Eşim “Yazma artık BirGün’de” dedi; “Ben seni tanıyorum, bütün bu olup bitenler karşısında, ancak küfredebilirsin; o da bizim başımıza dert getirir”. Söz verdim kendisine, kendimi sonsuz derecede frenleyeceğim.

Erdoğan rejimi, tam bir terör rejimi; öylesine terörist ki bu rejimistler, sen ne dersen de, seni ‘terörist, terör yardım/propagandacı/destekçisi’ diye yargılatabilirler, işinden attırabilecekleri gibi içeri de attırtabilirler; evini bastırtıp işyerini yağmalatabilirler –tabiî, öldürtebilirler de; Dilek’in katili dışarıda, serbest; yakınları ise gözaltında-: Cihatçı/fütuhatçı için ganimet de, (kadın erkek/çoluk çocuk fark etmez) kendi sürülerine katılmayan herkesin her şeyi de helaldir.

Ne diyor: "Cihat, diriliştir”.

Bu lafı zikrettik diye bile, dava açabilirler, biz insanlara.

Cihat, sana göre helalse helal; benim için ise caniliktir, haydutluktur, ırz düşmanlığıdır; “kendine gel”.



‘Cumhurbaşkanına hakaret’miş. Cumhuriyet, ‘vatandaş’ statüsü temelinde, herkes için ‘hukukun tekliği’ demek ve de sen devasa Airbus’tan, görgüsüzlük abidesi, yani ‘super kitsch’ -‘in’ desem dava açarlar, o yüzden- ‘şey’ini, başbakanlık makamından kendi şahsına tahsis ettirtmiş olmakla Cumhuriyeti fiilen ilga etmiş durumdasın: Ne cumhurbaşkanlığı…

“İtibardan tasarruf olmaz”mış; oysa tam tersine, “israfla itibar olmaz” ve de bunu bilmek için, ‘herkese ihtiyacına göre’ deyip komünist olmaya bile gerek yok, asgarî bir Türkiyeli/İslam kültürü edinmiş, kısacası ‘aile terbiyesi’ almış olmak yeter.

Neyse daha fazla yazmayayım; hem eşim kızar, hem de besleme soytarılar ısırmaya kalkar. Ama, şunu da kaydetmeden bitirmemeliyim: Emevî Köprüsü’nün son somununu son sıkan ‘İnVeli Şimşek’ olmuş. Rayları ve traversleri değiştirilip virajları yumuşatılmaksızın, makinistlerinin “şu kadar dakika erken gelmezseniz, size ceza var” denilerek terörize edilmiş, çakma ‘hızlandırılmış tren’ üzerinden ölüme gönderilmiş tam kırk üç ‘Pamukova kurbanı’nın kanı, işte o köprüye de bulaştırılmış: Unutmayalım, en kısa yol, eşkıyadan en uzak olan yoldur.