Toprak dondu, üretici yandı
Çiftçilerin emeği buz tuttu. Zirai don afeti sonrası üreticiler zararlarının karşılanmasını bekliyor. Her 5 tarım alanından 4’ü risklere karşı korunmasız. 2024’te tarım sigortası primlerinin yüzde 49 oranında arttığını hatırlatan Tarım Yazarı Kutlu, “Sigorta yaptıranlar da tazminatları yetersiz buluyor” dedi.

Havva Gümüşkaya
havvagumuskaya@birgun.netBugün 17 Nisan Çiftçilerin Uluslararası Mücadele Günü. Üreticiler, artan maliyetlerin yanı sıra iklim krizinin etkisiyle her yıl daha da çoğalan doğal afetlerle de mücadele ediyor. Gıda krizi günden güne büyürken iktidar, çiftçiye sırtını dönüyor.
Tüm olumsuzluklara rağmen yeni üretim sezonunu bekleyen üreticileri bu yıl zirai don kâbusu vurdu. Tarihin en büyük don olaylarından birinin gerçekleştiği belirtilirken üreticiler endişeyle zararlarının nasıl telafi edileceğini bekliyor. Bir gecede mahsulleri yok olan çiftçiler, doğal afet ilan edilmesini talep ediyor. Kabine toplantısının ardından açıklama yapan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise doğal afet ilan edilmesine dair bir açıklamada bulunmadı. Zirai don sigortası olmayan çiftçilerin zararının da hasar oranına göre karşılanması için çalışmaların başladığını belirtti. Ancak üreticilerin soru işaretleri devam ediyor.
VERİLER ORTADA
Son yıllarda yaşanan doğal afet sayısı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine de yansıdı. Afetler nedeniyle yapılan sigorta ödemeleri de arttı. Tarımsal üretimde sigortalama, devlet destekli tarım sigortası TARSİM üzerinden yapılıyor. TARSİM'e kayıtlı çiftçilerin sigorta bedelini, yüzde 50 ila 67 arasında devlet karşıladığı belirtiliyor. Ancak çiftçilerin sigortalılık oranı düşük.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’ne göre geçen yılın tamamında 10 milyar 503 milyon 613 bin 164 lira prim desteği ödemesi yapıldı. Devlet destekli tarım sigortalarında sigorta bedeli geçen yılın tamamında 1 trilyon 82 milyar 199 milyon 247 bin 919 lira olarak gerçekleşti.
Geçen yıl düzenlenen tarım sigortası poliçe sayısı 3 milyon 261 bin 191 oldu. Bu poliçelerde yüzde 82,7'lik payla bitkisel ürün sigortası ilk sırada yer aldı. Geçen yıl hasar ödemesine esas ürünler arasında ilk sırada yüzde 23,8'lik payla kurutmalık üzüm yer aldı. İkinci sırada yüzde 20,6 payla buğday, üçüncü sırada da yüzde 12,4 payla sofralık üzüm geldi. Bir önceki yıl ise yüzde 29,3 payla kayısı ilk sırada yer almıştı.
2024 yılında bitkisel üretim yapan üreticilere 6 milyar 964 milyon TL hasar ödemesi yapıldı. Üreticilere ödenen hasar nedenleri içerisinde ilk sırada yüzde 53’lük oranla “dolu”, ikinci sırada yüzde 25,9’luk oranla “don” ve üçüncü sırada ise yüzde 6,1’lik oranla “kuraklık” geldi. Dolu zararı için 2023 yılında 2 milyar 78 milyon TL hasar tazminatı ödenirken 2024 yılında ödenen hasar tazminatı ise 3 milyar 692 milyon TL olarak gerçekleşti.
YÜZDE 16,7’Sİ SİGORTALI
Tarım Yazarı Gazi Kutlu, 2024’de toplam 213 milyon 467 bin dekarlık tarım alanında üretim yapıldığını ancak bunun sadece 35 milyon 583 bin dekarının tarım sigortası kapsamında olduğunu kaydetti.
“Her 5 tarım alanından 4’ü risklere karşı korumasız. Bitkisel üretimde tablo böyleyken, hayvancılık tarafında da durum iç açıcı değil. 17 milyon büyükbaş hayvandan yalnızca 7 milyonu, 55 milyon küçükbaş hayvandan ise sadece 15 milyonu sigorta kapsamında. Bu, büyükbaş hayvanların yüzde 60’ının, küçükbaşların ise yüzde 75’inin herhangi bir sigortası olmadığı anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. Sigorta yaptıran üreticilerin de kredi kullandığı için zorunlu olarak sigorta yaptırdığına dikkat çeken Kutlu, “Bugün Türkiye'de 903 bin 674 çiftçi, kamu veya özel bankalardan kredi kullandığı için zorunlu olarak tarım sigortası yaptırıyor. Bu da her 10 çiftçiden 4’ünün borçlu olduğunu gösteriyor. Ancak önemli olan, çiftçilerin kredi kullanmadan da sigorta yaptırmaya yönelmesi” dedi.
