ABD saldırısının muhtemel sonuçlarından biri; PYD/YPG güçlerine karşı bir Türkiye-Suriye işbirliği olacak. Böylesi bir işbirliğine İran ile Rusya’nın da destek vereceği ortada

Trump krizi derinleştirmek için vurdu

IŞİD’e karşı “savaşmak” için kurulan koalisyonun lideri ABD’nin IŞİD’e karşı savaşan Suriye savaş uçağını vurması Suriye Krizi’nde yeni bir evreye girildiğinin işareti. ABD, sadece Suriye’yi değil, “Suriye’deki müttefiklerine” düşmanlık beslediğini düşündüğü her unsura saldırı politikasını dün de İran’a ait insansız hava aracını düşürerek gösterdi.

Altı yıldan beri süren krizde Suriye ile doğrudan bir çatışmaya girmekten kaçınan ABD’nin bu tutumu Donald Trump’ın 6 Nisan’da kimyasal silah kullandığı gerekçesiyle Suriye’ye ait bir hava üssünü vurmasıyla değişti. Kim ne derse desin ABD Suriye’de artık “vekalet savaşı” yürüten değil, doğrudan savaşın içinde yer alan bir güç durumunda. Bu saldırı her şeyden önce egemen bir ülkeye yönelik “açık bir saldırı”dır. Rusya‘nın duruma tepkisi ABD ile Suriye’de anlaştığı “deconfliction”u (Suriye hava sahasında çakışmaları önleme işbirliği) sonlandırdı.

ABD’nin uçağı vurma gerekçesi ülkedeki “müttefiklerinin” (burada kastedilen PYD/YPG güçleridir) Suriye tarafından vurulması. ABD, PYD/YPG’ye açık destek veriyor, bunu da saklamıyor. PYD/YPG güçlerinin etkili olduğu bölge pratik olarak ABD için bir “güvenlikli bölge” durumunda. Suriye’de krizin sonlanmasından sonra orada oluşturulacak yeni yapının asli unsuru PYD/YPG. Dolayısıyla Suriye ordusu “Kürt güçlerini” vursa da vurmasa da orada meşru Suriye yönetiminin izini bile görmek istemiyor. Bu bölge ABD için öylesine önemli ki, bunca yıllık müttefiki Türkiye’yi de, Rusya’yı da karşısına alabiliyor.

ABD’nin Suriye ‘ye yönelik bu ikinci saldırısının, Suudi Arabistan ile ilişkileri daha da güçlendirdiği döneme gelmesi rastlantı değil. ABD, Ortadoğu’da ittifak yaptığı Sünni ülkelerin İran’a karşı tutumlarına desteğini artık silahlı olarak vereceğinin işaretini İran insansız hava aracını düşürerek gösterdi.

Son saldırının yayılma riski var. Çünkü ABD Suriye uçağını vurmakla Rusya’ya karşı da savaş açmış durumda. Ancak ABD’nin hesaplayamadığı şu: IŞİD’i yuvalandığı bölgelerden söküp attıktan sonra, PYD/YPG güçlerinin etkin olduğu bölgelerin varlığı Suriye’nin parçalanmasının kalıcılaşması anlamına geliyor. Bu, savaşı daha da uzatacak, yaygınlaştıracak bir gelişme. Rusya’nın da orada Suriye’den “bağımsız” bir yapı istemediği biliniyor. Bu nedenle IŞİD’den kurtarılan bölgelerin yönetimi konusunda Suriye (Rusya) ile ABD karşıtlığı azalmadan sürecek.

IŞİD’e karşı mücadele eden sadece ABD öncülüğündeki Koalisyon değil. Suriye ordusunun, muhalif Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile PYD/YPG güçlerine IŞİD’e karşı savaşlarında hatırı sayılır destek verdiğini bilmeyen yok. Bunu ABD de biliyor. Ancak PYD/YPG güçlerinin etkin olduğu bölgelerdeki IŞİD mevzilerine yönelik bir Suriye/Rusya operasyonu ABD’ye takılıyor. Bunun IŞİD’e karşı verilen mücadeleyi zayıflattığı görülüyor.

Avustralya’nın kararı önemli

ABD’nin Suriye savaş uçağını vurmasından sonra Rusya’nın , “Suriye hava sahasına giren her uçağı hedef alacaklarını” açıklamasının boş bir tehdit olmadığını, Koalisyon içinde yer alan Avustralya’nın Suriye üzerinde yaptığı uçuşlarını durdurması göstermiş oluyor. Irak Savaşı’nın ilerleyen aşamalarında benzeri kararları alıp çekilen müttefikler de olmuştu. Suriye’deki ABD kaynaklı son gelişme Irak Savaşı sırasında olduğu gibi müttefikler arası çatlamalara yol açacak gibi görünüyor.
Rusya’nın Suriye’de ABD ile bilgi alışverişini kesme kararı almasına rağmen ABD’nin “biz Rusya ile iletişim kanallarını açık tutacağız” demesi, Trump yönetimiyle ABD ordusu arasında var olduğu söylenen yaklaşım farklılığının bir işareti olarak okunmalı. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford’un Suriye’de askeri yöntemlerin çözüm olmayacağı uyarısını da anımsayalım.

Bu saldırı Trump’ın “kişisel inisiyatifi” olarak değerlendirilmeli. PYD/YPG’yi Barack Obama döneminden beri müttefiki görmesine rağmen ABD Suriye’de “silahlı çatışmaya” girmemişti. Trump’ın Suudi Arabistan’a milyarlarca dolarlık silah satışından sonra Suriye’de saldırganlaşması dikkat çekici. Satışın gerçekleşmesinin şartlarından birinin, belki de birincisinin ABD’nin Suriye’de Sünni cephe yanlısı aktif tutum alması olduğu gün gibi ortaya çıkmış bulunuyor.

ABD saldırısının muhtemel sonuçlarından biri; PYD/YPG güçlerine karşı bir Türkiye-Suriye işbirliği olacak. Böylesi bir işbirliğine İran ile Rusya’nın da destek vereceği ortada.

ABD, krizi derinleştirecek adımları atarken bölgedeki dinamikleri bir kez daha hesaba katmamış görünüyor.

***

Havada tehlikeli yakınlaşma

ABD merkezli Fox News kanalı, bir Rus savaş jetinin bölgede gözlem yapan ABD ordusuna ait bir gözlem uçağına 1.5 metreye kadar yaklaştığını duyurdu. ABD’li yetkililer söz konusu olayı ‘provakatif’ olarak tanımladı. Son dakika olarak duyurulan haberde Rusya ile ABD’nin Suriye rejimine bağlı jetin düşürülmesi üzerine yaşadığı gerilim devam ederken, ‘tehliğkeli yakınlaşma’ nedeniyle gerginliğin yeniden artması bekleniyor.