Ekonomistler enflasyonun özellikle emekçilerin üzerindeki baskısının daha da artmasının kaçınılmaz göründüğünü söylüyor: Düşük faiz politikası halkın kasten daha da yoksullaştırılması anlamına geliyor.

Tsunami etkisi kaçınılmaz

Namık ALKAN

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Faiz sebep, enflasyon neticedir" tezi ile faizleri indirerek enflasyonla mücadele edilebileceğini savunuyor. Fakat piyasalar bu duruma zıt bir tepki veriyor ve döviz fiyatları ile birlikte enflasyon da artıyor. Ülkede yüzde 21’lerde olan resmi veriler ve hissedilen gerçek enflasyon arasındaki fark arttıkça, halk giderek yoksullaşıyor ve gıdaya erişim ciddi bir mesele halini alıyor.

Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr. Ceyhun Elgin, ODTÜ İktisat Bölümü’nden Prof. Dr. Ebru Voyvoda ve İktisatçı Prof. Dr. Osman Aydoğuş, Erdoğan’ın ekonomi politikalarını BirGün’e değerlendirdi.


CARİ FAZLA OLSA DAHİ ENFLASYON DÜŞMEYECEK

Prof. Dr. Ceyhun Elgin, Erdoğan’ın, ‘’Faiz sebep enflasyon da neticedir’’ ifadesinin tek başına yanlış bir önerme olmadığını ve politika faizindeki değişimin enflasyonda bir değişim yaratabildiğini savundu. Prof. Dr. Elgin, “Ancak önemli olan faiz ve enflasyon arasındaki ilişkinin yönü. Onda da çok nadir gerçekleşebilecek belli koşullar dışında faizde düşüş ekonomik aktiviteyi hızlandırıyor ve fiyatlar üzerinden yukarı yönde bir baskı yaratıp enflasyonu artırıyor. Nadiren gerçekleşebilecek bazı koşullar altında bir miktar faiz indirimi enflasyonu düşürebilir ancak Türkiye’de şu anda bu koşuların sağlanmadığı çok açık, liyakatinden şüphe etmediğimiz hemen her iktisatçı da benzer düşünce de. TCMB’nin ya da iktidarın düşündüğü gibi faiz indirimleri sonucunda cari fazla verilse dahi enflasyonun bu şekilde düşürülmeyeceği çok net” dedi.

Prof. Dr. Ebru Voyvoda da Türkiye ekonomisin uzun dönemde biriktirdiği kırılganlıklar ve varılan nokta itibarıyla faizi, döviz fiyatlarını ve enflasyonu düşük tutma imkanının kalmadığını belirterek, “Bu noktadan sonra düşük faiz politikasında ısrarcı olmak kasten ülkenin geniş toplumsal kesimlerini daha da yoksullaştırmak anlamına gelecektir” dedi.

ENFLASYONUN DÜŞMESİNİ BEKLEMEK HAYAL

Prof. Dr. Osman Aydoğuş ise “Faiz sebep, enflasyon neticedir” reçetesinin, alternatif iktisat teorileri açsısından çok da ciddiye alınabilecek bir önerme olmadığını kaydetti. Prof. Dr. Aydoğuş, “Teori bir yana, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum dikkate alındığında, politika faizini indirerek enflasyonun düşmesini beklemek tam bir hayalciliktir. Reel faizin zaten negatif olduğu bir ortamda politika faizinin daha da düşürülmesi sıcak para çıkışlarını ve dolarizasyonu hızlandırarak kurları yükseltir. Kurlardaki artış ise kaçınılmaz olarak enflasyonu azdırır” diye konuştu.

Bunun nedenini Türkiye ekonomisinin özellikle son yirmi yılda üretim ve ihracatın ithalata bağımlılığının çok yükselmiş olmasına bağlayan Aydoğuş, şunları söyledi:

“Kurlardaki artış nedeniyle ithal fiyatlarında ortaya çıkan artışlar ekonomiye çeşitli şekillerde yansır. İthal tüketim ve yatırım mallarının fiyatları doğrudan ve kur artış oranı kadar yükselir. İthal ara girdi kullanan sektörlerde de ithal girdinin üretim maiyeti içindeki payı ile orantılı doğrudan fiyat artışları olur ve bu doğrudan fiyat artışları, sektörler arası girdi alışverişleri yoluyla dolaylı fiyat artışlarına yol açarak ekonomiye yayılır. Son olarak, ithalatla hiçbir ilişkisi olmayan kesimler de göreli konumlarını koruyabilmek için fiyatlarını artırma yoluna giderler. Sonuçta düşük faiz kur artışları nedeniyle enflasyonda ciddi bir sıçramaya neden olur. Ekonomi faiz-kur-enflasyon sarmalına girer. Ücretler de enflasyonun üzerinde artırılırsa sarmal giderek açılır ve enflasyon patlaması yaşanır. Enflasyon, kur artışlarına bağlı olarak ortaya çıkan rekabet gücünü de aşındırır. Bu nedenle ihracatta ancak geçici ve son derece sınırlı artışlar meydana gelebilir.”

Politika faizindeki indirimlerin yalnızca konut kredilerinde ve ticari kredilerinde sınırlı gerilemelere yol açtığı görüldüğünü kaydeden Aydoğuş, “Sabit sermaye yatırımları ise gerileme eğiliminde. Sonuç olarak, para politikasındaki değişikliğin son üç yıldır büyümeyen ekonominin gidişatını olumlu yönde değiştiremeyeceği; sabit sermaye yatırımlarında, üretimde, istihdamda ve ihracatta artış getirmeyeceği gibi, enflasyonu indirmek bir yana daha da azdıracağı açıktır. Önümüzdeki yıl enflasyonun tam bir tsunamiye dönüşmesi ve özellikle emekçileri ezmesi kaçınılmaz görünüyor” ifadelerini kullandı.