Roland Garros’ta set vermeden zafere ulaşan Rafael Nadal ve tek kadınlarda henüz 20’sinde bu turnuvayı kazanmayı başaran Jelena Ostapenko’nun hikâyesi

Toprakta taç töreni

Muhteşem bir Roland Garros geride kaldı. Kadınlarda Jelena Ostapenko, erkeklerde ise Rafael Nadal şampiyon olarak taçlandı. Bu hafta biraz toprak yutalım müsaadenizle...

“Çek bir Letonya” manşetiyle dünyamıza girmişti bu kuzeydeki minik ülke. 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası play-off’unda dilekler gerçek olmuş, karşımıza onlar çıkmıştı. Ummadık taş baş yarınca, onlar muradına ermiş; biz ise turnuvayı ekrandan izlemiştik. İki maçta da ağlarımızı havalandıran Verpakovskis’i unutmak ne mümkün.

İşte o uzaktaki diyarın artık bir Grand Slam şampiyonu var. Erkeklerde Ernests Gulbis ile yine Fransa’da yarı final heyecanı yaşayan iki milyonluk ülke bu sefer çok daha fazlasını yaşadı. Daha önce kariyerinde herhangi bir turnuva kazanmamış 20 yaşındaki yetenek, yeryüzünün en önemli toprak zemininde zirveye çıktı. Bu imkânsız gibi görülen başarıya daha önce Brezilyalı Gustavo Kuerten 8 Haziran 1997’de imza atmıştı. Tesadüf bu ya Letonya’nın medar-ı iftiharı o gün dünyaya gelmişti. Yıllardır böyle detayları toplayan bendenizin dikkatini çeken, Tivibu’da tenis programı da yapan sevgili Onur Akmeriç’e yeri gelmişken teşekürrü borç biliyorum. Sağ olsun!
Şampiyonun önünde uzun bir kariyer bulunuyor. Üzerine daha da koyarsa, yıllarca kupalara ambargo koyabilir. Son yıllarda çıkış yapan birçok başarılı genci öğüten kadınlar tenisinin yeni heyecanlara ihtiyacı malum. Bakalım Ostapenko ilerleyen yıllarda hangi yola sapacak; bu sporun en iyilerinden biri mi olacak; yoksa Kuerten ile aynı yıl Paris’te zafere ulaşan Iva Majoli gibi silikleşecek mi...

La Decima
La Decima İspanyolca 10. demek. Kulağa ne kadar şairane geliyor değil mi... İlk bu tabiri, Real Madrid’in 10. Şampiyonlar Ligi zaferinde duymuştuk. Eflatun-beyazlılar 2002’deki 9. kupadan sonra tam 12 yıl beklemişti. 2014’te ezeli rakipleri Atletico’yu uzatmalarda 4-1 yenerek hasreti dindirdiklerinde tüm dünyada manşetler tekti: La Decima!

İşte koyu bir Real Madrid taraftarı olan Nadal da Roland Garros’ta pazar günü 10. defa taç giydi. Amcalarından Miguel’in zamanında Barcelona’nın belkemiği olduğunu herhalde anımsatmaya gerek yok. Neyse efendim, konumuz bugün başka; müsaadenizle devam edeyim.

Teniste amatör – profesyonel ayrımı 1968’de kalkmış, milat olarak kabul edilen bu yıldan sonrasına açık dönem adı verilmişti. İşte bu tarihten bu yana herhangi büyük bir turnuvayı 10 defa kazanan yoktu. Avustralyalı Margaret Court, ülkesinde 11 kez güldüyse de bunların altısı 1968 öncesiydi. Yeri gelmişken, kadın tenis efsanesinin zamanında aklın sınırlarını zorladığını ve Grand Slamlerde 24 tekler, 19 çiftler, 21 karışık çiftler şampiyonluğu bulunduğunu anımsatmalı. Pazara dönmeli, unutulmaz anlara gitmeli...

İsviçreli Stan Wawrinka karşısında adeta şov yapan Nadal, set kaybetmediği turnuvada toplam 35 oyun vererek ipi göğüsledi. Ondan daha iyisi var mı diyene, İsveçli Bjorn Borg’un 1978’de 32 oyun vererek şampiyon olduğunu anımsatmalı.

Son puandan sonra göz yaşlarına boğulan toprak kortun kralı için muhteşem bir organizasyon hazırlanmıştı. Seremonide tribünde açılan pankartlar bu spora biraz yabancıydı. İspanyol rakete üzerine La Decima kazınan Silahşörler Kupası’nı hocası, aynı zamanda amcası olan Toni Nadal getirdiğinde, taraflı tarafsız binlerce tenis meftununun gözlerine adeta toz kaçıyordu. Yeğeninin her başarısında tuzu olan antrenör, beraber çalıştıkları son senede böylece onurlandırılmıştı. Artık ailesiyle daha çok vakit geçirmek isteyen Toni Nadal, Rafael Nadal Akademisi’ne yoğunlaşacak.

31 yaşındaki İspanyol tenisçi böylece Pete Sampras’ı geride bırakarak Grand Slam turnuvalarındaki toplam 15. zaferine imza attı. Toplam 18 şampiyonluğu bulunan İsviçreli Roger Federer’i yakalayabilir mi; bekleyip görmek lazım. Bit pazarına nur mu yağdı bilinmez ancak 2017’de Avustralya’da Majesteleri, Fransa’da da Rafa kupa kaldırdı.

İki efsanenin de kazandıkları organizasyonlarda yer yer en iyi günlerinden kesitler sunması herkesin iştahını kabartıyor. “Mahşerin kalan iki atlısı” Novak Djokovic ile Andy Murray’nin de vites yükseltip yükseltemeyeceği merak ediliyor. Tenis meftunları Wimbledon için gün sayadursun, Londra’da heyecan 3 Temmuz’da başlıyor; çimde kimin taçlanacağına dair şimdiden papatya falı bakılıyor.