Tottenham tek, FB-BJK beraber

Eskiden mahalle arasında "Ben Ali'yle siz hepiniz” diye, meydan okurcasına minyatür kale maçlar yapılırdı. Anlatacağım böyle bir şey değil tabii ki…

Üç büyükler maç kazandığında tüm camianın ayakları yerden kesilir. Futbol adına sanki son söz söylenmişçesine algılanır bu galibiyetler. Ama arka planı kimse tartışmak istemez, çünkü yüzleşmek ağır gelir. İşte bu yüzleşmeyi yapabilmek için kıyaslamaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

O yüzden Tottenham takımını ele almak istedim. Tottenham İngiltere’de M United, Chelsea, M City ve Arsenal’dan sonra gelen bir takım. Fenerbahçe ile Beşiktaş ise Türkiye için en üst nokta olan (!) seviyedeler. Tottenham 1882'de kurulmuş çok köklü bir takım. İki Premier Ligi ve iki UEFA Kupası şampiyonluklarını kazanmış.
Fenerbahçe 19, Beşiktaş ise 14 kere Türkiye Ligi şampiyonluklarını kazanmışlar. Fakat Avrupa ile ilgili başarı ve veri yok!

Tottenham UEFA sıralamasında 22. sırada, Fenerbahçe 44. sırada, Beşiktaş 70. sırada. İngiltere FİFA sıralamasında 13. sırada, Türkiye ise 24. sırada. Şimdi bu verileri bilmekte yarar var ki sonuç olarak konumu iyi kavramak gerekir.

Her üç kulübün bu seneki değerleriyle yola devam edelim.

Tottenham bu seneki verilere göre (kiralık oyuncuları her üç takım verisinde de çıkartım): 265.87 milyon avro bonservislere vermiş, ama piyasa değeri 427.5 milyon avro ve şu andaki ligdeki yeri ve oyun kalitesiyle oyuncu performanslarının takıma katkısı nedeniyle 161. 63 milyon avro takıma artı değer katılmış.

Beşiktaş’ın bu seneki verilere göre değer yapısı: 26.4 milyon avro lisanslara para ödenmiş. Bu seneki gösterilen performansla takım değeri 83 milyon avro gözüküyor ve 56.6 milyon avroluk bir artı değer ortaya çıkıyor.

Fenerbahçe’de ise: 77.33 milyon avro bonservis bedeli ödenmiş, buna karşılık bu seneki performansla takımın değeri116.8 milyon avro seviyesinde ve artı değeri 39.47 milyon avro gözüküyor.

Futbolcuların rakamsal olarak değerlerini açıklamaya çalışacağım fakat yanlış anlaşılmasın, endüstriyel yapının gördüğü gibi pazarlanan ürün gibi değil, bir insanın yetenek değeri olarak algılanması için bir kıyaslama yapacağım.

Delle Alli, Tottenham’ın forveti ve 20 yaşında. Milton Keynes Donst takımından 6.63 milyon avroya alınmış ki o zaman değeri 2 milyon avroymuş, şimdi oynadığı futbol ile değerini 40 milyon avroya çıkarmış.

Herry Kane, altyapıdan yetişti. Leyton Orient, Millwal, Norwich ve Liecester City’de kiralık oynadıktan sonra Tottenham A Takımında oynamaya başladı. İşin ilginç yanı kiralık oynarken değeri sadece 500 bin avro iken, şimdiki değeri 50 milyon avro ve 23 yaşında.

Beşiktaş’tan Oğuzhan ve Necip Uysal’ı değerlendirmeye alacağım, karşılaştırmak anlatım için uygun olacak.

Oğuzhan’ın süreci ilginç. Oğuzhan 17 yaşında Arsenal’e transfer olduğunda çok büyük umutlar bağlanmıştı. Fakat süreç kötü işleyerek Arsenal tarafından sadece 500 bin avro karşılığında Beşiktaş’a geldi. Şu an 24 yaşında ve değer olarak 12.5 milyon avro gözüküyor ve takımın konumu onu şu an etkiliyor fakat Avrupa’dan bir takımın bu paraya onu alması imkansız. Süreci kötü gidiyor.

Necip Uysal, altyapıdan yetişen ve şu an rotasyon için kullanılan oyuncu. 26 yaşında ve Beşiktaş kadrosunda ve Milli Takımda yer bulmakta zorluk çekiyor. Çünkü takımın sadece sonuç odaklı oyunu onu da diğer altyapı oyuncuları gibi değersiz kılıyor. 4.5 milyon avro değeri gerçekçi değil.

Fenerbahçe’den Salih Uçan ve Alper Potuk’u değerlendirme için aldım ki sonuç için uygun verilere sahipler.

Salih Uçan, Buca’dan 1.55 milyon avroya Fenerbahçe’ye geldi ve çok önemli bir hamle yaparak 4.5 milyon avroya Roma’ya kiralık gitti. 23 yaşında bir Türk oyuncu için bulunmaz bir fırsattı. Fakat döndüğünde Fenerbahçe’de yer bulamadı, anlamak mümkün değil. Fenerbahçe’nin şu anki yapısından dolayı, haliyle oyuncu değeri 2.5 milyon avro gözüküyor ki bu onun için alt seviyede kalıyor. Çok daha iyi olması gerekir.

Alper Potuk, şu an Fenerbahçe içinde en iyi oynayan oyuncuların başında geliyor. 7.25 milyon avroya Eskişehir’den alındı. 25 yaşında olmasına rağmen çok daha iyi olması gerekirken, şu an 7 milyon avro değerinde gözüküyor. Takımın olumsuz yapısı, Başkan ve Antrenör bakımından yetersizlikler Salih ve Alper için bir handikap. Olması gereken yerlerde değiller.

Beşiktaş şampiyonluğa oynuyor ve bunu sağlamak için, sadece Şenol Güneş’in görev istikrarını yaşıyor. Türkiye için yeterli olan sayısal kurgusu sayesinde oyuncularının değeri haliyle artıyor ama oynanan oyun ile değerler gerçek anlamda birbirini tutmuyor. Fenerbahçe ise kötü yönetilip sürekli antrenör değişikliği yüzünden oyuncularının gerçek değeri ortaya çıkmıyor.

Tottenham ise istikrar ile yönetilip, Mauricio Pochettino ile çalışmanın meyvelerini topluyor. Antrenör kalitesi, takımın değerini ve oyuncu değerini hemen yukarı çekerek etkisini gösteriyor. Bunu Premier Lig gibi, bizim ligin çok üzerinde futbolun oynandığı bir ligde sağlıyorlar. Böyle bir istikrar ve başarı takımı, antrenörü ve futbolcuları küresel alanda tanınırlığını artırarak, o alanda değere sahip olmalarını sağlar.

Bizim ligin şampiyonluğu ise sadece bizi bağlıyor ve sadece yöresel olarak etkisi var. Küresel alanda başarı için Türkiye’de ne yönetici, ne antrenör, ne de futbolcu donanımları yeterli değil. Zaten kimsenin böyle bir kaygısı da yok. O yüzden her şey Türkiye Ligi şampiyonluğuna endekslenmiştir.

Tottenham’ı yakaladığımız tek yer, oyuncular ile Fenerbahçe ve Beşiktaş’taki birçok oyuncunun yıllık aynı ücreti alıyor olması. Tottenham’ı geçtiğimiz tek yer ise Fenerbahçe ile Beşiktaş’ın milyarlık borçları.