Topyekûn mücadele şart

İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan yeni rapora göre deniz seviyesinin yükselmesi hızlanıyor. Yine raporda, iklim krizinin özellikle kıyı kentlerini etkileyeceği tahmin ediliyor. Bilimsel diğer raporlara göre de İstanbul ve İzmir'de deniz seviyesi 50 santimetre yükselecek.


Yaşamımız etkilenecek

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helin İnay Kınay da iklim krizinin artık kâbus haline dönüştüğünü belirterek, topyekûn mücadelenin önemine dikkat çekti. Kınay, yaşanan krizin zamanla gıda ve su kıtlığına da yol açacağını belirtti. Kınay, sözlerini şöyle sürdürdü, “Raporlar, iklim değişikliği ile ilgili sürecin çok da uzun zaman almayacağını gösteriyor. Beklenenden çok daha hızlı bir şekilde felakete doğru ilerliyoruz. Su seviyesinin yükselmesi ile birlikte özellikle İzmir, İstanbul gibi kıyı kentlerinin sular altında kalması, alan kayıpları, gıda, açlık sorunu, hava kalitesindeki değişiklikler ve bunların yan etkileri ile birlikte yaşam kalitemiz çok ciddi bir şekilde etkilenecek. Eğer çok acil bir şekilde bu önlemleri yerine getirmezsek her birimiz bu yaşam kaosunun içerisinde kaybolacağız. Yöneticilerin aldıkları her kararda, yaptıkları her planlamada bu etkileri de dikkate alması gerekiyor. Ayrıca bizlerin de tüketim çılgınlığının getirdiği kaynakların fazla tüketimden uzak durmamız gerekiyor.”

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Sunlu da, raporda yer alan Ege'deki balık türlerinin yaklaşık yüzde 20'sinin yok olacağı yönündeki bilgileri değerlendirdi. Sunlu, Dünyada iklimi kontrol eden en önemli unsurların denizler olduğunu belirterek, “Denizlerimizde sera ve karbondioksit gazlarını kontrol eden bazı mekanizmalar var. Orman alanları gibi düşünün. Denizlerin altında da makrofit dediğimiz büyük, solunum ve fotosentez yapan bitki toplulukları var. Bu bitki toplulukları da kirlilikten dolayı her yıl azalıyor" dedi.

Sulak alanlar korunmalı

Alınacak önlemlere de değinen Prof. Dr. Sunlu, sulak alanların karbondioksit emilimindeki önemine vurgu yaparak, bu alanların korunması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Sunlu, sözlerini şöyle sürdürdü, "Araçlarda kullandığımız petrol türevlerini mutlaka azaltmalıyız. Sadece araçlarda değil, sivil havacılık ve sivil denizcilik faaliyetleri için de bu durum geçerli. Bunu sağlayamazsak karbondioksit gaz emisyonlarını azaltma şansımız azalıyor. Her geçen yıl şansımızı gittikçe yitirmeye başlıyoruz. Kesinlikle bireysel ve toplumsal bilinç çok önemli. Biz ağacı 3 dakikada kesebiliyoruz, ama o ağacın yeniden o boya gelebilmesi için en az 30-40 yıla ihtiyaç var."