ABD Başkanı Donald Trump, Çin’i hedef alan politikalarıyla iç siyasette yaşadığı gerilime yön veriyor. Uluslararası İlişkiler uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Adıbelli ve Emekli Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu, ABD ve Çin arasında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.

Trump’ın krize ihtiyacı var

DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD ve Çin arasında inişli çıkışlı krizde son perde olarak Çin’in Houston’daki konsolosluğunun kapatılması kararı üzerine yeni gerginlikler yaşanmaya devam ediyor. ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında, Çin’e ait daha fazla konsolosluğun kapatılmasını yönünde bir talimat verebileceğini söyledi. Trump, “Bu her zaman olasılık dahilinde” dedi. Federal Soruşturma Bürosu (FBI) da San Francisco’daki Çin Başkonsolosluğu’nu “Amerika’da eğitim vizesi almak için yalan beyanda bulunan Çin vatandaşı Tang Juan’ı başkonsolosluk binasında saklamak” ile suçlayarak soruşturma başlattığını açıkladı. Çin de Washington Büyükelçiliği’ne yönelik bomba ve ölüm tehditleri aldığını açıkladı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chunying, “Çin’deki ABD büyükelçiliği açıkça Çin’in siyasi sistemine saldırıyor” açıklaması yaptı.

Tüm bunlar yaşanırken ABD ile Çin arasında sonu gelmeyen ekonomik ve siyasi çekişme ne anlama geliyor? Uluslararası İlişkiler uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Adıbelli ve Emekli Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu son gelişmeleri değerlendirdi. ‘

TRUMP SEÇİM TELAŞINDA’

Uluslararası İlişkiler uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Adıbelli, ABD’yle Çin arasındaki krizlerin Trump’ın ‘varoluş mücadelesi’ vermesiyle ilgisi olduğunu düşünüyor. Trump’ın Kasım ayında yapılacak seçim öncesi iç siyasete yön vermek için ‘düşman yaratma’ politikası yürüttüğünü kaydeden Adıbelli. “Houston’daki konsoloslukta yaşanan kriz çok boyutlu bir politikanın görünen kısmı. Konsolosluk bahçesinde evrakların imha edilmesi gerekçesi tamamen bahane. Trump yönetimi Çin’le krizi büyütmek için her fırsatı değerlendiriyor. Çünkü ülkede bir seçim gündemi var. Trump iç siyasette yaşadığı krizleri aşmak için tribünlere oynamaya başladı. Anketlere göre Trump, Demokrat rakibi Joe Biden’ın gerisine düşmüş durumda. Aynı zamanda koronavirüsü “komplo” olarak sunarak ülkedeki pandemi krizini algıda yönetmeye çalışıyor. Çin’e öfkesini de bu şekilde kusuyor” görüşünü paylaştı.

‘ÇİN EKONOMİSİ İLERLİYOR’

Washington’ın dış politikada istikrarsız bir süreçten geçtiğine dikkat çeken Adıbelli, “Trump Ortadoğu’da dengeyi bozdu, Kuzey Kore’yle belirsiz bir süreç geçiriyor. Güney Çin Denizi’nde tatbikatlarla gerilim artırılıyor. Trump’ın tutarsız siyaseti seçim anketlerinde gerilemesine neden oldu” dedi. Adıbelli, Kasım ayında yapılacak seçim sonrası dönemi takip etmek gerektiğini ifade ederek, “Çin-ABD gerginliğinin nereye varacağını anlamak için seçim sonrasını, 2021’in ocak ayını görelim derim. Çünkü bir yandan orta ölçekli üretim yapan Çinli şirketlerle ABD sermayesinin ilişkisi var. ABD ekonomisi zorlanırken Çin’in ekonomik ilerleme kaydetmesi, koronavirüsle mücadelede başarı göstermesi yeni bir kriz konusu. Çin ise tüm bu gerilimde ekonomik ilişkileri sürdürme peşinde. Çin’in ekonomik büyümeyi artırma hedefi var ve bu nedenle ABD’yle ekonomik ilişkide krize sürüklenmekten geri durmak istiyor. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun son dönem Çin’i hedef alırken yönetim yerine ‘Çin Komünist Partisi’ vurgusu yapması da dikkat çekici. ÇKP’yi tehdit olarak gösterip ideolojik bir kutuplaştırma yaratıyorlar” diye konuştu.

