Google Play Store
App Store

Komisyondan geçen AKP’nin “etki ajanlığı’’ düzenlemesinin de yer aldığı torba yasa teklifine tepkiler sürüyor. Teklifle yargı erkine geniş inisiyatif sunulduğunu aktaran Doç. Dr. Durna, otosansürün artacağına dikkat çekti.

Torba yasadan baskı çıktı
Fotoğraf: ANKA

İlayda SORKU

Kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen torba yasa teklifinin Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilmesine yönelik tepkiler sürüyor. AKP’nin “etki ajanlığı” düzenlemesini de içeren ve önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek olan kanun teklifi toplam 23 maddeden oluşuyor. Teklifin 16. maddesine göre, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk" bölümüne yeni bir madde eklenecek. Maddede, “Devlet güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilir" ifadeleri kullanılıyor.

Teklifin Genel Kurul’dan geçerek yasalaşması halinde eleştiri içeren her türlü yayın ve faaliyetin suç kapsamında değerlendirilmesinin önü açılacak. Teklif ile yargı erkine sınırsız bir yorum hakkı sunulduğunu ifade eden Doç. Dr. Tezcan Durna, “Anayasa’ya aykırı bir düzenleme. Yargı erkinin, siyasal erkin etkisine ve otoritesine boyun eğmeme konusunda güçsüz olduğunu bildiklerinden dolayı yasanın ucunu muğlak bırakıyorlar. Dolayısıyla herhangi bir suçlama durumunda da hakları ihlal etme yönünde değerlendiriliyor” dedi.

Doç. Dr. Tezcan Durna

SOSYAL MEDYA DA DAHİL

Teklifin yasalaşması halinde sosyal medyada eleştirel paylaşım yapan yurttaşların dahi “etki ajanı” olarak değerlendirilebileceğini vurgulayan Durna, “Artık insanlar herhangi bir konu hakkında fikrini beyan etme, herhangi bir icraata karşı çıkma, eleştirme konusunda da bir değil beş kere düşünmek zorunda kalacak. Otosansür derinleşecek. Ne pahasına olursa olsun ses çıkartılması gerekiyor. Toplumun karşı çıkan her kesimini etki ajanı ilan edip hapse tıkamazlar” ifadelerini kullandı.

İktidarın, kendine karşı ses çıkartan her kesimi ‘foncu’ ilan ettiğini hatırlatan Durna, “Raporlamalarla, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının (STK) desteklediği ve fonlarla yürütülen işleri suçlulaştıranlar, şimdi de bunu hukuksal bir zemine oturtmak niyetinde. Amaçları bağımsız ve devletin desteklemediği STK’ları zan altında bırakmak, faaliyetlerini kriminalize etmek ve halk nazarında kredibilitelerini düşürmek. Bağımsız STK'ların faaliyet göstermesi zaten zor, yasayla birlikte iyice zorlaşacak” diye konuştu.

İLETİŞİM HAKKINA SALDIRI

Son olarak düzenlemeyi basın üzerinden değerlendiren Durna, şunları söyledi: “Gazetecileri kriminalize ediyor, haber yapma yasağı getirtebiliyorlardı. Artık bunu bir ileri aşamaya taşımak istiyor iktidar. Habercileri, ‘Dış güçlerle ilişki kuruyor, casusluk faaliyeti yapıyor’ gibi göstererek iyice düşmanlaştıracaklar. Böyle bir yasa, hem halkın haber alma hakkına saldırı hem de gazetecilik faaliyetine ve haber yapma hakkına saldırı. Genel olarak iletişim hakkına saldırı.”

∗∗∗

MİLLETVEKİLLERİNE ÇAĞRI

Yasa teklifinin reddedilmesi talebiyle imza kampanyası başlatan demokratik kitle örgütleri, ortak bir açıklama yayımladı. Açıklamada teklif ile, meşru sivil toplum faaliyetlerinin suç kapsamına alındığı vurgulanarak “Tüm milletvekillerini teklife ret oyu vermeye çağırıyoruz” denildi. Teklifin muğlak olduğunun belirtildiği açıklamada şunlar aktarıldı: “Yasa teklifi, yürürlüğe girmesi halinde insan hakları savunucuları, gazeteciler, akademisyenler ve sivil toplum örgütlerinin meşru faaliyetlerinin hedef alınmasına, uluslararası hukuk ve standartlar uyarınca korunan faaliyetlerinin kriminalize edilmesine zemin hazırlayacaktır.”