Kendimi bildim bileli tribüne gidiyorum. Yurtiçi, yurtdışı deplasmanlar dahil. Futbolun ülkemizde maskülen bir spor olduğu, ülkemizin de ataerkil bir yapıda olduğu aşikâr

Kendimi bildim bileli tribüne gidiyorum. Yurtiçi, yurtdışı deplasmanlar dahil. Futbolun ülkemizde maskülen bir spor olduğu, ülkemizin de ataerkil bir yapıda olduğu aşikâr. Aslında yurtdışında da durum pek farklı değil. Biz her ne kadar ülkemizi her fırsatta yerden yere vursak da o diyarlarda da futbol “erkek adam işi” Yine de ben tribünde bir kadın olarak futbolun “yumuşamasına” karşı çıkanlardandım. Benim için yumuşamak nedir peki? Mesela tribünde sakin sakin oturup tenis maçı kıvamında izlenmesine hep karşı çıktım. Evet küfüre her zaman karşıyım ama içinde zeka ve yaratıcılık barındıran, direkt kişiyi hedef almayan küfüre belli bir yere kadar toleransım var. Hatta eşlik eder, keyif alırım.  Ne zaman ki küfür sahadaki kişiyi ve hatta o an tribünde bile olmayan yakınlarını hedef alır, o işte orada dururum! İnsanların hep bir ağızdan, boğazı patlarcasına bağırmasını da ruh sağlığı açısından son derece yararlı buluyorum.

Fakat iş futbolu mafyalaştırmaya, itibarını düşürmeye, oyunu çirkinleştirmeye gelince orada yokum! Seyirciyi tahrik eden, rakibi küçümseyen, kavgacı futbolculardan hep nefret ettim. Takıma ne kadar yararlı olursa olsun sadece takımdan değil, futboldan uzaklaştırılması gerektiğini hep söyledim.

Geçen hafta milli takım arası olup lige de ara verilince hepimizin gözü  millilerdeydi. Maçlardan önce ise Gökhan Töre’nin takım arkadaşlarına silah çekme olayı yeniden gündeme geldi. Bir yıl önce Hollanda maçı öncesindeki milli takım kampında, kendisi gibi gurbetçi olan Haan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak’a silah çektiği ve tehdit ettiği iddia edilmişti. Olayın üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen milli takım çalışmalara başladığında Çalhanoğlu’nun babasının basına verdiği demeçle olay yeniden gündeme geldi. 

Gökhan Töre, Samsun’dan Almanya’ya göç eden bir ailenin oğlu. Almanya’da yetiştikten sonra Chealsea ve Kazan’da oynayarak Beşiktaş’a geldi. Milli takım kampındaki olayda futbolcunun sialh çektiği iddia edilen oyuncularla Almanya’dan kalan bir husumeti olduğu söylendi. 

Olaylardan sonra kimse çıkıp “Gökhan böyle bir çocuk değil, imkânsız” demedi. İddiaların gerçeğe yakın gelmesinin asıl nedeni Gökhan Töre’nin bu konuda deyim yerindeyse “sabıkalı” olması. Rubin Kazan’da oynayan milli bir futbolcuyken  rüşvet skandalına karışmasıyla adını kötü duymuş olduk. Rus takımın Türkiye’den yapacağı transferlere yardımcı olmak karşılığında pay istediği iddia edilmişti. Olay Rusya’da büyük yankı uyandırdı. Hemen ardından da Beşiktaş’a transfer oldu.

Biz tam bu rüşvet skandalını unutmuştuk ki Beşiktaş forması altında Fenerbahçe derbisi sonrasında gittiği gece kulübünde kurşunlanarak adını duyurdu. Kendi halinde eğlenirken birden aynı yerde eğlenen adamın kurşun yağdırmaya başladığını söyleyen futbolcunun bir omzunu sıyıran kurşun, diğer omzuna saplandı. Olay üzerine çok konuşuldu. Futbolcunun o saatte gece kulübünde ne işi olduğu, kıskançlık yüzünden karıştığı olay günlerce meşgul etti bizi.

Tüm profile bakınca sadece Beşiktaş’a değil, futbol camiasına yakışmayan bir oyuncu görülüyor. O nedenle Beşiktaşlıların “yedirmeyiz” psikoljisiyle Töre’ye  sahip çıkması anlaşılır gibi değil.  “Zeki, çevik ve ahlaklı” hepimize beylik bir laf gibi gelebilir ama eğer futbolun itibarının daha da düşmesini istemiyorsak tribünleri temizlemeye çalışırken sahayı da temizlemek gerek! Yani zaman Töre’ye de karşı durma zamanı...

***

Bugün!

İster “Bugün günlerden Galatasaray” diyenlerden olun ister “Fener’in maçı var” diyenlerden... Derbi her zaman heyecan demek. Ligin durumu ne olursa olsun, ister ilk haftalar ister son, insanın içini kıpır kıpır eder. Ligin durumu malum, Passolig, küskün seyirciler, takımların karışıklıkları bu sene lige gölge düşürüyor.
Umalım ki bugün temiz, eğlenceli, bol pozisyonlu, olaysız, sorunsuz bir oyun olsun. Belki fazlaca naif olacak ama kimsenin mutsuz olmayacağı bir maç diliyorum.