Acımı/acımızı anlatabilecek cümleler kuracak kadar yetenekli değilim. Yazılacak her yazı eksik kalacaktır. Binlerce satır yazıdan daha iyi anlatanlar oldu acımızı. Penguen dergisi kapağında tek bir karanfil resmiyle çıktı. Yakınlarını, yoldaşlarını kaybedenlerin gar önüne bırakmalarına devletin izin vermediği karanfili tarihin önüne bıraktılar.


Ama sorumlular da, timsah gözyaşları ve koruma ordularıyla dört gün sonra gelip karanfil bırakıp kirlettiler garın önünü. Hep söylüyoruz; utanmaları, vicdanları yok bunların. Patlama sonrası en kritik saniyelerde acil yardımı imkânsız kılacak şekilde yaralılara ve yardım edenlere gaz sıktılar. Kaç ölümün bu nedenle olduğunu hiç bilemeyeceğiz. Yetmedi, ertesi gün anma için karanfil bırakmak isteyenlere gaz sıktılar. Bunların karanfillerinin plastik olup olmadığına ve giderken o karanfilleri tekrar götürüp götürmediklerine bakmak gerekir!


Refik Durbaş, “Ankara Garı’nda” şiirini yazdı;
“…
Ölüler yatıyor
Toprağa damlıyor kanları
Emek, barış, demokrasi
Türküleri söylüyorlar
İnadına da söyleyecekler
Doldurana kadar
Halklar meydanları,
Ölüler yatıyor
Ankara’da, Gar’ın önünde”


Şimdi de konuşmamıza engel olmaya çalışıyorlar. Dahi Başbakan’ımızın açıklamalarından sonra uzun analizlere de pek gerek var mı, emin değilim. Çünkü ciddi ciddi “troll” olduğunu düşündürten açıklamalar yapıyor. Şu açıklamalara bakın;


“Elimizde intihar eylemcilerinin listesi var ama eyleme geçmeden bir şey yapamayız.”
İki gün önce yaptığım basın açıklamasında anlatmıştım: “Seçilmeleri, ikna edilmeleri, eğitilmeleri, eylemin belirlenmesi, eyleme hazırlanmaları, gerekli donanımın temini, eylem emri gibi aşamalar ancak örgütlü bir yapıya dahil olunarak gerçekleştirilebilir. Hele hele Başbakan’ın açıklamasında olduğu gibi “uyuyan hücre” tespiti yapılmışsa, artık örgüt ve üyelik delillendirilmiş demektir.


Bu tarz bir örgüt üyeliği ise Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde suç olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Özetle; silahlı bir örgütün uyuyan hücre mensubu olan ya da örgüt adına intihar eylemi yapmak üzere hazırlanmış bir kişi hazırlık eylemlerine başlamamış olsa bile, en az 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecektir. (TCK 314/2 ve TMK 3, 5. maddeler gereği)

Bir diğer incileri katliamın IŞİD, PKK, PYD, Esad ve DHKP-C tarafından yapıldığını ima eden açıklamaları. Hatta PYD, IŞİD ve Esad bir araya gelmiş;


DAEŞ ve PYD, dolayısıyla PKK aynı masa etrafında buluştu. Şu günde bu iki örgütün veya onlarla birlikte o masaya oturan Suriye rejiminin Türkiye’yi istikrarsızlaştırma yönünde geçici bir ittifakta buluşması imkânsız değil. Duyum değil. Ne konuştuklarının bütün detayları var elimizde. Bunları bildiğiniz zaman böyle bir olay olduğunda, ‘Ya şu örgütle bu örgüt iş birliği yapar mı?’ diye düşünmeyin... Her iki örgüte sızmış unsurlar her iki tarafa da yarayacak bir eylemi gerçekleştirirler. İşte piyonlarla bu işin arkasındaki isimler, gerçek aktörler arasındaki ilişki bu…”

Bunlar anlaşmış mı? Yoksa bunların içine sızanlar mı yapmış? Arkasındaki isimlere ne yaptınız? İlişki ne? Anlaşılmaz sözler.

Bu arada anlaşılıyor ki; Başbakan başka bir ülkeyi istikrarsızlaştırmanın yanlışlığının farkına varmış. MİT tırlarını, “eğit donat”ı falanı hatırlatıp geçelim!


Ha tabi konuşmak yasak değil mi?!


Hatırlarsınız; Haziran Direnişi sonrası gözaltına alınan Erdal Kozan’a bazıları birbiriyle kavgalı, bazıları tarihte kalmış 9 ayrı örgüt üyeliği suçlaması yapılmıştı da, Erdal; “Örgütü siz mi seçiyorsunuz yoksa biz mi beğeniyoruz?” diye sormuştu!


Sosyal medyada trollük eğlenceli olabiliyor. Ama kamu gücünü elinde bulunduranların kafası öyle çalışmaya başlamışsa ya da trolleniyorsa yaşanacak şey felakettir.


Troll: Kişinin, kendisinin de savunmayacağı fikri ortaya atarak insanları kızdırıp alacağı tepkilerle eğlenmesi ve yapay olarak gündemi değiştirmesi. AKP’nin para ödeyerek yaptırdığı eylemdir.


Trollenme:Bilmeden troll’ün bu maksatla yapmış olduğu eylemlerin insanlar tarafından ciddiye alınması.