Kütüphaneler tıklım tıklım ama raflara sırtı dönük test çözen pasif kullanıcı çokluğundan ibaret. Sınav yarışının kitapsız koşucuları eğitim sisteminin mağdurları

Toplumun fırsat eşitliği: Kütüphane

Aydın İleri - Kütüphaneci-Yazar @aydinileri - aydinileri@gmail.com

Uygarlık tarihi ile yaşıt bir meslektir kütüphanecilik. En eski, en kutsal meslekler arasındadır. Yazı ile yaşıt, insanlığın hafızasını derleyen, toparlayan, koruyan geleceğe aktaran, bilgi mabedidir. Teknolojiye kaynaklık eden ve teknoloji ile daha da değer kazanan bir meslektir. İnsan var oldukça var olacak toplumsal fayda üretmeye devam edecektir…

Kütüphaneler toplumların en önemli kültür kurumlarındandır. Kütüphanelerin çeşitliliği, çokluğu ve niteliği toplumlardaki gelişmişlik ve refah seviyeleriyle orantılıdır. Günümüzde istatistik biliminin verdiği kütüphane sayılarımızla bu refahtan ne kadar mahrum olduğumuzu açıkça ortadadır.

Anadolu coğrafyasında antik dönemden cumhuriyet dönemine kadar köklü kütüphanelere ev sahipliği yapmış kültürel bakımdan zengin bir mirasa sahibiz. Bir yanda yazının ilk örnekleri çivi yazı ve kil tablet bu coğrafyanın kültürel mirası, bir yanda İskenderiye Kütüphanesi ile yarışan kitabın bugünkü formunu kazandıran, Parşömeni icat eden Bergama Kütüphanesi’nin mirası, bir yanda Efes Celsius Kütüphanesi mirası, Bir yanda vakıf kütüphaneleri, medrese kütüphaneleri mirası… Böyle köklü mirastan payımıza düşeni alamamış olmamız toplumsal bir sorun!

Okul öncesinden başlamak suretiyle çocukların ve sonrasında gençlerin ve toplumun tüm kesimlerinin kitapla, kütüphane ile olan bağı gittikçe kopuyor. Kütüphaneler tıklım tıklım ama raflara sırtı dönük test çözen pasif kullanıcı çokluğundan ibaret. Sınav yarışının kitapsız koşucuları eğitim sisteminin mağdurları.

Çocuk coğrafyası kitaptan yoksun. Evde, okulda, mahallede kitap yok. Çocuklukla başlayan bu yoksunluk analitik düşünemeyen bireylerin yoksulluğuna dönüşüyor. 20 milyon çocuğun bulunduğu ülkemizde 40 adet bakımsız müstakil çocuk kütüphanesi ile hizmet veriyoruz. Okul kütüphaneleri istatistiklerde var gerçek hayatta yok. Geçici kapalı halk kütüphanelerimizi saymazsak 100 bin kişiye 1 halk kütüphanesi düşüyor. Çoğunluğu metrolpolde olan toplamda 11 milyon insanın yaşadığı ilçelerde halk kütüphanemiz yok. Akademik kütüphanelerimizin bir kaçını saymazsak akademiye bilime koleksiyon yetersiz. Harvard Üniversitesinin kütüphane bütçesi Türkiye’deki bütün üniversitelerimizin kütüphane bütçesinden daha fazla.

Türkiye’deki çalışanların yüzde 40.3’ü asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücret 1603 TL.

Türk-İş’in açıkladığı rakamlara göre, 4 kişilik bir ailenin zorunlu aylık harcamasını yansıtan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1662 TL, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 5415 TL oldu.

Yoksulluk ve açlık sınırı rakamları belirlenirken kitap ve kültür-sanat harcamaları hiç hesaba katılmıyor.

Asgari ücretle ile güç kanaat 1 ay yaşamaya gayret eden aileler; çalışanların nerede yarısını oluşturuyor. İşsizlik rakamlarına eklesek durum gittikçe vahimleşecek. Fırsat eşitliği kurumu olan kütüphanelerden en çok asgari ücretliler ve aileleri yararlanıyor. Dezavantajlı gurupların sayısının çoğaldığı ülkemizdeki eğitim ve kültür uçurumu daha da derinleşiyor.

Sadece kitaplarla değil birçok kültürel, sosyal, teknolojik hizmeti halka sunması gereken halk kütüphanelerinde; halkın yaşam boyu eğitim kurumlarında, halkın üniversitelerinde niteliksel ve niceliksel iyileştirilmeye bir an önce gidilmelidir. Kütüphanelerde çalışanların kütüphanecilik/bilgi ve belge yönetimi eğitimi almış ehil yurttaşların çalıştırılması verilecek hizmetin niteliğini arttıracak en önemli unsurdur.

Kütüphanecilik bir kamusal hizmettir. Kütüphaneler toplumların huzuru ve rahatı için hizmet veren demokratik kurumlardır. Bu kurumların niteliksel ve niceliksel yükselişi toplumun refahının yükselişi olacaktır. Kütüphane çeşitlerini bir birinden ayırmaksızın toplumun yüksek faydası için kütüphaneciliği daha da yükseltecek bir kültür politikası uygulanması acil/elzem bir görevdir. Üniversite eğitimi olan, kürsüsüler kurulan dünyanın en eski mesleklerinden olan kütüphanecilik ve bilgi yönetiminin bir yasası olmalı.

Kütüphanecilik hizmet yapılanması bir an önce yeniden düzenlenmelidir. Eğitim kurumlarında, kreşlerde, mahallelerde yurttaşların bilgiye erişiminde ilk buluşma noktaları mahalle kütüphaneleri/semt kitaplıkları açılmalı. Okullarda eğitimi destekleyecek, çocukları, gençleri edebiyatla, sanatla buluşturacak kütüphaneler açılmalı. Üniversite kütüphanedir söylemiyle üniversite kütüphaneleri güçlendirilmeli. Akademik /bilimsel üretime kaynaklık etmelidir.

600 bin nüfuslu metropol bir ilçe ile 50 bin nüfuslu taşra ilçesi ile aynı kategoride olmamalıdır. 20 milyon nüfuslu İstanbul gibi bir mega şehir ile 80 bin nüfuslu bir şehir ile aynı yapıda kütüphane hizmeti verilmemelidir. Personeli, bütçesi, binası, koleksiyonu nüfus yoğunluğuna göre planlanmalıdır. Yerel yönetimlerin kütüphane hizmeti vermesi için teşvikler arttırılmalı, sürdürülebilir bütçelerle desteklenmelidir.

Toplumları çağdaşlaştıran, ileri taşıyan, değiştiren, dönüştüren öncü rol oynayan kurumlar hep kültür kurumları olmuştur. Yurttaşların kendi kendine öğrenmesine fırsat verecek yapılanmalar 21. yüzyıl yurttaşlarının hakkıdır. Popülist olmayan, günü birlik siyasetten uzak, siyaset üstü, gerçekçi çözümler üretilmeden, kütüphaneler, okuma kültürü, PİSA sınavları, kültür politikaları kanayan yara olarak devam edecek…

Bu tabloyu değiştirmek için bir “okuma kültürü seferberliği” yapmak bütün toplumun önünde acil bir görev. Kültür kurumlarının artması, niteliğinin yükselmesi insana yapılan en büyük yatırımdır. Kütüphanelerin nitelikli çoğaldığı, kültürün sanatın toplumun yaşamında daha çok yer alacağı güzel günler dileğiyle 54. Kütüphane Haftası Kutlu Olsun!