2022, Cumhuriyet’in 100. yılına denk gelecek kritik seçim sürecine dair uzun ve çalkantılı bir hazırlık dönemi olarak tarihe geçecek. İktidar cephesinin zayıfladığı, buna karşın Meclis muhalefetinin bir türlü istediği ivmeyi yakalayamadığı 2022’den çıkarılacak çok ders var.

Senenin başında moto-kuryelerden fabrika işçilerine kadar uzanan bir protesto dalgası baş göstermişti. Reel ücretlerin enflasyon karşısında gerilemesi, asgari ücretteki artışın birkaç ay içerisinde erimesi halk nezdinde büyük bir öfkeyi tetiklemişti. Bu öfke, ülkenin dört bir yanına yayılmaya adaydı. Nitekim batı illerinde caddelerden, atölyelerden itiraz sesleri yükselirken Mardin’den Bitlis’e birçok ilde yüksek elektrik faturalarına karşı protestolar düzenleniyordu. İktidara erken seçim talebiyle sandıkta hesap sorma potansiyeli taşıyan bu dalga Meclis muhalefetinin sessizliği ve seçimi bekleme tavrı nedeniyle kuvveden fiile çıkarılamadı. Ana akım muhalefet, toplumsal tepkileri törpülemeye çalıştıkça kendi ayağına kurşun sıktı.

2022’nin ikinci ayında, sözünü ettiğimiz toplumsal tepkiler büyürken, 6’lı Masa ilk toplantısını gerçekleştirdi. Masanın kuruluşu, birbirine benzemeyen siyasal partilerin iktidar karşısında yan yana gelmesi ve birlikte yol yürüyeceklerini halka duyurması genel olarak kamuoyunda olumlu bir algı yarattı. Masanın ortaklaştığı nokta, tek adam rejiminin ortadan kaldırılması ve “güçlendirilmiş” bir parlamenter sistemin inşa edilmesiydi. Bu konuda belirli bir mesafe de kaydedildi ancak zaman içinde 6’lı Masa’nın görüşme turları, heyecan verici bir gelişme olmaktan çıkarak rutin bir faaliyete dönüştü. Liderlerin ve parti sözcülerinin zaman zaman birlikte yaptığı açıklamaları saymazsak içe kapalı bir mekanizma olmanın ötesine geçemedi. 2022 sonbaharına gelindiğinde 6’lı Masa’nın insicamının bozulduğuna dair göstergeler çoğaldı. Bugün itibariyle 6’lı Masa’nın iddiasını artırıp artıramayacağı CB adaylığı tartışmasına kilitlenmiş durumda. Siyaseti lider diplomasisine indirgemenin hazin sonucu kitlelerin umutla karamsarlık arasında durmadan salınması.

2022’ye tepetaklak başlayan iktidar, muhalefete yönelik katmanlı bir saldırı politikası izledi, seçimlere doğru vitesi iyice yükselteceğini halihazırda kanıtlamış oldu. Ne pahasına olursa olsun iktidardan gitmeme “konsepti”nin ilk ayağı HDP’ye açılan kapatma davasıydı. Davanın açıldığı ilk günden bugüne tanık olduklarımız iktidarın 2015’te girdiği yoldan milim sapmaksızın ilerlediğini gösteriyor. HDP’nin seçimlerden önce kapatılması için büyük bir çaba sarf ediliyor. Muhalefete yönelik yargı marifetiyle girişilen operasyonların bir diğeri CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan davalardı. Her iki davadan da siyasi yasak kararı çıktı. Ancak bu kararlar çokça yazıldığı üzere yalnızca 2019 seçimlerinin rövanşını almak için formüle edilmemişti; aynı zamanda 2023 seçimlerinin hazırlığı niteliğindeydi. Soylu’nun İmamoğlu hakkındaki karar kesinleşmeden onu görevden almak için yürüttüğü kampanya hem iktidar içindeki güç savaşının hem de seçim stratejisinin şifrelerini içinde taşıyor. 2023’ün ilk günlerinde Soylu’nun temsil ettiği siyaset İstanbul üzerinden gücünü son bir kez test edecek.

İktidar cephesinin rakip gördüğü siyasal öznelere savaş açmakla yetindiğini söylemek rejimin niteliğini tam kavrayamamak demek. Yaz ayları boyunca keyfi bir biçimde gerçekleştirilen festival yasakları, kamusal alanlara erişimin sudan bahanelerle sınırlandırılması, toplumsal muhalefetin her türlü eylemine yasak getirilmesi kavganın partilerle ya da kişilerle sınırlı olmadığını kanıtlar nitelikte. 2022 boyunca iktidar, siyasal İslam ajandasını laik yaşam alanlarını kuşatarak uygulamayı sürdürdü.

Tablonun karanlık tarafı fazla, ancak bu değişim için umut olmadığı anlamına gelmiyor. Toplumsal muhalefet, ana akım siyasetin kitleleri politik katılımdan uzaklaştırmak için giriştiği tüm mühendisliklere rağmen iktidarın dayatmalarına karşı sesini yükselterek umudu taze tuttu. Saraçhane’de toplanan binlerce insan İmamoğlu’na ve İBB’ye yönelik saldırıyı püskürtmek için aktif bir güç oluşturdu. Sosyalist Güç Birliği, Kadıköy’de tarikat ve cemaat düzenine son verme kararlılığıyla bir araya geldi. Böylece değişim için sandığı beklemenin ötesine geçen, toplumun dinamizmini canlı tutan kanalların açılması gerektiği bir kez daha tescil edilmiş oldu.

Her ne kadar Meclis muhalefeti yalpalasa ve bu yalpalamalar iktidara zaman kazandırmış olsa da değişim isteyenler 2022 boyunca büyümeye devam etti. Mersin Mezitli, Taksim saldırılarında korkuya ve iktidarın güvenlikçi diline teslim olmayan geniş toplumsal kesimler, İslamcı örgütlenmeler ve dayatmalar konusunda da daha cesur tepkiler göstermeyi başardı. Meclis muhalefeti, toplumun ilerici güçlerinin gösterdiği cesareti örnek alırsa 2023 bir değişim yılı olacak, “yeter gönderelim” diyenler birlikte kazanacak.