PRİM BEDELLERİ ZORLUYOR
“Devlet her ne kadar tarım sigortalarına destek verse de artan prim bedelleri çiftçiyi zor durumda bırakıyor” diyen Kutlu, bitkisel üretimde dekar başına düşen sigorta primleri ortalama 2023 yılında yüzde 63, 2024’te ise yüzde 49 oranında arttığını hatırlattı. Sigorta yaptıran çiftçilerin ise zarar oluştuğunda yapılan ekspertiz çalışmaları sonucu ödenen tazminatları da yetersiz bulduğunun da altını çizen Kutlu, birçok üreticinin bu nedenle sigorta yaptırmaktan uzak durduğunu belirtti. Üreticilere destek açıklamalarının olumlu bir adım olduğunu kaydeden Kutlu, geçmiş deneyimleri hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: “2021’de yaşanan kuraklık sonrası destek kararı, üretim sezonu bitmesine rağmen çok geç açıklanmış, ödemeler ise karardan ancak üç buçuk ay sonra yapılabilmişti. Bu kez de benzer bir gecikme olursa, verilen destek mevcut ekonomik krizde anlamını yitirir. Üstelik hâlâ belirsizlikler var; Tüm meyve çeşitleri için tek bir ödeme tutarı mı belirlenecek? Yalnızca yüzde 30 ve üzeri zararı olan üreticilere mi ödeme yapılacak? Bu soruların henüz yanıtı yok. Geçmişte olduğu gibi destekler gecikirse, çiftçi el elde baş başta kalır.”
∗∗∗
YOKSUL ÇİFTÇİ SERMAYEYE KARŞI
Çiftçi Sen’den yapılan açıklamada gıdayı, toprağı, suyu ve enerjiyi kontrol etmek isteyen şirketler dünyanın her yerinde toprak gaspı yaptığına dikkat çekildi. Açıklamada özetle şu ifadeler kullanıldı: ‘‘Toprağa, suya, havaya el koyma ve kirletme yatırımları her yıl binlerce hektar tarım arazisini, iklim koşullarını yok ederek kırsal yaşamı etkiliyor. Sermayenin bitmeyen kâr hırsının sonucu yaratılan iklim krizinin olumsuz etkileri bu yıl ülkemizde daha net görüldü. Binlerce hektar arazi don olayının etkisi altında kaldı.’’ Çiftçi- SEN siyasi iktidarlara toprak gaspına son vererek, toprağı köylüler arasında yeniden dağıtacak gıda egemenliğine odaklanan, halkçı ve kapsamlı bir ‘Tarım Reformu’ çağrısında bulundu. Talepler şöyle sıralandı:
• Arazi kullanımının sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarını göz önünde bulundurun.
• Eşitsizliğin, sınır dışı edilmelerin ve mülksüzleştirilmelerin yapısal nedenlerini ele alın.
• Filistin'lilerin ve pek çok başka bölge yerinden edilmiş toplulukların topraklarını halka geri verin.
• Köylü ve yerli toplulukların toprakları ve bölgeleri üzerindeki haklarını tanıyın.
• Özellikle gençler, kadınlara lehte ayrımcılık küçük ölçekli gıda üreticileri lehine tarım arazilerinin yeniden dağıtılmasına yönelik kamu politikalarını uygulayın.
• Toprak ve arazi gaspına son verin. Ekosistemi tahrip eden uygulama ve yatırımlardan vazgeçin
• Köylülerin otlak ve meralarını geri verin.
∗∗∗
65 KENT DONDAN ETKİLENDİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 10-13 Nisan tarihleri arasında etkili olan zirai don felaketinin 65 ilde tarımsal üretimi ciddi şekilde etkilediğini açıkladı. Meyve bahçelerinden ekili alanlara kadar çok sayıda ürünün zarar gördüğünü vurgulayan Bayraktar, üreticilerin kayıplarının karşılanması için acil olarak bir fon oluşturulması gerektiğini söyledi.
Bayraktar’ın açıklamalarına göre Şubat ayında Mersin, Adana ve Hatay başta olmak üzere birçok ilimizde don meyve bahçelerini vurdu. Mart ayında Manisa ve Ege Bölgesi’nde üzüm bağları zarar gördü. Nisan’daki don ise neredeyse tüm ülkeyi etkisi altına aldı. Özellikle kayısı, ceviz, kiraz, üzüm, elma, zeytin, ayçiçeği, şeker pancarı, fındık, çay, kivi, narenciye, karpuz gibi çok sayıda üründe ciddi zararlar meydana geldi.
İklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkilerine de değinen Bayraktar, 2014 yılında 500 olan doğal afet sayısının 2024 yılında bin 257’ye çıktığını söyledi. "Türk çiftçisi tüm zorluklara rağmen üretmeye devam ediyor. Onların emeğinin ve üretiminin arkasında durmak hepimizin görevi" diyerek sözlerini tamamladı.
∗∗∗
AFET BÖLGESİ İLAN EDİLSİN!
SOL Parti’den yapılan açıklamada zirai dondan etkilenene tüm tarımsal bölgelerin acilen afet bölgesi ilan edilmesini ve üreticilere tam zarar tazmini, üretim desteği ve tüm borçların silinmesi gerektiği vurgulandı. “İklim krizinin bedelini köylülere, çiftçilere ve yoksullara ödetmezsiniz” denilen açıklamada geçici tedbirlerin hiçbirinin bu krizi çözemeyeceği ifade edildi. Açıklamada “Doğayı sermayenin sınırsız kâr hırsına terk eden neoliberal politikalar son bulmadıkça, ne tarım kurtulur ne yaşam. İklim krizinin bedelini köylüler, çiftçiler ve yoksullar ödemeyecek. Bu düzen değişecek!” denildi.