Karl Marx’ın ünlü sözü “Din toplumların afyonudur” yıllar içinde futbola da mal edildi. Aslında gözümüzün önünde olan gerçeği kabul ettik. Futbol kitlelerin afyonuydu. Meşgul ediyor, gündem yaratıyor, gözümüze perde indiriyordu. Ne memleket meselesi, ne siyaset, ne terör... Hiçbir şeyi görmez oluyorduk.

Sadece afyon ile uyuşturulanlar değil bizzat uyuşturanlar söylüyordu zaten gerçeği.

Yıllar önce Franco’nun desteklediği ‘kralın takımı’ Real Madrid pompalandığında halk memlekette olan bitene kayıtsız kalıyor dahası futbol ile birlikte krala sempati duyuyordu. Antifaşist ve cumhuriyetçi tarafın Real Madrid karşısına Bask bölgesinden Barcelona ve Atletico Bilboa’yı çıkarması da tesadüf değildi. Devlet başkanları halkı uyutmak için 50 bin kişilik ‘beşikler’ yaptığından bahsediyordu açıkça.

Türkiye’de de durum farklı değil elbette. Özellikle iletişimin kısıtlı olduğu 80’li - 90’lı yıllarda futbolla yatıp futbolla kalktık. İnternet ve sosyal medyanın olmadığı, haber kaynaklarımızın devlet televizyonu - radyosu ve birkaç gazeteden ibaret olduğu dönemlerde bize ne verilirse ona inandık. Salı’ya kadar haftanın maçlarını, hafta içiyse futbolcuların garip pozlarla süslenmiş röportajlarını okuduk. Bu dönem Televole çağına kadar sürdü. 2000’lere geldiğimizde ve artık internet yavaş yavaş hayatımıza girdiğinde de pek farklı değildi aslında durum. 2001 krizi üzerinden geçmiş bir ülke olarak 2002 Dünya Kupası’nda üçüncü olduk. Aylarca sürdü neşemiz, paramız yoktu ama başarımız vardı. Aradan on yıldan fazla geçip 2013’e gelindiğinde de durum pek farklı değildi. Reyhanlı patlamasının ertesi günü oynanan Fenerbahçe - Galatasaray derbisi de hemen her şeyi unutturdu. Zaten maçın başında açılan pankartlar ve kola takılan siyah bantlar haricinde kimsenin pek umrunda değildi.



Uzun lafın kısası bizim için hep afyondu futbol. Tribünler her şeyden koptuğumuz, gündemden uzaklaştığımız, uykuya dalıp güzel rüyalar gördüğümüz beşiklerimizdi, bugüne kadar. Son günlerde yaşanan terör olaylarının hepsinden farklı olduğunu ise afyon etkisi yapmadığından anlıyoruz. Bu ülkede her şartta ve her durumda oyanan derbi maçı ertelendi.

Elbette o gün kimse için güzel ve heyecanlı bir gün değildi. Terör saldırılarında hayatlarını kaybedenler bir tarafta, ateş bu kez futbol sahasına da düşmüş Umut Bulut babasını kaybetmişti. Yine de ertelenmedi. Taraftar sarıp atkısını boynuna yola düştü. Fakat bu kez alıştığımız semtlerin dışında da çok fazla taraftar vardı. Stad girişinde çok detaylı aramalar olacağı söylendiğinden normalden çok daha erken gidildi stada. Ve gelen ilk haber maçın seyircisiz oynanacağı oldu. İçerideki taraftar tahliye edildi. Sosyal medya sallandı. Seyircisiz oynanmasının adil olmadığı söyledi herkes. Maç için stada gelen taraftarın tansiyonu yükseldi. Bir müsabakanın güvenlik nedeniyle ertelenmesi için bile Cumhurbaşkanı devreye girdi.

Maç bu hafta Çarşamba günü oynanacak. Milletçe sürekli diken üzerindeyiz. Bize her şeyi unutturan futbol bile tatsız. Futbolun bizi uyuşturabilmesini dilediğimiz günlerdeyiz. Fakat o bile afyonumuz olmaktan uzak.