TTB, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Kamil Işık’ın “Serbest piyasa koşullarında, mecbur bırakma gibi bir durum değil de, tavsiye niteliğinde bir asgari ücret tarifesi belirleyeceğiz” açıklaması üzerine bakanlığa bir yazı göndererek, söz konusu yetkinin meslek örgütüne ait olduğunu kaydetti.

TTB'den bakanlığa 'asgari ücret tarifesi' yazısı: Yetki meslek örgütündedir!

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Kamil Işık’ın “Serbest piyasa koşullarında, mecbur bırakma gibi bir durum değil de, tavsiye niteliğinde bir asgari ücret tarifesi belirleyeceğiz” açıklaması üzerine 20 Eylül 2022 tarihinde bakanlığa bir yazı gönderdi.

Yazıda, bu konudaki yetkinin TTB'de olduğu belirtilerek “1 numaralı CB Kararnamesi’nin İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü başlıklı 90. Maddesinde İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün yetki ve görevleri sayılmış olup asgari ücret tarifesi belirleme yetkisi ya da görevi tanımlanmamıştır. Asgari ücret tarifesi belirleme yetkisinin TTB’ye ait olduğu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün ise yetkisinin olmadığını ifade etmek gerekir” denildi.

'ŞARTLARA AYKIRI SÖZLEŞMELER HÜKÜMSÜZDÜR'

6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’na göre, hekimlik asgari ücret belirleme hak ve yetkisinin tabip odalarında olduğunun anımsatıldığı yazıda; İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün böyle bir yetkisinin bulunmadığı, dolayısıyla genel işlem şartlarına aykırı iş sözleşmelerinin hükümsüz olacağının altı çizildi.

Yazının son bölümünde çok sayıda işyeri hekiminden gelen “maaşların büyük kısmının OSGB’ler tarafından elden ödendiğine” ilişkin şikayetlere yer verildi. Bu uygulamanın hem çalışanlar için hak kaybına yol açtığı hem de kamuyu zarara uğrattığı belirtilen yazıda, alanda etkin denetim yapılması gerektiği kaydedildi.

Yazıda şu ifadelere yer verildi:

"15 Eylül 2022 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Kamil Işık’ın ‘Serbest piyasa koşullarında, mecbur bırakma gibi bir durum değil de tavsiye niteliğinde bir asgari ücret tarifesi belirleyeceğiz’ şeklinde bir açıklamayı medyada görmüş bulunmaktayız.

Hekimlik mesleğinin icra edilmesi, kamusal sorumluluk, mesleki gözetim ve denetim gerektirir. Hekim emeğinin niteliğinin korunması çabası aslında mesleki niteliğin dolayısıyla bu hizmetlerden yararlanan yurttaşların aldıkları sağlık hizmet niteliğinin korunması amacına yöneliktir. Asgari ücret tespit edilmesinin temel sebebi de hekimler arasında rekabet yaratılarak sağlık hizmetinin niteliğinin düşmesinin önüne geçilmesidir. Bu amaçla belirlenen asgari ücret tarafların ücreti serbestçe belirlemelerinde alt sınırı oluşturmaktadır.

6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği Yasası’nın 28/11. Maddesine göre hekimlik hizmetlerinin asgari karşılığını (ücretini) belirleme hak ve yetkisi tabip odalarına ait bulunmaktadır. TTB tarafından düzenlenmiş bir asgari ücret tarifesi bulunması halinde işyeri hekimliğinde bu tarifede belirtilen en az ücretin altında çalışılamaz.

10/7/2018 tarih ve 304774 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 numaralı CB Kararnamesi’nin İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü başlıklı 90. Maddesinde İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün yetki ve görevleri sayılmış olup asgari ücret tarifesi belirleme yetkisi ya da görevi tanımlanmamıştır.

Bu çerçevede 6023 sayılı Kanunun 28. Maddesi uyarınca bu hususta asgari ücret tarifesi belirleme yetkisinin TTB’ye ait olduğu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün ise yetkisinin olmadığını ifade etmek gerekir. Ayrıca Genel Müdürlük tarafından tavsiye edilen tarifenin işverenleri gözeterek oluşturulmasının muhtemel olduğu değerlendirilmekle, hekimlerce meslek örgütünün belirlediği asgari ücret tarifesine uyulması etik yükümlülüğünü ve genel işlem şartlarına aykırı iş sözleşmelerinin de hükümsüz olacağını hatırlatırız.

Son olarak, çok sayıda işyeri hekiminden mevcut maaşlarının büyük kısmının OSGB’ler tarafından ‘elden ödeme’ şeklinde yapıldığına dair şikayetler aldığımızı, bu durumun çalışanlar açısından hak kaybına yol açtığı gibi kamuyu da zarara uğrattığını, alanda yapılacak etkin denetimlere bu durumun önüne geçilebileceği düşüncemizi bilgilerinize sunarız."