KHK ile üniversitelerden kovulan akademisyenler için sosyal medyada kıyamet koptu. Acıyı, öfkeyi anlıyorum da, sanki bu olan beklenmedik bir şeymiş gibi davranılması tuhaf geliyor. Orta zekâlı herhangi biri durumun tam da olması gerektiği gibi geliştiğini görür. Siyasal İslamcılar adım adım amaçladıkları yapıyı kurdular. Bu üzülecek bir durum değil, tersine tarihsel bir fırsattır. Yeter ki yoldaşlarımızı iyi seçelim. “Kandırıldık” diye bahane üreten dünün AKP koalisyon ortaklarıyla aramıza mesafe koyalım.

2003’te “Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu” adına Baskın Oran ve İbrahim Kaboğlu “Azınlık Hakları Raporu” hazırladı. Raporda “Türkiyelilik” kavramı ortaya çıkınca, dönemin başbakanı ilk taşı attı ve iki bilimci hâkim karşısına çıktı. Bereket sonuç korkulan gibi olmadı. Eğer bugün öyle bir dava görülse emin olun demir parmaklıklar ardında olurdu Kaboğlu ve Oran.

Siparişi veren başbakan, zoru görünce hemen çark etti. Bırakın sorumluluk üstlenmeyi, tersine zehir zemberek açıklama yapıp, hedef gösterdi Oran ve Kaboğlu’nu! Kaboğlu ÇYDD yönetim kurulu üyesiydi. Türkan Saylan için ne tür tuzaklar kurulduğunu yakından bilir. KHK ile başına gelene şaşırması mümkün değil. Kaboğlu her süreçte laik, demokratik, hukuk devletinin yanında durdu. Peki ya ortağı Oran?

Yücel Aşkın ve Fatih Hilmioğlu yalanlarla, iftiralarla tutuklandılar, anımsayın. Van Üniversitesi genel sekreteri intihar ederek öldü. Akademi o gün çökmüştü aslında. Vesayetçi, darbeci olmakla suçlanan rektörlere karşı utanmaz medya ve cumhuriyet düşmanları kol kola kin, nefret kustular. 2010 halkoylamasında Baskın Oran “Yetmez Ama Evet” tişörtüyle dünyanın en büyük kandırılan kalabalığıyla gerçeği çarpıtmakla, cumhuriyetten intikam almakla meşguldü! Şimdi “hayır” demesinin benim için kıymeti yoktur…

Kürt/Alevi meselesi gibi pek çok alanda Müslüman-Demokratların(!) kuyruğuna gönüllü takılan sanatçı, akademisyen, gazeteci kim varsa şimdi afallamış halde! Daha dün Leyla Zana gözaltına alındı, adli denetim koşuluyla salıverildi. Oysa RTE’nin sarayına gidip; “Kürt Sorunu sadece orada çözülür” diyordu Zana… Çözülemez… Karşınızda fevkalade faydacı ve bir o kadar da ideolojik bir siyasi yapı var. Bencil, kıvrak ve kurnaz bir siyasi iktidar bu! Herkesle işbirliği yapacak kadar kıvrak, esas hedefini unutmayacak kadar maskeli bir siyasal gelenekten söz ediyoruz…

Âkiller nerede mesela ya da Taraf’tan RTE’ye ilanı aşk eden sade suya tirit liberaller? FETÖ’nün “Abant Toplantıları”nda boy gösteren uyduruk demokratlar memnun mu halinden? ‘Bugünün sorunu mu bu?’ diyen çıkacaktır elbet. Evet sorunu. Çünkü Gezi gibi olağanüstü bir dip dalgasını bile gölgelemeyi başardı bu tipler. Toplum tam laiklik, aydınlanma, eşitlik, özgürlük diyecekken, hep biri çıktı ve suyu bulandırdı.

Neden bu anımsatmaları yaptım?

“Hayır” diye türdeş bir yapı yoktur! FETÖ kumpaslarını hazırlayanlar da “hayır” diyor, Sivas vahşetinin baş aktörü Temel Karamollaoğlu da “hayır” diyor. Muhtemelen Arınç, Gül, Davutoğlu da hayırcı! Bu kişilerin gerekçeleriyle bizimki taban tabana zıt… Neye “hayır” dediğimiz önemlidir. Kuşkusuz bu puslu havada birilerinden intikam alacak halim yok. Lâkin belleği diri tutmak gerek, önümüze gelecek iktisadi, siyasal, toplumsal, hukuki sorunlara liberal savrulma yaşamadan karşı koymak için hazırlıklı olmalıyız.

İktidardan pay alamadığı için “hayır” diyenlerle yan yana düşmek tarihsel bir yanlış olur. Irkçı söylemleriyle şiddetin kaynağı olmuş, yobaz diliyle gericiliğe bayraklık etmiş, bukalemun gibi her dönemin kahramanlığına soyunmuş, kumpas kurarak insanların yaşamını karartmış kimselerin “hayır” demesi bir af gerekçesi sayılmaz. Tersine onlara da “hayır” demek zamanıdır!

DTCF hocaları ihraç edildi ve tiyatro dünyamız çöktü, deniyor. Doğru. Bu köklü kurum şu an toplumu etkileyecek yüzlerce mezun verdi. Bakalım bu şöhretli isimler kıyameti koparacak mı, yoksa kafayı öne eğip vaziyeti idare mi etmeye tercih edecekler? Asıl sorunumuz bu işte. Eğer öfkenizde, isyanınızda, kavganızda içtenseniz boyun eğmez, ses verirsiniz… Her kandırılan, her korkak, her sinsi benim için aynıdır. Topuna birden hayır!