Teniste yılın ikinci grand slam turnuvası geride kaldı. Rafael Nadal, Fransa Açık’ta 14 toplamda ise 22’nci grand slamini kazandı. Grand slam tarihinde yaşananlar ve daha fazlası... Tüm zamanların en çok grand slam şampiyonluğuna sahip raket Margaret Court. Adını Avustralya Açık’ın yapıldığı en büyük kortlardan birine veren efsane, yıllardır çok tartışılıyor.

Toprakta yazılan tarih
Rafael Nadal (AA)

Avustralya Açık, Roland Garros, Wimbledon, Amerika Açık... Tenisin dört kalesi, en prestijli dört adresi. İşte bu organizasyonlar diğerlerinden ayrılıyor. Her yıl yüz binlerce çocuk, bu dört Grand Slam turnuvasının birinde boy gösterebilmek için eline raket alıyor.

Teniste yılın ikinci grand slam turnuvası geride kaldı. Kadınlar tenisine uzun süre damga vurması beklenen Iga Świątek zafere ulaşırken, “toprağın kralı” Rafael Nadal Casper Ruud’u güle oynaya geçip Roland Garros’ta 14. defa taçlanarak 22. Grand Slam zaferine imza attı.

Avustralya’da 5 saat 24 dakikada Daniil Medvedev’i devirerek tarihin en başarılı erkek tenisçisi unvanını alan İspanyol raket, Fransa Açık’ta dördüncü turda genç Kanadalı Felix Auger-Aliassime karşısında ecel terleri dökerken, çeyrek finalde ezeli rakibi Novak Djokovic’i aşmayı başardı. Rafa’nın yarı finaldeki Alexander Zverev kapışmasının Alman tenisçinin sakatlanmasıyla noktalanması, şüphesiz milyonların ağzında kekremsi bir tat bıraktı. İkinci set henüz noktalanmadan o talihsiz an yaşandığında modern zaman gladyatörleri 3 saat 13 dakikadır korttaydı…

ÜÇ SİLAHŞÖRÜN YARIŞI

Erkekler tenisinin en dominant üç sporcusu yıllardır milyonları mest ediyor. Trionun rekabeti yeryüzünün dört bir köşesinde heyecanla takip ediliyor. Fakat bu yarışın da sonuna yaklaşılmışa benziyor. Başlayan her şey bitiyor…

Ağustos ayında 41 yaşını dolduracak Federer, kortların üç büyüğünün ilk parlayanıydı. Çim onun uzmanlığıydı. İlk Grand Slam zaferine 2003’te Wimbledon’da ulaşan İsviçreli raket, ilk kendisinden dört yaş küçük Nadal’la düelloya giriyordu. Kortlardaki zarafetinden ötürü Majesteleri denilen Federer sert zemin ve çimde döktürürken, İspanyol rakibi toprak kortta adeta yenilmez abideydi. Djokovic ilk kez bir Grand Slam turnuvasında mutlu sona ulaştığında, Federer’in 12, Nadal’ın ise 3 Grand Slam zaferi bulunuyordu.

2009’da Pete Sampras’ı geçerek 15. Grand Slam kupasını kaldıran Federer, o tarihte geçilmez görünüyordu. 2012 Avustralya Açık finalinde 5 saat 53 dakikalık düellonun sonunda Djokovic Nadal’ı devirirken, ikili birçok otoriteye göre tarihin en iyi maçını oynamışlardı. Roland Garros’u kazanan erkeklere verilen Silahşörler Kupası bu sefer İspanyol raketin elinde yükselirken, Sırp tenisçi onu çok zorlayamamıştı. Aynı yıl organize edilen Wimbledon öncesi Federer’in Grand Slam şampiyonluk sayısı, rakiplerinin toplamına eşitti. O turnuvada zafere ulaşan Majestelerinin yaklaşık beş yıllık bir duraklama dönemine gireceğini o gün kim bilebilirdi…

2017 Avustralya’da 18. defa taçlanan Federer, yarışta bir kez daha atağa kalkıyordu. Onun nadas döneminden ziyadesiyle faydalanan Nadal’ın 14, Djokovic’in ise 12 Grand Slam şampiyonluğu bulunuyordu. 2018 Avustralya’da unvanını koruyan İsviçreli raket, dile kolay 20. Grand Slam zaferine imza atmıştı. Nadal 16’daydı, Djokovic 12. Bu tarihten sonra İspanyol raket Roland Garros’ta kupa kaldırmaya devam ederken, vitesi yükselten Sırp tenisçi farkı kapatıyordu. 2019’daki unutulmaz Wimbledon finalinde yaklaşık beş saatin sonunda Federer’i deviren Djokovic, eşsiz bir resital sunmuştu.

2020 Roland Garros’ta 20. Grand Slam şampiyonluğuna ulaşan Nadal, Federer’i yakalamıştı. Djokovic deseniz, daha 17’deydi. Ama Sırp raketin durmaya niyeti yoktu; onun diğerlerini yakalamasını bekleyen çoktu!

