TOW, Konkurs, Milan, MANPAD, Leopar ve niceleri. Son model teknolojik silah, füze ve tanklar. Kimi Rus kimi ABD kimi de Alman ve Fransız yapımı. Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’daki çeşitli çatışma bölgelerinde tarafların birbirilerine doğrulttuğu bu silahlar, Rus savaş uçağının düşürülmesinden TSK tankının vurulmasına kadar birçok yerde karşımıza çıkıyor.

İdlib’de Rus uçağının ABD silahıyla düşürülmesi

3 Şubat’ta cihatçı gruplar Suriye’de İdlib’in Serakib kasabasında Rus Su-25 tipi savaş uçağını düşürdü. Uçak vurulduktan sonra paraşütle atlayan pilot, indiği yerde militanlarla girdiği çatışmada hayatını kaybetti. Saldırıda kullanılan silah ABD yapımıydı. Rusya uçağın cihatçıların elindeki ABD yapımı MANPAD füzesiyle vurulduğunu açıkladı. Astana görüşmeleri kapsamında oluşturulan Türkiye’nin kontrolündeki “Gerginliği Azaltma Bölgesi”nden yapılan bu saldırıyı El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra’nın uzantısı Heyet Tahrir Şam üstlendi.

Kremlin sık sık ABD’nin Suriye’deki muhaliflere silah verilmesinin önündeki kısıtlamaları kaldırması halinde “taşınabilir hava savunma füzeleri”nin, yani MANPAD, radikal İslamcı unsurların eline geçebileceğini söyleyerek Pentagon’u uyarıyordu. ABD ise “Suriye’deki partner güçlere ‘karadan havaya’ tipi hiçbir silah sağlamadı ve gelecekte de bunu yapma niyetinde değil” sözleriyle kendisini” savunuyordu. Düşürülen uçak Rusya’nın kaygılarını haklı çıkardı. Beyaz Saray füzelerin kendileri tarafından verilmediğini, başka kaynaklar üzerinden temin edilmiş olabileceğini ortaya attı.

Afrin’de TSK tankının Rus/ABD silahıyla vurulması

Aynı gün ve saatlerde Zeytin Dalı Harekâtı’nın sürdürüldüğü Afrin’in kuzeydoğusundaki Şeyh Horoz bölgesinde bir TSK tankı, YPG tarafından vuruldu. 5 askerin yaşamını yitirdiği saldırıda hangi silahın kullanıldığı henüz ortaya çıkarılabilmiş değil. ABD yapımı TOW ya da Rus yapımı Konkurs füzesi üzerinde duruluyor. Rus kaynaklara göre ABD ile yakın irtibattaki YPG’ye silah verilmedi. Kullanılan tank savarlar Rus menşeli olsa dahi başka kaynaklardan elde edildi. ABD de silahın kendisine ait olduğunu kabul etmiş değil. Ankara’ya göre, “Saldırıda kullanılan silahla ilgili hangi ülkeye ait olduğuna dair şu ana kadar yapılmış bir tespit yok.”

“NATO üyesi bir ülkenin verdiği silahların NATO sınırlarını koruyan Türkiye’ye karşı kullanılmasından rahatsızız” açıklaması yapan Ankara’ya göre olağan şüpheli ABD. Radikal İslamcı gruplara “ılımlı muhalifler” etiketi yapıştırarak Şam’a karşı kullanmayı sürdüren Washington, Rusya’nın bu gruplara karşı İdlib ve Suriye genelinde verdiği savaştan memnun değil.

Dağıtılan silahların geri alındığı nerede görülmüş?

ABD’nin çeşitli aktörler üzerinden bölgeyi silah cephaneliğine çevirmesi haklı olarak bölge ülkelerinin tepkisini çekiyor. Suriye, İran ve Rusya, başından bu yana Washington tarafından yapılan silahlandırmaya tepkililer. Türkiye ise sadece YPG’nin silahlandırılmasına karşı. Radikal İslamcı unsurların donatılmasına dair tek bir itirazı yok Ankara’nın. ABD, NATO müttefiki Türkiye’den gelen tepkiler üzerine her seferinde YPG’ye verdiği ağır silahları ve ağır zırhlı araçları geri alacağını dillendiriyor. Bunu da IŞİD tehdidinin ortadan kaldırılması şartına bağlıyor!

Şartın gerekçesi ortadan kalksa da, yani IŞİD yenilmiş olsa da, ABD’nin bu bahane üzerinden yerleştiği Doğu Suriye’den çıkma niyeti yok. Varlığını meşrulaştırmak için de kaosun sürmesi lazım. Bu koas da çeşitli aktörler üzerinden kriz dinamikleri devreye sokulmasıyla elde edilebilir ancak. Washington tam da bunu yapıyor. Müttefikine de düşmanına da kendi silahından vererek, Suriye’yi istikrarsızlaştırma politikalarına devam ediyor.

Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren ABD’nin çeşitli yapılara bol keseden dağıttığı silahları bir gün geri toplayacağını açıklaması inandırıcılıktan uzak. Yakın siyasi tarihin de gösterdiği üzere Washington’dan yapılan “Biz bu silahları veriyoruz, ama daha sonra zamanı gelince toplayacağız” açıklaması abesle iştigal. Ortadoğu’da verilen silahlar ne zaman geri toplandı ki!