaşa, Caferağa, Rasimpaşa gibi bölgelerde SİT alanı ilan edilen yerlerde kentsel dönüşüm yapmamız zorlaşıyor. Buna çözüm bulunmalı.”
SİNERJİMİZİ KAYBETTİK
Sempozyumun ilk oturumu Prof. Dr. Alper Ünlü’nün sunumu ve moderatörlüğüyle gerçekleştirildi. Ünlü, “Marmara depremi bir milattı. Fakat 25 senede bu milatla ilgili hesaplaşmayı çok az alanda gerçekleştirdik. 2007 Deprem Yönetmeliği önemli bir atılımdı. 2012’de 6306 Sayılı Kanun çıkarıldı. Bunlar ülkemiz için önemli kilometre taşları. Ama sonuç olarak 6 Şubat’ta iki depremle yine sarsıldık. Altın saatler, kara saatlere dönüştü, AFAD ortada yoktu, Devlet orduyu sahaya sürmedi, Kızılay ise hiç yoktu. Bağış yönetimi açısından tam bir kaos yaşadık. Enkaz yönetimi tam anlamıyla bir yönetimsizlik örneğiydi. Sonuç olarak 2001’de Bülent Ecevit’le başlayan depreme yönelik çalışma sinerjisini 2023’te kaybettik” dedi.
TSUNAMİ VE HEYELAN OLABİLİR
Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “İstanbul ve Deprem” başlıklı konuşmasında büyük kentlerde yaşanabilecek deprem felaketlerinin altını çizdi. Ersoy, “Dünyada 33 tane megaşehir var. Bunlardan biri de İstanbul. İstanbul, nüfusu nedeniyle zarar görebilirliği de üzerine çekiyor. Marmara’da 28 milyon insanın yaşadığını biliyoruz. Marmara’daki herhangi bir deprem sadece İstanbul’u değil pek çok ili etkileyebilir, tsunami yaratabilir, Haliç'te heyelan olabilir. İstanbul, dünya üzerinde doğuyla batıyı bağlayan bir tedarik köprüsü üzerinde yer alıyor. Marmara’daki bir deprem sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor, tüm dünyayı ilgilendiriyor. Tarihi okusanız İstanbul’un tarih boyunca yıkıcı depremler yaşadığını görebilirsiniz” diye konuştu.
MAHALLELER ÖRGÜTENMELİDİR
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, “Deprem Gerçeğimiz; Büyüyen Kentler, Artan Riskler” başlıklı sunumunda merkez ve yerel yönetimlerin işbirliğinin önemini vurgulayarak önerilerde bulundu.
Eyidoğan şöyle konuştu:
“İnşaat mühendisleri, şehir plancıları, mimarlar olmadan deprem çalışmaları yapılmamalıdır. İstanbul gayrisafi milli hasılanın yüzde 40 civarında payını alıyor. Dolayısıyla kentsel ve sektörel riskler oldukça büyük. Kentsel risk gerileme ve risk yönetimi konularında teknik yöntemlerin geliştirilmesi, bunların imar sisteminde gerçekleştirilmesi ve ilgili mevzuatlarda halkla ilişkiler yapılması lazım. Açık alanlar ve uzun süreli barınma alanları oluşturularak, haberleşme ağı ve ulaşım sistemi geliştirilmelidir.”
ÖNCELİKLE YIKIM ENGELLENMELİ
Prof. Dr. Alper İlki, “1999 Depremlerinden 2023 Kahramanmaraş Depremlerine Mevcut Yapıları Deprem Riski, Önceliklendirme ve Riskin Azaltılması” başlıklı konuşmasında deprem riskinin azaltılması için güçlendirmenin önemine dikkat çekti. İlki konuşmasında, “6 Şubat Depremleri dünyada yaşanmamış bir felaketti. Ülke hazır değilse bu kadar büyük bir hasarla karşılaştıktan sonra kurtarma çözüm değildir. Öncelikle yıkımın önlenmesi gerekir. 1999 depremi olmasaydı deprem yönetmeliği uygulanmayacaktı. 2007 yönetmeliğine onarım ve güçlendirme hakkında maddeler de eklendi. 99 depreminde büyük kayıplar verdik ancak yasal anlamda bir şeyler de değişti. Yönetmeliğe uygun tasarım yapılırsa hasarla daha az karşılaşıyoruz. Yönetmelik doğru biçimde uygulanmalı ve denetlenmeli” diye konuştu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇÖZÜM DEĞİL
Yüksek Mühendis Mimar Mücella Yapıcı, "Mimarlar Odası Perspektifinden İstanbul’un 17 Ağustos’tan Günümüze Deprem Hazırlığını Değerlendirmek" başlıklı sunum gerçekleştirdi. Yapıcı, yapıların kat sayısını artırmanın tehlikelerinin altını çizdi. Yapıcı şöyle devam etti:
“Kat sayısı, yükselti artıyor ama toplanma alanımız yok. Deprem bölgesinde önümüze gelen tek seçenek kentsel dönüşüm. 99’da Dünya Bankası bir rapor yayınlayarak ‘küresel ekonomiye eklemlenmek için yarışmacı kentler ortaya çıkarılmalı’ dedi. Neoliberal ekonomi kentleri sermaye birikiminin hem öznesi hem nesnesi yapıyor. Küresel ekonomiye girmek için bunu bize dayattılar. Kentler yarıştırılmaya başlandı ve kentsel dönüşümün başlangıcı da bu şekilde oldu. Farklı çözümler de düşünmeliyiz”