Madenlerde özelleştirme hamlesiyle AKP’nin ekonomide dibe batışı geciktirilmek isteniyor. Bu uygulamadan vatandaş olarak hepimizin zarar göreceği kesin!

Torba yasa canavarı AKP...

27 Eylül 2017 Tarihinde Meclis’e sunulan; “Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” TBMM’de görüşülmeye devam ediyor. Kanunun 58. maddesi Türkiye Taşkömür Kurumu (TTK) ile Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ), uhdesinde bulunan maden ruhsatlarını işletmeye, işlettirmeye ve bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye yetkili kılınmasına ilişkin.

Bunun Türkçe meali ise özelleştirmedir.

Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu tarafından TBMM’de görüşülmekte olan torba kanun tasarısıyla ilgili yazılı açıklamada, “Halkımızın elinde kalan son varlıkları olan TTK ve TKİ özelleştirilerek yok edilecektir” denilerek sunulan; “Rödovans süreleri kısıtlı olduğundan dolayı iş sağlığı ve güvenliğine yönelik uzun vadeli modern teknolojiye uygun yatırımlar yapılamamakta” gerekçesinin de gerçekçi olmadığının altını çiziyor. Odaya göre, mevzuatımızda rödovans sözleşmeleri için herhangi bir süre kısıtlaması bulunmamaktadır.

Neden özelleştirme?
Hal böyle iken neden özelleştirme gündeme gelmiştir? El değiştirme yöntemiyle çalışan AKP’nin ekonomide dibe batışını geciktirecek yeni uygulamalardan başka bir şey değildir yapılanlar. Bu uygulamadan vatandaş olarak hepimizin zarar göreceği kesin. En çok da maden emekçileri... Nitekim Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci açıklamasında, “2009 yılında 11 bin 67 işçi varken bugün işçi sayımız 7 bin 625’e geriledi. Üretim 1 milyon tonun altına düştü.

Doğal olarak kurumun zararı da arttı. TTK küçüldü ama hükümetin beklediğinin aksine özel sektör bu boşluğu dolduramadı.

Bize Soma modelini dayattılar. Biz bunu kabul etmedik ve işçi alınması için mücadelemizi sürdürdük. Şimdi ekonomik kriz beklentisiyle torba yasa çıkartarak çeşitli vergilerle faturayı bizlere kesmek istiyorlar” derken, GMİS Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu ise tasarının geri çekilmemesi durumunda 7 bin 500 maden işçisiyle kendilerini yer altına kilitleyerek eylem yapacaklarını söyledi.

Öte yandan Trakya, Eskişehir, Ankara, Maraş, Muğla vb. kömür havzalarında da özelleştirme çalışmaları sürmekte. Söz konusu Kömür Rezerv Alanı ile Enerji Üretim Alanı, sahalardaki kömür rezervine dayalı olarak çalışacak elektrik üretim santrali kurma şartıyla, işletme hakkının devri yoluyla özelleştirilecek. İhalelerde, en ucuz elektriği taahhüt eden kazanacak.

Pazarlık usulü uygulanmak suretiyle gerçekleştirilecek ihaleye katılacak istekliler, söz konusu sahaya kurulacak santralde üretilecek elektrik enerjisini EÜAŞ’a en düşük fiyatla satma taahhüdüyle yarışacak.

Yeni cinayetler kaçınılmaz!
Görünen köy kılavuz istemez. Olacaklar belli. Halihazırda emek yoğun sistemle çalıştırılan maden ocaklarında hiç bir özel işletmeci yeni yatırımlar yapmayacak, teknolojiyi kullanmayacak. En ucuz girdi ile en yüksek çıktıyı sağlamaya çalışacak.

Sonuç da kaçınılmaz olarak yeni cinayetler...

Elektrik üretim ve dağıtımında özelleştirme sonucu yer alan şirketlerin ülke ekonomi ve dış politikalarının pespayeliğinden dolayı hızla yükselen döviz kurları karşısında her gün milyarlık borçlarına milyonlar ekleniyor. Aynı şey kömürde de yaşanacak bir an önce maksimum düzeyde üretim yaparak borçlarını kapamak ve kâra geçmek isteyecek olan firmalar doğal olarak yatırım yapmayacak ve dayıbaşılık başta olmak üzere taşeronun taşeronu yöntemiyle ucuz işçiliğie yönelecekler. Sonucunda o malûm “Fıtrat” sözcüğü ile başbaşa kalan yine maden emekçileri ve aileleri olacak.

Dünyanın büyük bir kısmı yenilenebilir enerjiye dönerken kömür ve nükleerden uzaklaşıyor. Almanya’da geçen günler içinde taş kömürü madenciliğinin sonuna atıfla Ruhr bölgesi futbol kulüplerinden Dortmund ve Schalke maç yapacaklar. 2018’de son derin iki maden de kapatılacak. Çin kömürden kaçış eğilimine girdi. Daha da ötesi ilginç bir bilgi, Katolik kilisesi bile fosil yatırımlardan çıkıyor. 4.5 milyar avroluk Alman kilise Bankası ve Caritas sözcüsü kömür, petrol kumları ve şeyl gazından çıkacaklarını belirtti. Geriye bazı ASEAN ülkeleri, Trump’ın ABD’si ve Türkiye kalıyor. Türkiyenin bu safraları biran önce atıp doğruyu bulması lazım, başka yolu yok.

•••


Birkaç söz de şu vergiler meselesi üzerine edelim. Yine şu meşhur torba yasa içinde yer alan Motorlu Taşıtlar Vergisi’ne yüzde 40 zammın yüzde 25’e indirilmesi saçmalığı. Adaletin hiçbir hücresinde sağlanamadığı bir ülkede vergide adaletten de elbette söz edilemez. Yüzde 70’lere varan oranla Dünyada en çok dolaylı vergi veren yurttaşlarız. Alınamayan (daha doğrusu kaçırılan) vergiler arttıkça halkın sırtına yeni vergiler bindiriliyor. Bir yandan köprülerden geçmeyen araçların bedellerini öderken öte yandan kaçırılan vergilerin peşine düşülmüyor. Gelir İdaresi Başkanlığının bu ayki açıklamasına göre,sadece akaryakıt firmalarının vergi kaçağı yaklaşık 4 milyar TL. Enerji, Petrol, Gaz, İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS)Başkanına göre bu rakam akaryakıttaki vergi kaçağıyla ilgili buzdağnın sadece görünen kısmı.
Hırsızın peşine düşmeyip -hatta yolunu açıp - sade vatandaşa durduraksız vergi bindirmek AKP hükümetinin rutin işi oldu. Boşuna vergi yüzsüzleri listesi hazırlamasınlar ya da en başa kendilerini koysunlar olsun bitsin.