‘RUSYA’YI KAZANMAK İSTİYOR’

ABD-Rusya ilişkilerine de dikkat çeken Adıbelli, “ABD’nin Çin’le Rusya’nın arasını açmak istediği herkesin malumu. Çin’e karşı Rusya’yı yanına çekmek istedi ancak Vladimir Putin buna yanaşmadı. Bu kez Rusya’yı petrol fiyatlarını aşağı çekerek zorlamaya başladı. Kuzey Akım-2 ve Türk Akım projelerinde Rusya’nın Avrupa ile yakınlaşmasına da şiddetle karşı çıkmasının nedeni güçlü bir Rusya istememesi. Çin ve Rusya iyi bir jeopolitik ilişki geliştirirse ABD’nin işi çok zorlaşacak. Trump, Rusya’yı kazanmak istiyor, Çin’in rakip olduğunu ikna etmeye çalışıyor. Çünkü ABD dünyadaki hegemonik yapısını kaybediyor. Trump yeni gerginlikler yaratarak bir süre daha iç siyasetine yön vermeyi denemeye devam edecektir. Trump varoluş mücadelesi veriyor, “Önce Amerika” görüşünü kabul ettirmeye çalışıyor” açıklaması yaptı.

***

‘BU VURUCU DARBE DEĞİL’

EMEKLI Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu da ABD yönetiminin Çin’le gerilimi artırmaya ihtiyacı olduğuna dikkat çekiyor. Konsolosluk krizinin ‘vurucu bir darbe’ olmadığına dikkat çeken Loğoğlu, “ABD’yle Çin arasında çok daha büyük sebeplerle devam eden bir gerginlik yaşanıyor. Ticaret müzakereleri, Güney Çin Denizi krizi, koronavirüs salgınına ilişkin iddialar ve Çin’in Hong Kong bağlamında yaptığı değişiklikler... Bu yelpaze içinde bir alt başlık olarak konsolosluk krizi var. ABD’nin söz konusu konsolosluğu kapatma yetkisi var mı var, değişik nedenler öne sürerek de kapatabilir. Ancak Çin’in ABD’de birçok konsolosluğu daha var. Houston’daki konsolosluğa dönük müdahale, iki ülke arasındaki gerginliği genişletmeden bir mesaj taşıyor, bu bir vurucu darbe değil” diye konuştu.

‘ABD KÜÇÜLÜYOR, ÇİN BÜYÜYOR’

Trump’ın Çin’e dönük istikrarsız bir tutum içerisinde olduğunu belirten Loğoğlu, “Trump başkan olduğundan bu yana Çin’e karşı zikzaklı bir çizgide hamleler yapıyor. Bir türlü önü alınamayan koronavirüs kriziyle boğuşan, ekonomik sorunları derinleşen ve siyasetinde bir türlü dikiş tutturamayan bir profil Trump. Elbette ki iç kamuoyunun dikkatini başka yöne kaydırma girişimleri yürütüyor, arkasına destek alabileceği bir yöntem deniyor Çin politikalarıyla. Çin’i bir süre daha gündemde tutmaya devam edeceklerdir. Trump ‘ABD’yi en büyük yapacağım’ dedi ve bu hedefi ne kadar tutuyor o da ayrı bir tartışma konusu. ABD’nin küresel etkisine baktığımızda büyüyen değil küçülen bir ABD var. Bir de her şeye rağmen büyüyen, pandemiyle mücadelesinde başarı toplayan bir Çin yönetimi var. Gerçekten seçim öncesi zor bir tablo ile karşı karşıya” açıklaması yaptı.