2021, Djokovic’in yılıydı. Avustralya Açık finalinde Medvedev’i yenen Sırp raket, Roland Garros’u da Stefanos Tsitsipas’ı devirerek kazanmıştı. Artık onun hanesinde 19 Grand Slam şampiyonluğu yazıyordu. Burada kazandığı kupadan çok yarı finalde Nadal’ı devirmesi, unutulmazdı. Wimbledon’da da taçlanan Djokovic, ezeli rakiplerini sonunda yakalıyordu.

Tokyo’ya Olimpiyat altını için giden Sırp raket, sürpriz bir şekilde yarı finalde Alman Alexander Zverev’e boyun eğiyordu. Bazıları bu kararını eleştirse de, o daha önce sadece 1988’de dört Grand Slam şampiyonluğu ve Olimpiyat altınını aynı sene kazanan Steffi Graf’ın başardığı Golden Slam’i yapmak istemişti. Golden Slam olmamıştı peki Grand Slam yapabilecek miydi?

Amerika Açık’ın mutlak favorisi olan Djokovic, kazanırsa hem yarışta öne geçecek, hem de yarım yüzyılı aşkın bir süre sonra aynı yılda tüm Grand Slam turnuvalarını kazanan ilk erkek olacaktı. Finale kadar gelse de, Medvedev’in başka planları vardı. Rus tenisçi kariyerinin ilk Grand Slam zaferine ulaşırken, Djokovic gözyaşlarına boğuluyordu.

Sakatlıklarla boğuşan Federer’in bir daha kazanması imkânsız gözüküyor. Yarış artık iki atlı gibi duruyor.

KOLEKSİYONER KADINLAR

Peki tarihte en çok Grand Slam zaferi kazanan tenisçinin kadın olduğunu biliyor musunuz? 1968, tenis dünyasında milat olarak kabul ediliyor. Bu yıldan önce Grand Slam turnuvalarına sadece amatör sporcular kabul ediliyor, profesyonellerin katılmasına izin verilmiyordu. Herkesin mücadele edebildiği, rekabetin çok daha arttığı “açık dönem”de elde edilen başarılar, daha fazla önemseniyor.

Tüm zamanlara bakarsak, en çok Grand Slam şampiyonluğuna sahip raket Margaret Court. Bugün adını Avustralya Açık’ın yapıldığı en büyük kortlardan birine veren 79 yaşındaki tenis efsanesi, yıllardır çok tartışılıyor. Özellikle yaptığı homofobik açıklamalardan sonra isminin Margaret Court Arena’dan kaldırılması konusunda kampanyalar düzenlense de, dönemin Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull bu isteği reddetmişti. Tesislerin yöneticileri de bu düşünceleri kabul etmediklerini defalarca söylemişti.

Muhafazakâr görüşleriyle bilinen Court, 1960-73 arasında teklerde 24, çiftlerde 19, karışık çiftlerde 21 defa zafere ulaşmıştı. Kendi topraklarında 11 defa taçlanan sporcu, bunların sadece dördünü açık dönemde elde etmişti. İlk çocuğuna hamileyken 1972 Wimbledon finalini kaybeden Avustralyalı sporcu, doğumdan sonra kortlara dönerek üç Grand Slam turnuvası daha kazanmıştı. Tarihte anne olduktan sonra bu kadar başarılı olan bir de Belçikalı Kim Clijsters var.

1977’de dördüncü çocuğunu beklerken emekli olan Court, akıllara durgunluk vermişti. 1970’te teklerde tüm Grand Slam turnuvalarını aynı yılda kazanmış, aynı başarıyı çiftlerde ve karışık çiftlerde de tekrarlamıştı. Kim bilir evlendiğinde tenise ara vermese, çocuk sahibi olmayı geciktirse, çok daha fazla kupa kaldıracaktı.

Court’u 23 Grand Slam zaferiyle Serena Williams takip ediyor. Anne olduktan sonra büyük turnuvalarda mutlu sona ulaşamayan Amerikalı sporcunun kariyerinde teklerde 7 Avustralya Açık, 3 Roland Garros, 7 Wimbledon, 6 da Amerika Açık şampiyonluğu bulunuyor. Ablası Venus ile birlikte bir dönem kortlara damgasını vuran Serena’nın ayrıca çiftlerde 14 Grand Slam zaferi, 4 de Olimpiyat altını bulunuyor. Bu yıl 41’i bitirecek Serena’nın bir daha korta ayak basıp basmayacağı merak ediliyor.

Üçüncü sıradaysa Steffi Graf var. Kariyerine tıpkı Nadal gibi 22 Grand Slam şampiyonluğu sığdıran Alman raketin eşi Andre Agassi’nin de toplam 8 Grand Slam zaferi olduğunu hatırlatmalı, tenis tarihinin en başarılı çiftinin kim olduğunu herhalde anlatmamalı…

Henüz 21’inde ikinci Grand Slam zaferini kazanan Świątek’in üst üste 35 maç kazandığı hatırlanınca, sporseverler heyecanlanıyor. Polonyalı sempatik rakete kim dur diyecek merak ediledursun, o çok daha fazlasını kazanacak gibi duruyor. Kim bilir bu listede yıllar sonra o karşımıza çıkacak; ne dersiniz…

*Tenis tarihine dair kapsamlı bir yazı için #tarih s.90/Mart-Nisan 2022