Topyekün etkisizlik

Fenerbahçe Süper Lig’de yarattığı hayal kırıklıklarını Avrupa arenasına taşıdı ve Avrupa Ligi 2. Turu mücadelesinde FC Krasnodar deplasmanında 1-0 mağlup olarak turu zora soktu.

Fenerbahçe’nin hücum hattındaki tarifsiz etkisizliğini 45-60 arasında Emmenike’ye bakarak anlamak mümkündü aslında. Nijeryalı futbolcu bu bölümde topla 4 kere buluştu ve hiçbirinde, kendisinden sonra topla ilk temas eden futbolcu takım arkadaşı değildi. Bu savrukluk ve konsantrasyonsuzluk takımın tümüne yansımıştı adeta. Tam 68 dakika boyunca Lens’in üçüncü bölgede ortalarda gezindiği, Hasan Ali ve Şener’in çok ender olarak kanat bindirmeleri yaptığı bu bölümün 2. yarıya denk gelen kısmında Krasnodar kendi sahasına çekildiğinde Fenerbahçe maçın kontrolünü elinde tutuyormuş gibi göründü ama aslında bu, topun rakip alanın ilk metrelerinde dolaştırıldığı bir 25 dakikadan fazlası değildi. Sow ve Emmenike kenara gelip Fernandao ve Ozan sahaya girdiğinde Lens da daha fazla kenarlara inmeye ve Fernandao’nun yanında onu tamamlayan bir uzak forvet gibi görünmeye başladı, ancak bu seferde takımı ileriye itecek, Advocaat’ın birkaç sefer eksikliğini çektiğini dile getirdiği ve aylardır konuşulan hücuma dönük orta saha oyuncusunun skora etki eden pasları arandı sahada. Ne böyle paslar, ne de böyle bir futbolcu vardı tabii ki ortada. Advocaat, tam 20 dakika boyunca Ozan-De Souza-Mehmet Topal üçlüsünün ileri uca servis yapmasını beklediyse onun da yazının başında bahsettiğimiz etkisizliğe katıldığını söylemek mümkün. Sonuçta ortaya çıkan şeyin seyir zevki yerlerde dolaşan bir son 45 dakika olduğunu söylemek mümkün.

Fenerbahçe’nin sorunlarını aynen Galatasaray’da olduğu gibi maçtan maça incelemek çok doğru bir analiz değil elbette. Hem yönetimi hem kendi futbolcularını eleştiren bir teknik direktörün işini tam performansla yapması zor olduğu gibi, sahadaki futbolcuların da konsantrasyon problemleri yaşayabileceğini gözden kaçırmamak lazım. Futbolcu eskilerinin “sahaya çıkan futbolcu maç dışında hiçbir şey düşünmez” görüşüne katılmadığımı belirteyim. Belki hakem başlangıç düdüğünü çaldığında zihinler açık oluyor, ama sahada işler kötüye gittiğinde insan psikolojisi gereği karamsar bir hava ile beynin karanlık bölgelerine hapsedilmiş tüm olumsuz düşünceler açığa çıkabiliyor. Fenerbahçeli futbolcuların yüzündeki memnuniyetsiz, mutsuz ifadeyi fark etmemek elde değil ve bu atmosferi değiştirecek şartlar da kısa sürede sağlanacak gibi görünmüyor.