ABD’deki Kongre binası baskınını bir çeşit sirk izler gibi izledik. Kimileri çekirdek çitleyecek kadar keyiflendiyse de bu olanların aslında sadece ABD’yi ilgilendirmediğini kestirebilenler için bir endişe yarattığı açık. Görevi devretmek üzere olan Başkan Trump’ın olayların kışkırtılmasındaki rolü açık. Bu yüzden de Trump’ın hesapları ve ona bağlı ikincil hesaplar neredeyse bütün sosyal medya platformlarında askıya alındı, başka bir tabirle yasaklandı.

Bu yasaklama sonrasında iki farklı görüş oluştu: Birincisi; “Helal olsun darbe ve linç kışkırtıyordu, iyi yaptılar” diyenler. İkincisi; “Trump yanlısı olalım veya olmayalım bu ifade özgürlüğünü engellemedir ve taraflı bir karardır” diyenler. Bu iki görüşten herhangi birine kendimizi yakın hissediyor olabiliriz. Ancak hangisine yakın hissedersek hissedelim, kaçamayacağımız bir başka tehlike daha var. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun asıl konusu da bu.

BAŞKA SOSYAL MEDYA PLATFORMLARI DA VAR

Artık eski ABD Başkanı diye anabileceğimiz Donald Trump, 2017 yılında (nisan) Financial Times’a verdiği bir röportajda bizzat kendi cümleleriyle itiraf ediyordu: Tweetler olmasaydı burada olmazdım. Yani kendisinin bir siyasi figür olarak yükselişinde Twitter’ın etkisini asla yadsımıyordu. Şu anda elinde Twitter veya diğer bildiğimiz sosyal medya platformları olmadığında kısa vadede elinin zayıf olacağı açık. Ancak buradaki “bildiğimiz sosyal medya platformları” vurgusuna dikkat. Çünkü çoğunlukla bilmediğimiz sosyal medya platformları da var. Parler gibi Gab gibi. Bu platformlar, ABD’deki daha radikal grupların toplandığı, doğrulama organizasyonlarına pek yüz vermeyen nefret söyleminin daha genel geçer bir şey olduğu yerler. Şimdilik küçükler ama büyüme potansiyelleri çok açık. Zaten normal sosyal medyada yeterince nefret söylemiyle karşılaştıklarını düşünenler bir de bu platformlara bakarlarsa şaşırabilirler. Şimdi Donald Trump ve ateşli taraftarlarının yoluna bu tarz platformlardan devam edeceği düşünülüyor ki, hamle de yapmış durumda.

YANKI ODALARINDAN YANKI PLATFORMLARINA

New York Times’ta Jack Nicas’ın haberine göre teknoloji devleri bu tarz platformlara (en azından Parler’a) karşı da önlem almaya başladı. Bu yazı yazıldığı sırada Apple, şiddet kışkırtıcılığının yükselişine karşı önlem almaya çağırdığı Parler’a, AppStore’dan kaldırmadan önce 24 saat süre tanımıştı. Google ise Play Store’da uygulamanın indirilmesini askıya aldı. Yani hâlihazırda indirmiş olanlar kullanabilecek ama uygulama yeniden indirilmeyecek. Bu tarz önlemler de tartışmalı ve sürekli olmayabilir. Bu olay toptan olarak bize platformlar içinde oluşan kutuplaşma ve yankı odalarının artık platformlar arası seviyeye taşınacağını gösteriyor. Bu da neresinden bakarsanız bakın çok tehlikeli. Çünkü bir platformun ideallerine inanmış bir kullanıcı, diğer platformdakinden tamamen habersiz kalacak. Aynı platformun içinde bile görmediğimiz karşıt görüşleri, başka platformlarda görme şansımız hiç yok.

PLATFORMLARI TEMİZE ÇIKARMAZ

Stanford İnternet Gözlemevi’nden Renee Diresta, Wired dergisine 2018 yılında ifade özgürlüğüyle özgür erişimin aynı şey olmadığını anlatan çok iyi bir yazı yazmıştı. Özetle; herkesin fikirlerini özgürce ifade etmesiyle bu ifade edilen fikirlerin algoritmik olarak yükseltilmesinin aynı şey olmadığını anlatıyordu. O yüzden Başkan Trump’ı yasaklayan sosyal medya platformlarını da birer kahraman gibi görmeye gerek yok. Çünkü yıllarca kışkırtıcı görüşleri algoritmik bir şekilde tepeye taşıyan ve galiba bir şeyleri yanlış yapıyoruz diyene kadar bu ortamın hazırlanmasına katkı sunanlar da onlar. Son yıllarda içeriğin moderasyonu üzerine pek çok önlem alsalar da algoritmalar hâlâ şeffaf değil. Ayrıca hem Google hem de Facebook, ABD’de şu an anti-tröst davalarıyla uğraşıyor. Öngörüler arasında Instagram ve Whatsapp’ın Facebook bünyesinden ayrılması dahi var. Trump örneğinde belki mantıklı geliyor ama bir kişinin kitlelere erişim gücünü bir anda kesme kudretine sahip olan tüm platformların tek veya birkaç elde toplanması da oldukça tehlikeli.

Aslında tüm olan biten gösteriyor ki sosyal medya, platformlar ve onların hukukuyla ilgili uluslararası ve üzerinde tartışma olmayan bir belgeye ihtiyaç var. Çünkü ülkelerin kendi imkânlarıyla yaptığı yasaların da bir sansür yolunu açacağı ortada. Umalım ki Trump ve dünyadaki tüm türevleri kötü bir deneyin sonucu olsun ve tüm dünya bundan bir ders çıkarsın. Bu ihtimal, kısa vadede çok zor görünüyor.