"Kürt sorunu yoktur!"

İyi güzel de kardeşim, bir sorun olmalı değil mi?

Yoksa durup dururken mi insanları öldürüyorsunuz?

Önce sorunun adını koyun ve sonra da çözüm önerilerinizi anlatın... tıs yok, kükreyerek bağıran kirli işleri için geri çekildi.

İnsanları da öldürmeyin... Ama başka ilkeler vardır, bir insana sen şusun sen busun bundan dolayı sorun yaşıyoruz, sen şu olsaydın başına bunlar gelmezdi denmez... İnsanlar Kürt ya da Türk olmayı seçmezler…

Türkiye’nin kâbusu şu: genelde devlet, toplumun merkezileşmiş aklını temsil eder ve topluma hizmetle mükelleftir...

Bunların arasında en önemli iki unsur, halkın eğitilmesi ve can güvenliğidir, aynı nedenle yüksek nitelikli insanlar etkin görevlere getirilirler. Oysa bizim sistemimize bakıyorsunuz, görevliler olayların sorumluluğunu almıyor, dahası nitelikli değiller, en kötüsü de halka yalan söylüyorlar. Eğitim de can güvenliği de diplerde, oysa iktidar bağırıp çağırıyor. Savaş Türkiye’de uzun on yıllardır siyasi iktidarın milleti susturma görüntüsü altında, gerçek anlamını yitirmiştir ve anlaşılıyor ki siyasi iktidar millete savaş açmıştır. Bunun gerçek anlamı yabancılaşmadır, siyasi iktidar bir devlet gibi davranmıyor da, bir örgüt gibi davranıyor, anlaşılan budur.

Türkiye’de utanmaz biçimde toplumsal sorunlardan dolayı milleti suçlayan bir siyasi iktidar geleneği vardır, sorunlardan dolayı sivilleri suçlayan devlet geleneği, siyasi iktidarın millete yabancılaşmasının en açık göstergesidir.

Barış isteyenleri yargılıyor, akla bak akla, şaşarım ben buna, akademisyenleri yargılıyor, basın mensuplarını yargılıyor, en azametli saldırılarını ise doğruları söyleyenlere yapıyor, siz açıkça milletle alay ediyorsunuz.

Bu ülkede, güzellikler kaybolup gidiyor, aptallık ise daimi ve yayılmacıdır, akıl sağlığı nadiren görülür, aptallaşma ise toplumun harcıdır.

İnançlı bir bilim adamı ve filozof olan Pascal diyor ki “I would prefer an intelligent hell to a stupid paradise.” (Akıllı bir cehennemi aptal bir cennete tercih ederdim) Türkiye’de olan nedir? Aptalca bir cehennemi ürettik içinde boğuluyoruz, ama buna rağmen iktidardakiler kabadayı gibi konuşmaya tehdit etmeye devam ediyorlar, o da yetmiyor, mafya babası meydan okuyor, basına demeçler veriyor, bari utanmanız olsun.

Şu toplumsal talepler için nice yanıp yok olan var: ÖZGÜRLÜK, BARIŞ VE DEMOKRASİ.

Ve şunu hiç unutmayın, cahillik, aptallık ve kibir bütün bu binyılların mücadelesi ile kurulmuş şeyleri ne kadar kolay yakıp yok edebilir...

Bizim halimiz bundan 2500 yıl önce yazılan şu diyalog da en açık haliyle karşımıza çıkıyor: “Talk sense to a fool and he calls you foolish,” (Euripides, Bakhalar)”bir aptala akıllı sözleri edersin ve o da sana aptal der.”

İnsanlar ifade özgürlüğünü düşünce özgürlüğünü telafi etmek için talep ediyorlar, düşünme özgürlüğünü ise nadiren kullanıyorlar. Akıl bu toplumda tehlikeli hale gelmiş, onun için toplumu aptallaştırmaya çalışıyorlar, ama öyleyken dertten kurtulamazsınız, daha büyük dertlere düşersiniz, tarihimizin gerçekten dip noktalarını yaşıyoruz, zalimlik hiç bu kadar ölçüsüz milleti tehdit etmiyordu.

Utanmadan Osmanlı Hanedanına maaş bağlanması için mecliste başvuru yapanlar oluyor, yahu beyler, Osmanlının borçlarını Cumhuriyet yaklaşık 30 yıl boyunca ödemişti, bunu unuttunuz mu? Osmanlının aldığı dış borçların genellikle halkın iaşesi için değil, sarayın harcamaları için alındığını bilmiyor musunuz?

Einstein’ın mükemmel sözlerinden birisi şu: “İki şey sonsuzdur: evren ve insanın aptallığı; ve evrenin sonsuzluğu konusunda emin değilim.” Bunun devamı da aynı şekilde zamanın hiç geçmemesinden anlaşılıyor, her gün felaket haberleri ile uyanan bizler için AKP iktidarı hiç bitmeyecekmiş gibi geldi. Yıllar geçmiyor birincisi, ikincisi AKP döneminde kamuya karşı en açık suçları siyasi iktidar işlemesine rağmen, sivil olanlar en çok AKP iktidarı döneminde bizzat yetkililer tarafından yapılan şikâyetle suçlandılar. Kâbus burada bitmedi, yurtdışına sıçradı.

Kadın düşmanlığı yeni dönemin alametifarikası, oysa ki, Tarih hakkında bir şeyler bilen herkes şunu bilir: büyük toplumsal değişimlerin kadınların ayağa kalkması olmadan gerçekleşmesinin imkânsızdır. Toplumsal ilerleme tam olarak kadın milletinin toplumsal konumu ile ölçülebilir.

Doğanın yasalarının ötesine geçmek neredeyse tamamen imkânsızdır. Tarihsel olarak farklı koşullarda değiştirilebilir olan yalnızca doğa yasalarının kendilerine somutlayacağı biçimler olabilir.

Türkiye’de aptallık yaygınlaşıyor, çünkü iktidar kendi aptallıklarını meşrulaştırmak için aptallara ihtiyaç duyuyor, yedirdikçe daha çok yalan söyleyenlerin Dindar İmajına bürünmesi kadar açıkça dini yalanlayanlar bulunmazlar, onların veballeri ise insanlığa bildirilmiştir.

Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olacağı net, söylemiş (ruhu şad olsun), yalnız millet bir türlü egemen olamıyor, işte tarihimizin acı hülasası.